Selin Milano Barlas
Tatsız bir boşanma süreci gibi. Ayrılmayı istemeyen ve süreci uzatan bir inkâr hali…
Mahkemelerde koltuğundan ayrılmamaya direnen bir adam ve bıktırdığı belirsizlik…
Amerikan Başkanı seçim yolsuzluğu üzerine açtığı davalardan elliden fazlasını kaybetti. Başsavcı Bill Barr geçen haftaki açıklamasında Adalet Bakanlığı’nın soruşturmasında seçimlerde hileye dair izlere rastlanmadığını belirtti.
Cumhuriyetçilerin yüzde 77’si seçimlerde hile olduğuna inanıyor. Göreve seçilen 249 Cumhuriyetçi’den yalnızca 27’si Biden’ın seçim zaferini kabul etti.
Trump’ın kendi partisi içinde kutuplaşma yarattığını söylemek pek mümkün. Artık Trumpçılar ve Cumhuriyetçiler diye ayrılan iki kanat var. Utah Senatörü ve Cumhuriyetçi Mitt Romney’nin her fırsatta Trump’ın antidemokratik tavrının tehlikeli olduğunu vurgulaması, parti içi gerginliğin sadece habercisi.
Seçimlerinde ‘İlk önce Amerika’ sloganıyla ortalığı inleten Trump o dönem topladığı 200 milyon dolarlık bağışın 8,8 milyonunu davalara harcadı. Ciddi bir ekonomik çöküşte olan Amerika’da açlık krizi artık 50 milyon insanı vurmuşken “Seçimi kazandım hiçbir yere gitmem!” diye sızlanan turuncu Pinokyo o parayla kaç aileyi doyururdu acaba?
Melania Trump yenilgiyi benimsemiş olacak ki Mar o Lago’daki malikanelerinin renovasyonuyla meşgul. Bir yandan bavullarını toplarken bir yandan kolilere eşyalarını yerleştiren First Lady özgürlüğüne kavuşmayı dört gözle bekliyor gibi. Melania Trump ile alakalı geride bıraktığı miras ne olacak diye düşünüyorum. Açıkçası mülteci çocukları ziyarete giderken giydiği Zara ceketi ve arkasında yazan “Gerçekten umurumda değil! Ya sizin?” skandalı dışında geride ne bir mirası ne de bir hatırası var.
Trump sonrası Cumhuriyetçi Parti’nin geleceği ne olacak? Ne olacağını zaman gösterecek elbet fakat emsali olmayan bir antidemokratik tutum geliştiğini görmek için siyasi deha olmaya gerek yok…
Biden’ın göreve gelmesine bir ay kala Trumpçılar Washington DC’deki gösterilerinde dört kişiyi bıçakladı; onlarca saldırgan tutuklandı. Seçim sonuçlarını kabul etmeyen bu grup birilerine bedel ödetmekten vazgeçeceğe benzemiyor.
Biden, Trump’ın ona bıraktığı kargaşayı çözmek için tecrübeli ve güvenilir isimlerle bir kabine oluşturmaya çalışıyor.
Ancak bu süreçte ortaya çıkan bir başka sıkıntı ise daha evvelden görülmemiş olan bir talep üzerine…
İnsan hakları aktivist ve grupları, Trump zamanında yapılan dini özgürlükleri koruma adı altında atılan çoğu adımın kısıtlanmasını veya normalize edilmesini istiyorlar. Bu daha önceden görülmemiş bir talep olmasıyla beraber sebebi son derece yerinde bir endişeye ait. Din özgürlüğü kisvesi altında kadın ve LGBT haklarının kısıtlanması gibi bir tehlikenin geliştiği görülmekte.
Böyle bir siyasi ve sosyal atmosferde, hayran olduğum Martin Luther King Jr’in sözleri çok yerinde sanki… “Eğer uçamıyorsan koş. Koşamıyorsan yürü. Ama ne yaparsan yap denemekten ve harekete geçmekten vazgeçme.”
‘Beklemedeki Başkan’
‘Beklemedeki Başkan’ dedikleri Harris bu değişim süreci için Biden’ın seçtiği şahane bir yoldaş. Mücadele etmeyi saldırganlaşma sananların belki dinlemeyi ve uzlaşmayı yeniden keşfetmesini sağlayacak bir kadın…
Kamala Harris, 2019’da yayınlanan, çocuklar için yazdığı kitapta hayat görüşünü basit ama kuvvetli bir şekilde anlatmış. ‘Süper Kahramanlar Her Yerde’ isimli kitabında hayatta her görüşe ve insana merhametle bakmayı ve elimizden gelen en iyi insan yani kendimizin en iyi versiyonu olmaya gayret etmemiz gerektiğini söyleyerek çocuklara aslında her tavrın, hareketin, sözün ve çabanın ‘iyi’ olmakla başlayıp bizi şekillendirdiğini söylemiş.
Dünyayı yaşanır yapmak için hepimizin içindeki iyiliği harekete geçirerek birer süper kahraman olabileceğimizi duymaya bence yalnızca çocukların değil hepimizin ihtiyacı var…
Kamala Harris’i romantik ve yumuşak sanmayın. Sert ve kavgacı olmaması onu uzlaşmacı ve sakin yapıyor. Aklıyla hareket eden bir kadın.
Yine 2019’da çıkan ‘Söylediğimiz Gerçekler’ isimli kitabında çoğu insanın ayrıştırmayı ve kavga etmeyi sevmesi sebebiyle karşısındakiyle ortak noktaları göremediğini vurguladı. Yine bu kitabında bizlerin sorumluluğu uzlaşma ve dinleme üzerine dayalı bir düzen kurmak ve aslında hepimizin ortak gayesi olan hayatı insan gibi yaşamak olduğunu unutmamak olduğunu hatırlatır.
Yüzyıllardır yalnız Amerikan siyasetinde değil ama tüm dünyada kadınların acımasızca eleştirildiği, susturulduğu ve ezildiği zaman elbet şimdi mucizevi bir şekilde son bulmadı. Yolumuz uzun.
Düşünsenize…
1872’de Victoria Woodhull Amerikan Başkanı olmak için ilk aday olan kadın. 14 yaşındayken kendinden 17 yaş büyük alkolik bir adamla evlendirilmiş. Evliliği sorgulayan ve özgür aşk/sevgi gibi konularda toplumsal tabuların yıkılması gerektiği konusunda savaş vermiş olan Woodhull bizleri şimdi görse “Ancak bu kadar mı yapabildiniz?” diye sorardı sanki…
Kamala Harris şüphesiz yeni bir sayfa demek…
Bir hukukçu olarak yıllarca kadın ve erkeğin cinsel özgürlüğünün çifte standardına meydan okumuş ve eşitsizliğe müsaade etmiş insanları sorumlu tutmuş bir lider.
Harris gibi gerçekçi ama iyi olmak, ödün vermemek ama uzlaşmak, kızmak yerine gülümsemek bu dört yılda umarım yeni üslup olur…
Hepimiz sandığımızdan daha çok birbirimize benziyoruz. Yaşamak için birbirimize ihtiyacımız var. Dinlemeyi, kabul etmeyi ve sevmeyi mi unuttuk?
Birbirimize hatırlatalım.
Yalnız yürüyemeyiz…
Değişmek ve daha iyi olmak için birbirimize ihtiyacımız var…
Işıklar Bayramı yolumuzu aydınlatsın! Hag Sameah…