Sahip Kıran dünya sahnesinde

“Her şey gider, her şey geri gelir, sonrasızca döner varlık çarkı. Her şey ölür, her şey yine çiçeklenir; sonrasızca sürer varlık yılı.” Friedrich Nietzsche

Arda EŞBERK Perspektif
16 Aralık 2020 Çarşamba

Zaman aktı, çarkların dişlileri adım adım başlangıç noktasına yaklaştı... Her şeyin sıfırlanıp tekrar bire dönmesi için sayılı günler kaldı. 2020 yılı iyisi ve kötüsü ile benim için bir çağı kapatıp, yeni bir çağı başlattı dersem yanlış olmayacaktır. Peki, sizin için nasıl bir yıl oldu? Labirentin 2020 döngüsünün sonundaki çıkışı görebiliyor musunuz?

Bir hedefe ulaşmak uğruna, istekler peşinde, gerekli seçimler yapıldı, eşikler aşıldı, dostlar ve düşmanlar belli oldu. Tüm engellere rağmen labirentin merkezine doğru geri dönülmez bir yolculuğa çıkıldı. Eğer sizi labirente yönlendiren şeylerin farkındaysanız, karşınıza çıkan engelleri aşmak için gereken çabayı göstermeye hazırsanız, merkezdeki E-e-thoi (Güneş Tanrı’ya)  bile ulaşabilirsiniz. Arizona Kızılderililerinden, Antik Yunan’a kadar birçok kültüre ait sanat eserlerinde insan labirentte yolculuk yapar şekilde resmedilmiştir. Çünkü hayatın kendisi bir labirenttir. Labirent, bizi fanilikten ebediliğe götüren dönemeçler bütünüdür. Çağlar boyunca bu döngüden çıkmak üzere halklara rehberlik eden liderler yeryüzüne gelip gitmişler, bu liderlerin en büyükleri ise ‘Sahip Kıran’ unvanı ile anılmışlardır.

Arapça ‘sahib’ ve ‘yakınlık, yaklaşma’ anlamındaki ‘kıran’ kelimelerinden oluşan bu sıfat uğurlu, kutlu, talihi yaver, daima muzaffer, galip ve cihangir hükümdarlar için kullanılmıştır. Astrologlara göre Jüpiter ve Satürn gezegenlerinin bir burçta kavuştuğu özel dönemde doğan liderleri tanımlamak için de kullanılır. Makedon asıllı, Zeus ya da Amon Ra’nın oğlu olarak anılan Büyük İskender’in de böyle özel bir zamanda doğduğu kabul edilir.

2004 yılında yayınlanan, Oliver Stone’un yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Collin Farrel ve Angelina Jolie’nin oynadığı ‘Büyük İskender’ filmi bize bir ‘Sahip Kıran’ın hikâyesini anlatır. Kahramanımız 20 Temmuz 356 yılında Makedon Krallığının merkezi Pella’da doğmuştur. İskender'in doğumuna dair anlatılan pek çok efsane vardır. Bunlardan en enteresan olanı Antik Yunan biyografi yazarı Plutarhos'a aittir. Ona göre Filip'le gerdeğe gireceği günün arifesinde annesi Olympias, rüyasında ölmeden önce dört bir yana alevler saçılmasına neden olan, rahmine çakan bir yıldırım gördü. Nikâhtan bir süre sonra İskender’in babası Filip'in rüyasında karısının rahmini üzerine aslan resmi oyulmuş bir mühürle koruduğu söylenir. Bu rüyalar nedeniyle İskender annesi tarafından özel olduğu bilgisiyle yetiştirilir. Soyunun Zeus’un oğlu, Aslan postlu Herkül’e dayandığına inanmıştır. Anadolu, Mısır, İran, Afganistan ve Hindistan gibi bilinen dünyanın yarısını 30’lu yaşlarının başında fethederek ‘Büyük’ unvanını almış. Mısır’da ‘İskender Amun’ ve Antik Yunan’da  ‘Alexander Amun Zeus’ adıyla yaşayan bir tanrı olarak anılmıştır. Bazı astrologlara göre doğduğu zaman ‘Kral Yıldızı’ Regulus’un Aslan burcunda olduğu tespit edilmiştir. İslam literatüründe ise âlimler ‘Zul-Karneyn’ , ‘İki boynuzlu’ olarak bilinen hükümdarın ‘Büyük İskender’ olduğunu düşünmüşlerdir. 

Bilinen dünyanın yarısını keşfetmesine rağmen İskender de labirentte kendisinden sonra gelenlerin yolunu aydınlatmak üzere yürüyen bir kahramandı. Kendi gerçeğini ve ölümsüzlüğü arıyordu. MÖ 332 yılında Mısır’ı fethettikten sonra Libya çöllerindeki Siva adlı vahada bulunan ‘Amun-Ra’ (Güneş Tanrı)  tapınağına doğru bir yolculuğa çıkmıştır. Bu yolculukta hedefi labirentin merkezindeki Güneş Tanrı’dan kendine dair gerçeği öğrenmektir. Siva’yı ziyaretinde kâhinlerden aldığı bilgiler ışığında İskender ‘Aşağı Mısır’ ve ‘Yukarı Mısır’ bölgelerinin kralı, Ra’nın seçtiği kişi, Amun’un sevgilisi, güneşin oğlu olarak anılmış. Zeus’un oğlu Herakles soyundan geldiğini göstermek üzere aslan başlığı takan İskender, o andan itibaren Amun-Ra’yı temsilen iki boynuzlu bir koçbaşlığı giyinmeye başlamıştır.

Herkesin evlere kapandığı, yasakların tüm gücüyle kendini hissettirdiği korona günlerinde size neden bütün bu bilgileri verdiğimi merak ediyor olabilirsiniz. Sebebine gelince; labirentin 2020 döngüsünün 21 Aralık tarihinde gökyüzünde çok özel bir kavuşum meydana gelecek. Astrologlara göre haritalarında Jüpiter ve Satürn kavuşumu olan insanların güçlü ve dönüştürücü etkiye sahip kişiler olacağı söylenir. Hatta Hz.İsa’nın ruhsal konuları işaret eden Balık Burcunda meydana gelen Jüpiter-Satürn kavuşumunda, M. Kemal Atatürk’ün 1881 yılındaki kavuşum etkisi altında doğduğu ifade edilmektedir. Yine uzmanlara göre 21 Aralık 2020 tarihinde Jüpiter ve Satürn gezegeni bir Sahip Kıran’ın doğumunu veya dünya sahnesine çıkışını müjdelemek üzere Kova Burcu’nda bir araya gelecekler. 21.12.2020 tarihinin sayılarının numerolojik toplamına baktığımızda ise karşımıza ‘1’ sayısı çıkmaktadır. Pisagor’a göre 1 sayısı Güneş’i temsil etmektedir ve yine Aslan Burcu ile ilişkilidir.

Büyük İskender öldükten sonra yönettiği toprakların halkları ona “Ey Zeus-Amun, ey bizim tanrımız, kralımız, her şeyimiz, sen nasıl ölürsün, sen ölmedin, sen yaşıyorsun, biz senin izindeyiz, neredeysen gel bizi kurtar” diye ağıtlar yakmıştır. İçinden geçmekte olduğumuz bu zorlu dönemeçte bu ağıtların karşılık bulacağı zaman gelmiş olabilir mi? Ne dersiniz?