Bir şişedeki alamet-i farika: Şark Konyağı

Elda SASUN Toplum
18 Kasım 2020 Çarşamba

Birkaç ay önce Şalom gazetemizde, 500. Yıl Vakfı Musevi Müzesine ait, müzayededen alınan bir konyak şişesinin resmi dikkatimi çekti. Resmi görüp ilgili haberi okuyunca, müzeye gidip bu şişeyi yakından görmek istedim. Şişe üzerinde Osmanlıca markası yazılı idi: ŞARK KONYAĞI - Cognac, Avraham Levy et Fils. Yani Avram Levi ve oğulları tarafından imal edildiği yazılıydı. Ellerim titredi desem çok doğru olur, zira bu şişe sevgili anneannem Fortüne Levi Ovadya’nın babası, benim büyük büyükbabam Avraham Levy (sonradan Avram Levi olarak yazıldı) ve kardeşlerine ait bir şişeydi.

Şarap, daha sonra da rakı ve likör fabrikatörü Avram Levi kimdi?

Avram Levi 1873 yılında Edirne’de dünyaya geldi. O senelerde Edirne, Avrupa’nın en büyük Yahudi topluluğuna sahipti. Osmanlı Devleti döneminde, şarap ve rakı üretiminin bir kısmı Yahudilerin katkısıyla yapılıyordu. Şarabı meslek edinen birkaç Yahudi aile arasında bugüne kadar adı pek fazla anılmayan Avram Levi ve Oğulları da vardı. Avram Levi de kendini ve ailesini bu mesleğe adamıştı. İnsanoğlunun geçmişiyle neredeyse aynı yaşta olan şarabın anavatanı önce Anadolu’nun doğusunda kalan bölge, daha sonra Anadolu’nun tamamı oldu, zamanla Ege ve Akdeniz’e yayıldı. Avram Levi Edirne’nin şarap imalatçılarından ‘Avraham Levy ve Mahtumları’nın (Osmanlıca ‘oğulları’ anlamına kullanılırdı) kurucusu ve sahibiydi. Erkek çocuklarıyla birlikte şarap işlerine giriştiği seneler maalesef bugün rahatça bilgi aradığımız Google gibi yazılı veri kaynağı yoktu. Bugüne kadar elimde olan bilgiler anneannemin, annemin ve kuzinimiz Beti Levi Kohen’nin anlattığı anılardan ibaretti. Bu şişe üzerindeki yazılarla, tüm anlatılanların canlı şahidi gibi karşıma dikildi. Birçok kez, bir kadeh şarabı yudumlarken bendeki keyfin damarlarımda akan büyük büyükbabamın kalıtımlarından kaynaklandığını düşünerek gülümsemekten kendimi alamadım.

Edirne Yahudilerini konu alan kitabında eski Belediye Başkanı Güngör Mazlum’un “1361’de I.Murat tarafından fethedildiğinde Edirne’de yerleşik küçük bir Yahudi grubu vardı. Şarapçılık ve dericilikle uğraşıyorlardı” cümlesini okumak ilginçti. Bu demekti ki, bölgede şarapçılığın kökleri bu kadar eskilere dayanıyordu. Osmanlı döneminde şarap üretimi büyük ölçüde Anadolu’da Rum, Ermeni ve Trakya’da Yahudilerin katkılarıyla yapılmaktaydı. Tahminlere göre Avram Levi şarapçılığa 1900’lerin başlarında başladı. Bozcaada’dan gelen üzümleri kullandığı, erkek çocuklarını yanına alıp kurduğu ‘Avram Levi ve Mahtumları’ şirketine, oğlu Elia ve Jozef’i dâhil etti. Genç yaşta hayata veda eden en küçük oğlu Vitali, bu şirkette maalesef kısa bir süre çalışabildi. Sevgili anneannem Fortüne ise henüz genç kızlık yıllarından itibaren hesabı kuvvetli olduğu için işin içinde yer aldı. Kız evlat olmasına rağmen babası onu daha ilerde kurucusu olduğu Zevk ve Şark Rakısı’ imalathanelerinde kasa ve muhasebe bölümünde çalıştıracaktı.

