Underdog…

Ne kadar genç ya da underdog olsan da, tenis gibi bir sporda inanılmaz işler yapabilirsin.

Mete YAYLALI Spor
4 Kasım 2020 Çarşamba

Kelimenin kökeni 1887 yılına gidiyor; kavgada yenilen köpek demek. Günümüzde ise bir yarışmada kazanması pek mümkün görülmeyen ya da favori olmayan sporcu anlamında kullanılıyor. Türkçesini bulamadım ama ‘sürpriz yarışmacı’ ya da sıralamaya yeni giren, tenise uyarlarsak elemeden çıkan sporcu için belki ‘çaylak’ kelimesi uygun olabilir. Okuyucudan özür dileyerek İngilizce ‘underdog’ üzerinden devam edeceğim.

Profesyonel turda, her sporda bir underdog sporcunun şampiyon olabileceği varsayımı yanlış olmaz. Sonuçta favori sporcu o gün formda değildir, o gün onun günü değildir, top o gün onu sevmiyordur ya da kabaca o gün şansı yoktur. Gerçi sporda pek şansa yer yok ama filenin üstünde yuvarlanıp sahana düşen topla kaybedilen bir maça da ‘şans’ yorumu yapmaktan başka bir şey yok sanki…

Erkek ya da kadın tenisinde Grand Slam serileri dışındaki turnuvalarda underdog görülme ihtimali çok fazla olmasına rağmen, Grand Slam gibi dünyanın en iyi sporcularının her birinin ayrı ayrı favori olduğu organizasyonlarda aradan sıyrılıp kupayı almak her underdog’un harcı değildir. Burada erkek ve kadın tenisini özellikle ayrı düşünmek gerekiyor. Erkek organizasyonlarında bir underdog başarısı ender görülürken, kadın tenisinin böylesine sürprizlere açık olması belki de neden daha fazla seyircisi olduğunun bir açıklamasıdır.

Sezonun sonuna sarkan Roland Garros erkek fikstürü çekildiğinde 1 numara Novak Djokovic ile 2 numara Rafael Nadal finali beklenmedik bir sonuç değildi. Hatta toprak kortların ustası Nadal’ın 13. defa Paris’ten zaferle ayrılacağı ve 20. Grand Slam unvanıyla Federer’e ortak olacağı da sürpriz değildi. Erkekler fikstüründe bir underdog varsa o da 19 yaşındaki İtalyan Jannik Sinner olmalıdır. Henüz iki yıl önce profesyonel kariyerine giriş yapmış, parlak bir junior geçmişi olmayan, turnuvaya girerken 75 numara olan Sinner, Paris’ten ayrılırken çeyrek finalde 6 numaralı seribaşı Alman Zverev’i üç saatte 3-1 mağlup ederek 283.500 Euro kazanırken 30 sıra birden de yükseliyordu. Yarı finalde Nadal karşısında ilk set tie-break dışında varlık gösteremeyen ve set alamayan Sinner dışında çeyrek finali seribaşları aralarında oynuyordu.

Kadınlarda 1 numaralı seribaşı Simona Halep ancak dördüncü tur görebilirken, 2 numaralı seribaşı Karolina Pliskova ise ikinci turda Ostapenko’yu geçemiyordu. Çeyrek finaldeki sekiz kadın sporcudan sadece üçünün seribaşı olduğunu da not edelim: Svitolina (3), Kenin (4) ve Kvitova (7). ABD üniversite kariyerinin ardından profesyonel tenise devam eden 26 yaşındaki Danielle Collins sırasıyla elemeden çıkan Romen Niculescu, 2019 AO JR şampiyonu 17 yaşındaki Danimarkalı Clara Tauson, 11 numaralı seribaşı ve 2016 RG ile 2017 Wimbledon şampiyonu eski 1 numara İspanyol Garbine Muguruza, 30 numaralı seribaşı Tunuslu Ons Jabeur galibiyetleri ardından çeyrek finalde ABD’li Sofia Kenin ile turnuvaya veda ederken artık dünya 45 numara oluyordu.

 

POLONYALI UNDERDOG IGA

Eğer buradan underdog olarak çıksa çıksa kim çıkabilirdi? Tabii ilk akla gelen 1 numaralı seribaşı Simona Halep’i bir saatte 6-1, 6-2 evine gönderen 19 yaşındaki Polonyalı Iga Swiatek.

İşte bu Swiatek gitti 2020 Roland Garros şampiyonu oldu.

Turnuvaya 54 numara olarak giren 19 yaşındaki Swiatek, eşine az rastlanır bir performansla yedi maçta 14 set kazanırken sadece 28 oyun kaybediyordu. 1988 yılında bu turnuvayı kazanırken 20 oyun kaybeden Stefanie Graf ardından yeni bir rekor kırılıyordu. Monica Seles’in 1990 yılında bu turnuvayı 16 yaşında kazanması ardından en genç sporcu oluyordu.

Polonyalı bu genç kız bir tarih yazdı da neler yaptı aslında:

-    Polonya tarihinin, erkek ya da kadın, ilk Grand Slam turnuva şampiyonu oldu.

-    Son 28 yılın en genç Roland Garros şampiyonu oldu.

-    Turnuvada 112 oyun oynadı ve 84 oyunu kazandı, oran yüzde 75.

-    Her maçı ortalama 72 dakikada bitirdi, toplam kortta kalma süresi 8 saat 24 dakika.

-    175 winner üretti.

