Hamilelik çok doğal bir süreç gibi görünse de bazı durumlarda anne adayı için çok stres verici olabiliyor. Aranızda hamilelik süreci ve doğacak bebeği için endişelenen var mı?
Öncelikle hamilelik sürecinden bahsetmek istiyorum. Hamilelik süreci üç dönemden oluşur ve her dönem üç ay sürer. Bu süreçte annenin hem vücudunda hem de psikolojisinde değişiklikler olur. Gelin önce hamilelik sürecine genel olarak bir göz atalım.
İlk üç aylık dönemde (Birinci Trimester) küçük bir toplu iğne başı büyüklüğündeki bebek yavaş yavaş bir yer fıstığı büyüklüğüne gelir ve bebeğin vücut bölümleri gelişmeye başlar. Bu dönemde bebek dışsal faktörlerden çok etkilenir ve düşüklerin yüzde 15’i ilk dönemde gerçekleşir.
İkinci üç aylık dönemde (İkinci Trimester) annenin karnı belirginleşir. Anne, bebeğin hareketlerini hissetmeye başlar. Gebeliğin rahat bir dönemidir. Annenin unutkanlık ve konsantrasyon zorluğu gibi şikayetleri olabilir.
Üçüncü üç aylık dönemde ise bebek artık doğmak için hazırdır. Annenin vücudu süt üreten hormonu (prolaktin) salgılamaya başlar. Bu dönemde anneler karnındaki bebeğin hareketlerini hissetmeyebilir ve bu konuda endişe duyar. Ancak bunun sebebi bebeğin büyümesi ve karında hareket edecek bir yeri kalmamasıdır. Yani aslında endişe edilmesi gereken bir durum yoktur.
Bebeğin; anne karnındayken, annenin stresini, endişesini ya da mutluluğunu hissettiğini biliyor muydunuz? Şimdi de size annelerin hamilelik döneminde en sık yaşadığı psikolojik rahatsızlıkları ve bebeklerin bu hastalıklardan nasıl etkilenebileceğini anlatacağım.
Kişi stres altındayken psikolojik rahatsızlıkları tetiklenir. Her değişim de bir stres faktörüdür. Bu sebeple hamilelik oldukça hassas bir süreçtir. Bu dönemde kişinin önceden var olan psikolojik rahatsızlıkları tetiklenebileceği gibi psikolojisi de bozulabilir. Hamileliklerinden önce panik atak veya depresyon geçirmiş kadınların hamilelik sürecinde de bu rahatsızlıkların tetiklendiğini gösteren araştırmalar var.
Hamilelikte en sık görülen psikolojik rahatsızlıklar depresyon, takıntılar (özellikle temizlik takıntıları), panik atak, lohusalık hüznü ve doğum sonrası depresyonudur. Eğer kişi hamilelik stresiyle baş etmekte zorlanıyorsa, kişinin sosyal desteği yoksa ve kişi kendisini çok yalnız hissediyorsa mutlaka bir psikolojik destek almalıdır. Bu destek alınmazsa kişi sorunlarıyla baş edebilmek için alkol ve maddeye yönelmektedir.
Yapılan araştırmalar ne yazık ki hamile kadınların yaklaşık yüzde 10’unun psikolojik rahatsızlıklarla baş edebilmek için alkol ve madde kullandığını gösteriyor. Aynı zamanda arkadaş ve aile baskısı, sosyo ekonomik ve sosyo kültürel statünün düşük olması, eğitim seviyesinin düşük olması da kadınları hamilelik de alkol, madde ve sigaraya yönelten faktörler arasında.
Hamilelikte alkol, madde ve sigara kullanımının bebek üzerindeki etkileri:
v Hamilelikte alkol kullanan anne adaylarının çocuklarının bebeklerinin yüz yapısının bozulduğu, baş çevresinin normalden kısa olduğu ve gözlerinin çok küçük ve çok yuvarlak olduğu, burun yapısının ise çok kısa ve yukarı kıvrık olduğu görülmektedir. Yani bebeğin yüz yapısı değişir. Buna Fetal Alkol Sendromu adı veriliyor. Hamilelikte alkol kullanımı düşük riskini ve ölüm doğum olasılığını de arttırmaktadır. Bunun yanı sıra bu bebekler ilerde öğrenme güçlüğü, zekâ geriliği, gelişim geriliği ve dikkat eksikliği gibi psikolojik rahatsızlıklar yaşadığı bilinmekte. Bu sebeple siz siz olun arkadaş ortamlarında, aile sofralarında size uzatılan o şarabı içmeyin. Çünkü hamilelikte alkol kullanımının doğru bir oranı yoktur. Bir kadeh bile size zarar verir.
v Sigara çok yaygın kullanılan bir maddedir ve bırakması çok zordur. Yapılan araştırmalar hamile kadınların yüzde 6’sının hamileliklerinde sigara içmeye devam ettiğini gösterdi. Sigara her ne kadar diğer uyuşturucu maddelere göre daha masum gibi görünse de bebek üzerindeki olumsuz etkileri çok şiddetlidir. Bebekler; düşük doğum ağırlığı, kanser, astım ve -son zamanlarda çok sık duyduğumuz- pnömoniyle dünyaya gelmektedir. Bebek doğsa bile ani ölüm riski çok yüksektir. Bunların yanı sıra hamilelikte sigara kullanımı ilerleyen dönemlerde bebekte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, zekâ geriliği ve ilerleyen yaşlarda depresyon ve anksiyeteye sebep olabilir. Hamilelikte sigara içmek ayrıca bebeklerde Down Sendromu riskini de arttırmakta. Size tavsiyem sigara zarar vermez düşüncesinden çıkın. Hamileliğinizde ve emzirme sürecinde kesinlikle sigara içmeyin ve hatta içen birinin yakınında bile durmayın.
v Hamilelikte en çok kullanılan uyuşturucu madde esrardır. Kadınların yaklaşık yüzde 10’u hamileliklerinde esrar kullanmaktadır. Bunu kokain, amfetamin ve eroin takip etmekte. Hamilelikte madde kullanmak bebekte erken doğum, gelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı, kalp problemleri, akciğer ödemi gibi problemlere yol açar. Bunun yanı sıra bebekte ileride dürtüsellik, konuşma geriliği, hafıza ve öğrenme problemlerine yol açmaktadır.
Gördüğünüz gibi hamilelik her ne kadar doğal bir süreç olsa da anne adaylarında psikolojik problemler yaratabilecek bir süreçtir ve bu problemler bebeği de etkilemektedir. Bu yüzden siz siz olun; hamilelikte kendinizi iyi gözlemleyin ve psikolojinizi tartın. Kendinizi kötü hissettiğinizde alkol, sigara ve uyuşturucudan destek almak yerine psikolojik destek alın.