“Konyak şişesi: Galata Bölgesinde imal edilmiş ‘Abraham Levy & Fils’ marka konyak şişesi, üzerinde mantar kapağı ve bitkisel desenleri bulunup, üst tarafında üç yıldız amblemi bulunmakta. Etiket lisanı Osmanlıca ve Fransızca dillerinde yazılıdır. Müzayededen Silvyo Ovadya tarafından alınıp, müze koleksiyonuna bağışlanmıştır.”Şalom 24 Haziran 2020

Sene 1922: Edirne’den İstanbul’a göç ve Apollon Han

Levi Ailesi İstanbul’da, Şişhane’de iki apartman ve etrafında ada dedikleri bir yere yerleştiler. Oraya ait Apollon Han ve sinagogu ile bir garajı satın aldılar. Birine bütün aile yerleşti; diğer binaysa gelir getirmek üzere kiraya tahsis edildi. Levi Ailesinin yerleştiği Şişhane, Büyük Hendek Sokak’taki Apollon Han çocuklarını, torunlarını büyüttüğü ve 1955 yılına kadar yaşadıkları evdir. Han, bugün Selçuklu İş Hanı oldu.

Annem Sibel, dayısı Elia Levi’nin kızı Beti Kohen ve sevgili anneannem Fortüne evlerini ve aile anılarını dile getirdiklerinde, “Keyifli bir evdi, her zaman kalabalık sofralar kurulur, çok sık şarap içilirdi. Hatta bazen torunlara dahi şarap, tadımlık olarak verilirdi” derler.

Ailenin Cumhuriyet’ten önce geldikleri İstanbul’da şarap yerine yine ‘Avram Levi ve Mahtumları’ olarak (Zevk ve Şark) likör ve rakı imalathanesini kurduğu biliniyor. Bu şişede Osmanlıca yazısını Türkçeye çevirince, likör haricinde konyak da üretmiş olduklarını öğrendik. Anneannemin anlattıkları ve Rakı Ansiklopedisinde de bulduğum ufak kayıttan rakı fabrikasının isminin Zevk ve Şark Rakısı olduğunu öğrendim. Bu fabrika 1930’lu yıllardan, Tekel’in kendisi dışında rakı imalatını yasakladığı 1944 yılına kadar, içki üretmeye devam etti. Şişenin de üzerinde belirtildiği gibi fabrika Karaköy Leblebici Sokak 20 numarada bulunuyordu. 12 Temmuz 1944 tarihinden itibaren rakı ve içki sadece Tekel tarafından üretilmeye başlandığı, özel imalathaneye izin verilmediğinden ‘Avram Levi ve Mahtumları’ için o yıllar içki üretiminin son bulduğu yıllardır.

Biz ailece şarabı hep sevdik. İlginç bir tesadüf olarak, Avram Levi’nin dördüncü nesli olan oğlum uluslararası gastronomi, yemek kültür yazarı ve şarap uzmanı olarak ünlü bağlarda tadım yapıyor. Sanırım bu lezzet genlerimizde devam ediyor… Büyük büyükbabam Avram Levi’yi anlatanlar, çoğunlukla fötr şapkasını ve üstünden hiç eksik olmayan köstekli saatini anımsıyorlar. Her zaman sevgi dolu, çocuklarına çok düşkün, saygın, ailesine arka çıkan, sesini pek yükseltmeyen bir baba, dede olarak hatıralara yerleşmiş.

Eşi 1946’da vefat edince oğlu Vitali ile Apollon Han’daki evinde yaşamaya devam etti. Eşinin ardından, 1950 yılında oğlu Vitali’nin vefatı ve içki imalathanelerinin kapanışıyla, iş hayatında büyük kayıplar yaşayan Avram Levi 1953’te (5713), 80 yaşında arkasından onu yüreklerinde yaşatacak, sıcak duygularla her zaman saygı ve sevgiyle anacak büyük bir aile bırakarak ebediyete göç etti. Ulus Musevi Mezarlığında eşi ve ailenin birçoğu ile yan yana yatan Avram Levi için mezar taşında İbranice harflerle şunlar yazılmış: “Aki Reposo El hombre respectado de su mujer, i sus ijos, ijas i sus keridos / Eşi, oğulları, kızları ve sevdikleri tarafından saygı duyulan bey burada dinleniyor.”

Nur içinde yatsınlar.“Lechaim” (Hayata - Şerefe)…