Genellikle maçlar analiz edilirken son vuruştan geriye doğru gidip oyuncuya neler yaptığını, neler yapamadığını ve neler yaparsa daha etkili sonuçlar alacağını anlatırlar. Aslında en doğru analizi oyuncunun kendisi yapar.

“İşin en kolay tarafı ayaklarına odaklan, hareketlerine odaklan ya da taktiğe odaklan demektir. Bütün antrenörler bunu söyleyebilir. Zor olan ise bir oyuncunun baskı altında kortta bir taraftan bu odaklanmaları yaparken diğer taraftan da mental olarak güçlü kalıp son vuruşu yapabilmesidir. Oyuncu için en basit çözümler, en etkili çözümlerdir. Ben basit düşünürüm, ekibimin söylediklerini dinlerim, onu uygularım. Bazen kaçırdığım oluyor ama oraya geri dönmek için uğraşıp yeniden başlarım.”

Böyle söylüyor ama genelde dışarıdan yapılan yorumlarda Swiatek’in kendi bildiği gibi oynadığı şeklinde. Bunu antrenörü Piotr Sierzputowski şöyle açıklamış:

“Iga’nın doğuştan bir yetenceği, kortta içgüdüsel hareketleri var. Elbette üzerinde anlaşıp tartıştığımız bir oyun planı var fakat bir oyuncunun, hele de bir Grand Slam’de üst turlara yükselip finale doğru giderken mental olarak güçlü kalıp oyun planına sadık kalması kolay değildir, hele de bu oyuncu 19 yaşındaysa! İşte Iga’nın içgüdüsel davranışları burada devreye giriyor ve istediği gibi oynayıp topu rakip sahada aklından geçen yere vurabiliyor. Antrenmanlarda çok sıkılmasına rağmen korta girdiğinde bambaşka bir kimliğe bürünmesinin sebebi de bu içgüdülerine olan güveni zaten.”

Swiatek’in maçlarını izlediyseniz çok yüksek tempoda, sanki telaşlı gibi fakat topu rakibin kortunda “işte tam da orası” diyeceğiniz yere kondurmasını fark etmişinizdir.

Her ülkede tartışılan bir konu olan eğitim mi yoksa spor mu sorusunu herhalde Iga ve ailesi de kendi kendine sormuş olmalıdır değil mi? Sormuşlar tabii. “Acaba tenisi bırakıp da okula mı gitse daha iyi olur?” sorusunun muhatabı olan oyuncu 2018 yılında 17 yaşında Roland Garros Jr yarı finali oynadıktan sonra Wimbledon Jr kazanıyor, lütfen dikkat! Aynı yılın başında Mısır’da $15K turnuva yarı finalinde Berfu Cengiz’e kaybedip eleniyordu.

WTA macerası 2019 Avustralya Açık elemelerinden ana tabloya çıkması fakat ikinci turda Camila Giorgi’ye elenmesiyle başlıyordu.

“Başlangıçta kendisi için yarı-profesyonel/yarı-amatör bir kariyer planlıyorduk çünkü tam zamanlı okula gidiyordu. Antrenmanlarını sabah 7’ye koymak zorundaydık. Tenis hayatının büyük bir parçası değildi, okul öncelikliydi. Sabah antrenmanlara yorgun gelirdi, ‘Neden yorgunsun, gece iyi uyuyamadın mı?’ diye sorduğumda ‘Gece ödevlerimi yaptım’ cevabını alırdım.”

Geçen yıl Roland Garros dördüncü turda Simona Halep’e 45 dakikada mağlup olurken sadece bir oyun alabilen Swiatek’in bu yıl nasıl bir performans gösterdiğine dikkat edilmelidir.

Profesyonel turda böylesine bir başarının arkasında sadece antrenörü Piotr yok tabii. Performansının en önemli parçasının iki yıldır çalıştığı spor psikoloğu Daria Abramowicz olduğunu her fırsatta belirten Swiatek için Abramowicz diyor ki:

“Bugün için tenis sporunda psikolojinin önemini anlayan fazla insan yok sanıyorum çünkü yeni bir olgu. Her oyuncu üst düzey tenis oynayabilir fakat sadece mental olarak güçlü olanlar baskı ortamından zaferle çıkan büyük oyuncular oluyor. Iga tenis sporunda her şeyi yapabilir fakat kendine güven duygusunun sürekli canlı tutulması gerekiyor. Çalışmalarımızın odak noktası burası. Kortta sürekliliği sağlayabilmek ve iniş çıkışlardan en az puan kaybıyla çıkabilmek. Her oyuncunun maçta iniş çıkışları vardır ve sadece büyük oyuncular bu dalgalanmaların farkına varıp hızla toparlanırlar.”

Şimdi Polonyalı genç bir yıldız var dünya tenisinde. Bakalım kariyeri nasıl seyredecek.

 

SARP LALELİ…

Bu hafta 25 yaşında Ankaralı genç bir tenisçimizi trafik terörüne kurban verdik. Bundan 12 sene önce de 2008 yılının son günlerinde Adanalı başka bir tenisçimiz, Sinan Südaş, ABD üniversite eğitimi sırasında bir göl kazasında hayatını kaybetmişti. Her ölüm zamansızdır ve her ölüm arkasında acılar bırakır ama böylesi eğitimli gençlerin kaybolması acıları katlıyor. Sarp’ın ailesi ve arkadaşlarına baş sağlığı diliyorum, elden de başka bir şey gelmiyor zaten.