Tarihler 2169’u gösteriyor, Amerika’nın Ohio eyaletinde bir gettodasınız. Tüm genetik yapınız yaşınızın ve görüntünüzün 25 olarak kalacağı şekilde yeniden tasarlanmış. İnsanlar sahip oldukları zamanın süresine göre yapılandırılmış gettolarda yaşıyorlar. New Greenwich olarak bilinen gettoda insanlar nerdeyse ölümsüz olarak adlandırılabilecek kadar yeterli zamanlara sahipler. Siz ise Ohio'da zaman dilimlerine göre ayrılan ana alandan biri olan Dayton’dasınız. Burası zaman açısından en fakir insanların yaşadığı bölge ve 24 saatten daha az bir zamanınız kalmış durumda. Bunu da kolunuza enjekte edilmiş bir zaman kapsülü ya da sayaç aracılığıyla görebiliyorsunuz. Sayaç sıfıra ulaştığında sistem sizi otomatik olarak kapatacak yani ‘öleceksiniz’. Kendinizi nasıl hissederdiniz ve hayatta kalmak için neler yapardınız?
Daha önce The Truman Show ve The Terminal gibi filmlerin senaryosunu yazan Andrew Niccol'un son projesi olan ‘Zamana Karşı’ (In time) adlı film yukarda yazdığım gibi zamanın gerçekten para ve güç yerine geçtiği bir dünyayı anlatır. 2011 yılında yayınlanan Justin Timberlake’in Will Salas rolünde başrolde olduğu bu distopik dünya bize yavaş yavaş içine girdiğimiz dünya düzenini anımsatmaktadır. Zamanın rahatlıkla satın alınabildiği bu sistemde zenginler ve gücü elinde bulunduranlar sonsuza kadar genç kalıp istedikleri gibi yaşarken, fakirler ise ölerek sistemden elenmektedirler. Yaşamak için yapabilecekleri şey ise dilenmek, zaman ödünç almak ya da çalmaktır. Kahramanımız Will ise bu yozlaşmış sisteme başkaldıracaktır.
Bu anlatılan distopik dünyanın sizi nasıl ürküttüğünü ve rahatsız ettiğini hissedebiliyorum. Fakat ya içine girmekte olduğumuz dönemde tüm ekonomik sistemin, yaşam alışkanlıklarımızın, hatta insani var oluşumuzun bile sorgulandığı bir sürece hazırlandığımızı söylesem bana inanır mıydınız? Gelin neden böyle düşündüğümü zamanda ve mekânda çok ileri geri gitmeden gelişmeler üzerinden beraber okuyalım. Ne de olsa vakit nakittir! Öyle değil mi?
Yapay zekâ alanında gelinen nokta, robotların iş hayatına dâhil olması, nakitsiz toplum, dijital gelişmeler ve Korona sonrası çiplenmek derken çoktan insanın ısısından para üretmek üzere patent başvurusu yapıldı bile. Korona sürecinde nerdeyse her yaptığı ve söylediği olay yaratan Bill Gates’in kurduğu Microsoft kısa bir süre önce ‘Vücut aktivite datalarını kullanan kripto para ünitesi sistemi’ için bir patent aldı. Arama motorlarını, sohbet robotlarını kullanma ve reklamları okuma üzere çevrimiçi misyonları gerçekleştirirken beyin dalgalarından ve beden ısısından faydalanacak bu patent her birimizi bir darphaneye dönüştürmeyi hedefliyor. Bunun yapılabilmesi için insan bedenine sensör takılması gündemde. Bu sayede insan beyni kripto para madenciliğinde kullanılabilecek!
2021 yılında, insan bedenini darphaneye dönüştürmek için patent almış olan Bill Gates ve dünyaya yön veren küresel şirketlerin, ikonik politik liderlerin güdümünde çok önemli bir etkinlik gerçekleştirilecek. Her yıl ocak ayında İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu’nun bu seneki başlığı ise ‘Great Reset’. Türkçeye çevirecek olursak dünyanın kapatılıp yeniden başlatılması olarak ifade etmek yanlış olmayacaktır sanırım. Tabi korona nedeniyle ocak ayında yapılması planlanan etkinlik 2021 yazına ertelendi. Bu yılın başlığı yeterice ilginç olmasına rağmen geleceğimize format atılması başlığı Davos için yeni bir konu değil. Dikkatinizden kaçmış olabilir ama 11 Kasım 2016 yılında Dünya Ekonomik Forumunda 2030 yılının nasıl olacağı konusunda bir manifesto yayınlandı bile. “2030’a hoş geldiniz. Hiç bir şeyin sahibi değilim, mahremiyetim yok. Ve hayat hiç bu kadar iyi olmamıştı! Evim arabam yok elbiselerim yok, ürünler artık servis haline geldi ve bedavaya...” Danimarka’dan Milletvekili Ida Auken’in imzasını taşıyan bu metnin bize nasıl bir dünya sunacağı apaçık ortada gibi görünüyor. Kapatılıp yeniden açılacak dünyada hiçbir şeyin sahibi siz değilsiniz! Nasıl ama?
Bu nizam bir günde kurulamayacaktı tabi ki bu amaçla ciddi çalışmalar yapıldı. Bu araştırmalardan birisi 18 Ekim 2019’da Baltimore’da Johns Hopkins Bloomberg School of Health Security’de düzenlenen tatbikattı. Bu tatbikatın adı ‘Event 201’di. Dev ilaç firmaları, uluslararası finans kuruluşları, Davos’un ev sahibi Dünya Ekonomik Forumu ve Gates Vakfı bu tatbikatın düzenleyicileriydi. Tatbikatta, ortaya çıkan bir pandemiyle finansal piyasaların sarsılacağı ve dünyada milyonlarca insanın hayatını kaybedeceği öngörülüyordu. Tüm bu öngörüler bir şekilde (!) gerçeğe dönüşürken Temmuz 2020’de gerçekleşecek olan Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Klaus Schwab’ta ‘COVID-19 - Great Reset’ başlıklı büyük sıfırlama projesini açıkladı.
“Hayat tesadüflerden ibarettir” diye bir söz vardır ama gelişmelere ve söylemlere bakılırsa dünyanın başına örülen çoraplar hiçbir tesadüfe fırsat vermeyecek kadar açık ve net görünüyor. Siz ne dersiniz?