Riff Cohen, ´Quelle Heure Est-Il´ albümü ile listelerde… Geleneksel Ortadoğu ve Kuzey Afrika müzikleriyle, rock- elektronik müziği başarılı bir şekilde bütünleştiren, ülkemizde de azımsanmayacak bir hayran kitlesi olan İsrail doğumlu Riff Cohen, uzun bir aradan sonra yepyeni bir albümü ile dinleyicilerinin karşısında. ´Quelle Heure Est-il´ başlıklı albüm, sanatçının son yıllarda üzerinde çalıştığı üçüncü işi.
12 Kasım Perşembe günü Riff Cohen, yeni albümünü sosyal medyada canlı bir performansla piyasaya sürdü. Halen Facebook /Riff Cohen sayfasından yeni çalışmasını tanıttığı ve ilk kez canlı yayında paylaştığı konserini izleyebilirsiniz.
“Albüm kapağı beni kırmızı bir halıda yatarken gösteriyor... Nereden geliyorum ve nereye gidiyorum? Aslında bilmiyorum. Benim için bu sembolizm… Kendi köklerime mi güveniyorum yoksa aslında gelecek neslin kökleri miyim? Hangi gelenekler kaybolur? ‘Quelle Heure Est-Il’ ... Saat kaç?... "
Bir müzik ve sanat araştırmacısı olan Riff Cohen, çalışmalarında her zaman yüksek bir sanatsal standart belirliyor. Cohen, son yıllarda İsrail'den çıkan en yenilikçi sanatçılardan biri ve yeni neslin liderlerinden biri olarak kabul ediliyor. Mükemmel müzikal seçimleriyle görmeye alıştığımız sanatçı, ilk kez bir albümün prodüksiyonunda işbirliği yaptı. Bunu da, aslında yetenekli bir şarkıcı olan ve yakın zamanda yapımcılık yapmaya başlayan Atar Mayner ile kotardı.
Cezayir ve Tunuslu bir aileden gelen ve özellikle Cerbe Adasında doğup büyüyen büyükannesi Fortuna'dan ilham alan Riff, son on yılda kökleriyle ilgili söylemler yaratan, bunu yaparken de birçok insanın kökenlerinden ve çeşitliliğinden gurur duymasını sağlayan öncü müzisyenlerden biridir. Bu son albümünde sanatçı, oryantalizm, klasik Arap, hip-hop, autotune, klasik Barok ve klasik elektronik üzerine dokunarak yeniden bir müzik kolajı yaratıyor. Yeni çalışması, Dudu Tassa, Keren Ann, Tamir Muskat gibi sanatçılarla ortak çalışmalar içeriyor.
Tel Aviv Üniversitesinde müzikoloji eğitimi almış olan Cohen’in müzikal etkileşimlerinin, genel olarak popüler kültüre dayandığını söyleyemesek de çalışma anlayışında Sudan, Fas, Fransa ve Amerikan müziklerinin popüler altyapısının izleri görülüyor.
‘Dans Mon Quartier' ile sevilen Riff Cohen, salgın sonrasında ülkemizde konser vermeyi çok istediğini iletti. Kendisiyle son albümünü konuştuk…
Yeni albümünüzü nasıl tarif edersiniz? Tarzınızda veya şarkı temalarında öncekilere göre önemli değişiklikler var mı?
Bu albümde farklı bir Riff Cohen görebilirsiniz. Tarzımda da değişiklik var. Daha elektronik, daha 2020, daha kişisel, daha filozofik ve hâlâ Doğu ve Batı müziğinin karışımından oluşuyor. Modern ve geleneksel bir müzik… Albüm yalnızlık, doğum, ölüm, kadınlık ve hayattaki anlam arayışını konu alıyor. Bu albüm, iki yıl içinde iki kez doğum yaptıktan, büyükanne ve büyükbabamı kaybettikten ve 14 yıllık evliliğimin bitişinden sonra yeni bir Riff sunuyor.
Yeni albümünüzün prodüksiyonunda Atar Mayner ile çalıştınız. Başkasıyla albüm yapmak nasıl bir deneyimdi?
Bir müzik yapımcısı ile ilk kez birlikte çalışıyorum. Bunu hem yetenekli bir şarkıcı, hem de bir müzik yapımcısı olan Atar ile yapmakla çok şey öğrendiğimi hissediyorum. Benim için bir insan tüm evrendir. Kendimi bu kişide bulmak istedim ya da tam tersi... ‘Quelle Heure Est- Il’ albümü farklı bir perspektiften oluşan yeni bir Riff Cohen’i yansıtıyor. Bu albüm, iç dünyamın derinliğini ve içeriğini ifade eden farklı ve çok çeşitli türler arasında bir melez oluşturmayı başardı diyebilirim. Benim için ilginç bir deneyim oldu.
Yeni albümünüzün oluşumunda kimlerden veya nelerden etkilendiniz?
Beni etkileyen yine Cezayirli müzisyenler, Reggae müziği, Arap klasik müziği, batı Barok müziği, Hip hop, Trap 808 müziği diyebilirim. Özellikle belirtmek istediğim bir sanatçı veya belirli biri yok.
İçinde bulunduğumuz COVID döneminin müzik sektörüne nasıl bir etkisinin olduğunu düşünüyorsunuz?
Bu dönemde kendimi harika hissediyorum; evimde, salonumdan 5000 kişinin önünde lansman yapmak komik oldu. Çocuklarımla daha fazla vakit geçirebiliyorum. Bu dönem, müzik kariyerim için yaratıcılığımı çok fazla kullanabildiğim bir dönem de oldu diyebilirim.
Peki, bu dönemi kişisel olarak nasıl yönetiyorsunuz? Müzikle ilgilenmediğiniz zaman vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?
Normal bir hayat yaşıyorum. Arkadaşlarımla takılıyorum, çocuklarım var… Evde dans ediyorum, biraz yoga yapıyorum. Ve daha çok müzik yaratıyorum diyebilirim.
İnternet üzerinden performans ile canlı performans arasındaki temel fark sizin için nedir? Türk izleyicileriniz için online bir konser düzenlemeyi düşünüyor musunuz?
Türk takipçilerim için bir başka online konser vermeyi planlıyorum, doğrudur. Benim için bir konserin on kişi veya 5000 kişi önünde olması hiçbir şey fark ettirmez. Daha önce çok farklı ortamlarda, çok garip deneyimler yaşadım. Çok ilginç insanların önünde sahneye çıktım. Online veya canlı performans sergilemek çok farklı kavramlar değil. Online performanslarda izleyicilerim sadece ellerini alkış için kullanamıyor. Ben her ortamda performansımın yüzde iki yüzünü her zaman vermeye devam edeceğim.
Albümünüzde İbranice, Fransızca ve İngilizce şarkılar yer alıyor. Hangi dili hangi hikâyenizde kullanmayı tercih ettiniz?
Arap, Kuzey Afrika melodi ve ritimlerinde Fransızca kullanınca kendimi daha rahat hissediyorum. İbranice daha alternatif geliyor. İngilizce ise daha fazla halk şarkılarında kullanmayı tercih ediyorum.
Sizin için bir sonraki adım nedir?
Psikolojik olarak kendi üzerimde çalışıyorum. Gerçek aşkı arıyorum…