“A Ğ A T A K I L A N L A R”
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
İsrail ile anlaşma öncesi ve sonrasında BAE'nin Şam açılımı da dikkate alınmalıdır. Tümgeneral Abbas İbrahim, ABD vatandaşlarının serbest bırakılması için Şam ile Washington arasında mekik dokurken, Sergey Lavrov da Mike Pompeo ile birlikte İran, Türkiye ve İsrail arasındaki şiddetli çatışmalar için bir arena olması artık kabul edilemez olan bölgenin stratejik siyasi haritasının yeniden çizilmesinde rolleri paylaşıyor.
Bu bağlamda ve Lübnan ile İsrail arasındaki sınır anlaşmasının açıklanmasıyla birlikte Lavrov'un, Suriye'nin şartlarını, Golan'ı ilhak eden İsrail ile sınırların adil bir şekilde belirlenmesini içerecek müzakerelerin başlamasını garanti edecek talep ve düzenlemeleri görüşmek üzere Şam'ı ziyaret etmesi planlanıyor.
Ayrıca Lübnan-Suriye sınırlarının belirlenmesi için müzakerelerin başlatılması da bekleniyor. Suriye-Lübnan sınırlarının tamamını kapsaması beklenen bu müzakereler sonucunda Suriye, Şebaa Çiftlikleri'ni geri alabilir.
Peki bütün bunlar, kuzeyde yayılan İsrail ile barış dalgasının güneyde Sudan'ın ötesine de uzanacağı anlamına mı geliyor?
Bu gelişmelerin çizdiği tablonun tamamlanabilmesi için Mısır'ın, Suriye'yi Arap ailesine geri döndürme ve onu Türk-İran çatışmasına bırakmama çabalarının artması üzerinde de dikkatlice durmalıyız.
Raporlar, Mısır'ın Arap safını birleştirmeye ve Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ı içine alan yeni bir cephe kurmaya çalıştığına işaret ediyor.
Bütün bunların amacı, Arap ülkelerini Osmanlı-Fars çekişmesinden çıkaracak yeni bir Ortadoğu kurmaktır.
RACİH HURİ
Ne var ki 1945-46 yıllarında düzenlenen Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi'nde Nazilerin Almanya ile bazı Avrupa ülkelerinde Yahudilere karşı işledikleri vahşi suçların ortaya çıkmasından sonra bugün dahi Avrupalı çevrelerde bu Holokost hikayesini şüpheyle karşılayanlar var.
Bu şüphecilik hiçbir şekilde doğru değildir ve arkasında ırkçı etkenler vardır.
ABD'de düzenlenen bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre ülkedeki her 4 yetişkinden biri Holokost'un gerçekleşmediğine, bir efsane olduğuna inanıyor.
Doğrusu bu inkar, etkenleri antisemitist olduğu için Yahudilere ve Araplara bir hakarettir.
Arap karşıtı ve antisemitist olan bu Amerikalıların bazı meslektaşları ile Polonya'daki Auschwitz Toplama Kampı'nı ziyaret eden Dünya İslam Birliği (Rabıta) eski genel sekreterini eleştirenler gibi olduğuna şüphe yok.
Bu kamp içinde, Nazilerin hiçbir suçları olmayan Yahudilere karşı işledikleri ama aslında bütün insanlığa karşı işlenmiş, kınanması ve ayıplanması gereken tarihi suçu simgeleyen bir anıt vardır.
Bu Müslüman yetkilinin, insani ve aynı zamanda İslami görevini yerine getirmesine itiraz edenler şüphesiz kendilerini, tek suçları İslam ve Hristiyanlık gibi semavi bir din olan Yahudiliğe mensup olmaları olan, masum insanlara karşı bu büyük suçu işleyen Hitler ve Naziler ile aynı safa koymuşlardır.
Bu uzun girizgahı yapmamızın amacı, söz konusu uzun süre boyunca devam eden çatışmadan sonra İsrail ile ilişkileri normalleştirme yöneliminin zamanının ve vaktinin kesinlikle geldiğini belirtmektir.
SALİH KALLAB
Ülkemizi yönetenlerin sandığı ve savunduğunun aksine, İslam dünyasının, Arap âleminin türdeş olmadığı, bir ve bütün olmadığı, Arap Birliği’nin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın hiçbir ağırlığının olmadığı biliniyor. Fakat Türkiye halen, ısrarla bu dünyanın liderliğine oynuyor. O yüzden de çok hata yapıyor. Örneğin, Bahreyn’i İsrail’le ilişki kurduğu için kınıyor, sanki Türkiye’nin İsrail’le ilişkisi yokmuş gibi. Örneğin, Fas’ı İsrail’e sivil uçuşlara izin verdiği için kınıyor, sanki Türkiye’den kalkan uçaklar, ulusal havayolu şirketimiz dahil, İsrail’e gitmiyormuş, Türkiye İsrail’e giden uçaklara, hava sahasını açmıyormuş gibi…
BARIŞ DOSTER
Haaretz gazetesi yazarlarından Khaimi Shalev de 28 Ekim'de düzenlenen çevrim içi bir sempozyumda, "Netanyahu tüm gücüyle Trump'a yatırım yaptı. Eğer Trump kaybederse onun konumu da zarar görecek. Ama eğer kazanırsa Netanyahu da büyük ölçüde kazanacak. Bu kazanç siyasi geleceğine yönelik olabilir." dedi.
