Son yıllarda robotik devrimin de ekonomik hayatta kendini iyiden iyiye hissettirmesiyle, Universal Basic Income (Türkçesi temel gelir olarak çevrilmiş ancak tam olarak karşıladığını düşünmediğim için yazısın devamında UBS olarak kullanacağım) tartışmaları çok daha sesli bir şekilde yapılmaya başlandı. Peki, nedir bu UBS? Artıları ve eksileri nedir?
UBS, vatandaşlık ya da doğum hakkı olarak, her bireyin gelir durumu ya da başka bir değişkenden bağımsız olarak, devlet ya da mevcut otorite tarafından belirlenmiş bir geliri elde etmesidir. Bu gelir otorite tarafından tüm insanlara dağıtılır ve her vatandaş - inan bundan yararlanır.
Şimdi bu konuyu daha iyi anlamak için, basit bir örnekle açıklamaya çalışacağım. Monopoly oyununu hatırlayın… Oyuncular oyunu kazanmak için yarışır ve sonunda rakiplerinin tamamını ele geçiren ve onları batırmayı başaran oyuncu oyunu kazanır. Ve oyun biter. Sevgili dostlar, şimdi şunu sormak istiyorum. Kazanacağınız neredeyse kesin olan bir oyunu bitirmek ister misiniz? Yoksa diğer oyunculara bir takım ufak tavizler vererek, zaten çok rahat olduğunuz oyuna devam etmek mi istersiniz?
Doğanın kendisinde dahi, ölçek hep kazanan lehine olur. İkinin karesi dörttür ama, dördün karesi on altıdır. On altının karesi iki yüz elli altı… Anlatmak istediğim şu, siz güçlendikçe, daha büyük başarılar kazanma şansınız artıyor ve daha da büyüyorsunuz. Bu ormanda da böyle, şehirde de böyle. Sanayi Devriminden bu yana geçen 200 yıldan sonra, bu matematik artık en yüksek seviyeye geldi. Yani Monopoly oyunu bitme noktasına geldi çünkü diğer oyuncularda ne tapu ne de para kaldı.
Kapitalizmin yol ayrımı
Şimdi, kapitalizm çok önemli bir yol ayrımına geldi. Dünyada gelir adaletsizliğinin had safhada olduğu, en üstteki 50 - 100 kişinin servetinin yaklaşık 4 milyar insanın servetine eşit olduğu bir dönemde UBS tartışmalarının bu kadar yoğun yapılması elbette çok doğal.
Kapitalizmde üretim araçlarının sahibi olan kesim, buradan elde edilecek gelirleri elde ettiğinden matematiksel olarak muazzam bir avantaja sahip. Fakat bir noktada, üretim araçlarına sahip olmayanlar üretim araçlarına sahip olanların temel gelir kaynağı durumunda. Üretilen ürünleri alacak üretim araçlarına sahip olmayan orta sınıfın çöküşü ile birlikte, üretim araçlarına sahip kesimin ürünlerini yeterince satamadığı gerçeğiyle yüzleşildi. Yıllar önce bu köşede, gelir adaletsizliğini yazmıştım. Gelinen noktada kapitalizmin kazananlarının, kapitalizmin kaybedenlerinden alabileceği şeyler çok azaldı. Dünyada son 15 yıldır yaşanan genel ekonomik durgunluğun temel sebeplerinden biri aslında budur. Varlıklı kesim, artık daha fazla üretse dahi, ürettiklerini satabileceği bir orta sınıf bulamayacağını fark ettiğinden bu yana, hisse senetleri ve gayrimenkul fiyatları çok sert şekilde yükseliyor. Çünkü artık üretim tarafında yapılacak bir yatırımın o ürünü alabilecek kapasitesi olan insan sayısı ve ekonomik değeri hesaplandığında çok makul olmadığı görülüyor. İşte tam da bu sebeple sermaye piyasaları, hisse senetleri ve gayrimenkuller değerleniyor. Fakat bu sürdürülebilir bir durum değil. Peki, ne zamana kadar sürecek?
Sol çevrelerde UBS algısı
UBS tartışmalarının işte tam da böyle bir dönemde bu kadar artması elbette tesadüf değil. UBS tüm dünyada yaygınlaşması, bahsettiğim yeni bir üretim yatırımının sıfıra iyice yaklaşmasını bekleyecektir. Ne zamanki dünyanın bir yerinde, bir üretim yatırımı yapmak ve büyümek gerçekten de anlamını kaybedecektir, işte o zaman UBS yaygınlaşmaya başlayacaktır.
UBS ile ilgili olarak, sol çevrelerde pozitif bir algı var. Bir şekilde sosyalist söylemlere uyuşan tarafı olduğu da zaten açık. Bana göre, UBS kapitalist sistemin Magnum Opusu yani en büyük eseridir. Çok fazla eleştirilmesine rağmen, kapitalist sistemin en güçlü tarafı hayatta kalabilme ve kendini yenileyebilme gücüdür. Kapitalizm tarihi sol karakterlerin penyelerini yapıp satar. Kapitalizm gerçekten acımasızdır ancak bir şekilde hayatta kalmayı hep bilmiştir. Mantıklı ve matematik bilen biri, şu an dünyadaki gelir adaletsizliği rakamlarını incelediğinde bunun böyle devam edemeyeceğini rahatlıkla görebilir. Fakat bu noktada kapitalizmin yaşama ve devam etme refleksi UBS olarak karşımıza çıkıyor. Gerçek şu ki UBS uygulanmaya tüm dünyada yayılmaya başladığında, üretim araçları sahipleri bir nefes alacaklardır. Hem bu dağıtılan paralarla insanlar onların ürün ve hizmetlerini satın alacaklar, hem de artık gelir adaletsizliğine ilişkin geleceklerini tehdit eden söylemler önemli ölçüde azalacaktır.
Türkiye’de bu tarz sistemler tartışmalar, genellikle gerginlik doğurur çünkü biz sistemleri insanlardan farklı olarak düşünüyoruz. Oysa her ekonomik sistem, insanların genel davranış biçimlerinin tezahürüdür. Hangisi insana daha yakın ve daha gerçekse o sistem daha çok uygulanır ve yaygınlaşır.
Kapitalizm, doğa şartlarının, iklimin ve diğer değişkenlerin değiştiği günümüzde, kendine bir şekilde yeni bir yol bularak varlığını devam ettiriyor gibi gözüküyor. UBS kapitalizmin ömrünü belki de bir 200 yıl daha uzatacak. Anti-kapitalist düşüncenin bunu bir kazanım olarak görmesi de, kapitalizmin bir diğer büyük kazancı olacaktır.