Trump'ın ikinci başkanlık dönemini kazanma fikrine ikna olduğunu ancak kimsenin böyle bir şey beklemediğini kaydeden Shalev, "Netanyahu, Trump için çok uygun, ona (Trump'a) hayır diyemez. O da, ABD Başkanına muhalefet edemeyecek İsrail Başbakanlarından sadece biri." diye konuştu.
Netanyahu'nun Trump'ın görev süresi boyunca sahip olduğu ayrıcalıklara ve Biden kazanırsa bunların devam etmeme ihtimaline işaret eden Shalev, şunları söyledi:
"İsrail ilk kez son 4 yıldır (Trump'ın iktidarında), Beyaz Saray'ın gözetiminde olmadan yaşıyor. Eğer Trump seçimleri kazanırsa Netanyahu istediğini yapabileceği 4 yıl daha kazandığını düşünecektir."
Shalev, Biden'ın seçimleri kazanması halinde zaman zaman İsrail ile ilgili bazı uygulamalar hakkındaki karşıt tutumunu göstereceğini kaydetti.
ABD'nin Axios internet sitesinde perşembe günü yayımlanan analiz haberde, ABD seçim sonuçlarının İsrail'in başka bir seçimle karşı karşıya kalıp kalmayacağını belirlemede rol oynayacağına işaret edildi.
Netanyahu'nun, ikinci bir yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dalgasının ortasında kaygan bir siyasi zeminde bulunduğu aktarılan haberde, Netanyahu'nun ocak ayından itibaren yolsuzluk suçlamalarına karşı kendini savunmak için haftada üç gün mahkemeye çıkabileceği belirtildi.
Netanyahu'nun Trump'ın kazanması halinde aralarındaki sağlam ilişkiyi kullanarak, erken seçimlerle pozisyonunu geri kazanmaya çalışabileceğine ve seçmenlere bu konuda vaatlerde bulunabileceğine işaret edilen haberde, Trump'ın kaybetmesinin Netanyahu'ya katlanması zor bir darbe indireceği kaydedildi.
ABDEL RA'OUF D. A. R. ARNAOUT,HACER BAŞER,SAFİYE KARABACAK
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-secimleri-netanyahunun-kaderini-nasil-etkileyecek/2028282
Netten okumalar
https://www.gazeteduvar.com.tr/suc-belgelerinin-siiri-tutanak-haber-1503123
https://apos.to/i/3-kasim-ve-nato-israil-ve-sudan-referandomdan-tbmm-gundemi
https://odatv4.com/israil-birlesik-arap-emirlikleri-aski-ne-zaman-ve-nasil-basladi-25082048.html
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cagdas-ertuna/acik-artirmaya-kudusten-veto-6341659
https://www.sunsavunma.net/yahudi-dusmanligina-karsi-mutabakat-muhtirasi/
Takılan tweetler
Remzi Çetin@remzzicetin
İnsanları ayırıcı ve onlara tepeden bakıcı tavırlardan nefret ederim; ancak Türkiye-İsrail İlişkileri ve Türk-Yahudi Ortak Tarihini, Uluslararası İlişkiler Biliminin uzağında olan kişilere anlatmak, çoğu zaman, deveye hendek atlatmakla eşdeğer.
Ön yargıları kırmak çok zor, çok...
https://twitter.com/remzzicetin/status/1322634078898847744
Mecra@Mecra
Tam 103 yıl önce bugün...
2 Kasım 1917’de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur J. Balfour, İngiliz Yahudi topluluğunun önde gelen ismi Lord Rothschild’a gönderdiği mektupla, Filistin’de Yahudilere bir “vatan” sözü verdi.
Söz konusu mektup” Balfour Deklarasyonu” olarak bilinir.
https://twitter.com/Mecra/status/1323253662093844480
İstanbul Apartmanları@istanbulyapilar
Karaköy'ün ismi nerden gelir?
Karay Türkleri hakkında neler biliriz? Pek çok insan, Türkleri İslamla özdeş sanmaktadır. Halbuki, Dünya'da Musevi ve Hristiyan inanca da sahip Türkler mevcutturlar. (Gagauzlar, Karamanlılar, Karaylar vb.)
Musevi inanca sahip, kökenleri Oğuz Türklerine dayanan ve tarihteki Hazarlar'ın devamı niteliğinde olan Karaylar (Karaimler de denilmektedir) bugünlerde Ukrayna, Türkiye, Bulgaristan ve çevresine yayılmış şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler.
Karaylar, İslamî toplumlarla karşılaşmadıkları için, Museviliği seçtiler. Ancak kendilerine İsrailoğulları demek yerine Karayoğlu demeyi tercih ettiler. İstanbul'da yoğun olarak Karaköy'de yaşamış olan Karaylar, semte ismini veren unsur oldu.
Semtin ilk ismi, Karayların yaşadığı yer olması sebebiyle Karay Köy olarak geçti ve bu isim zamanla Karaköy olarak değişti. Türkiye'deki Karaylar, soylarının tükenmek üzere olduğundan şikayet ederler, şu an Türkiye'de yalnızca 1 hem anne hem baba taraftan Karay olan kişi kaldı.
https://twitter.com/istanbulyapilar/status/1321456485814177794