Bilindiği üzere bu hafta içerisinde İsrail , tüm askeri varlığını Gazzeden çekecek. Bunun yanısıra Gazzedeki Yahudi yerleşim bölgeleri boşaltılacak ve tüm bölge Filistinlilere bırakılacak .
Büyükelçi Pinhas Avivi, Başbakan Şaronun Gazzeden tamamen çekilme kararını son derece cesurca alınmış bir karar olduğunu belirterek:
"Şaron, barış için politik kariyerini bitirmeyi göze aldı. Gazze ve Batı Şeriada Yahudi yerleşim bölgeleri kurulmasına ön ayak olan Şaron, şimdi bu bölgeleri boşaltarak kendi seçmen kitlesini karşısına almış oldu. Diğer yandan Likud Partisinin tam anlamıyla memnun olduğu söylenemez. Plan başarılı da olsa başarısız da olsa Şaronun parti liderliğini bırakması gerekebilir" dedi.
Büyükelçi Avivi; "İsrailin uygulamaya koyduğu geri çekilme planı şimdiye dek yürütülen planlara hiçbir şekilde benzemiyor. Söz konusu geri çekilme tamamlandığı zaman Gazzenin tüm kontrolü tamamen Filistinlilere kalmış olacak. Bu noktada Filistin Özerk Yönetimi Lideri Mahmud Abbasa ve İsrail Başbakanı Ariel Şarona önemli görevler düşüyor. Filistin Özerk Yönetimi bölgede kontrolü sağlar, Hamas ve İslami Cihad gibi grupları pasifize edebilir, Gazzeyi Binyamin Netanyahunun iddia ettiği gibi bir terör yuvası haline gelmekten korursa nihai barışa çok yaklaşılmış olacak" sözleri ile bu konudaki görüşlerini ifade etti.
Büyükelçi, barış söylemiyle Devlet Başkanlığına seçilen Mahmud Abbasın Filistin halkının % 70 oyunu aldığını, bu noktada Abbasın barışı gerçekleştirmek için gereken iktidar gücüne sahip olduğunu vurguladı.
Filistin halkının büyük çoğunluğunun terör yanlısı olmadığını ifade eden Pinhas Avivi; "İran destekli Hamas, Hizbullah ve İslami Cihad gibi örgütler planın başarısız olması için ellerinden geleni yapacaklardır. Geri çekilme tamamlandığında, Gazze ve İsrail arasında resmi ve uluslararası kabul edilebilir bir sınır olacak. Bu sınırın uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilmesi, İsraili yok etmeye çalışan , yok sayan İran ve yandaşları için arzulanmayan bir durumdur. Eğer Mahmud Abbas, bölgeyi ekonomik olarak kalkındırmayı başarırsa ve Filistinlilerin gelir düzeyini yükseltirse terör duracaktır.
İsrail, köktenci örgüt üyelerinin öldürülmesini ve/ veya Filistinliler arasında bir iç savaş çıkmasını istemiyor. Ancak karşısında tek bir ordu, tek bir hükümet, tek bir kanun ve güç görmek istiyor. Mahmud Abbas bunu Gazzede başarırsa barış yürür. Aksi taktirde tüm yollar tıkanır ve daha kötü bir duruma düşülür" şeklinde bir yorumda bulundu.
Bu arada Büyükelçi Avivi, terörün tamamen bitmesinin beklenemeyeceğini ancak kontrol altına alınabileceğini de kabul etti
Şu ana kadar sunulan tüm planları birer "yarı çözüm" olarak değerlendiren Avivi nihai çözüm yolunda Gazzenin bir deneme olacağını yineleyerek, Gazzenin Mısır sınırı dahil olmak üzere tüm sınırlarının kontrolünün Filistinlilerin kontrolüne bırakılmasının kabul edilmiş zor bir karar olduğunu vurguladı.
Terörün nereden geldiğinin önem taşımadığını ve terörün her türlüsüne karşı olduğunu belirten Avivi, geçtiğimiz hafta bir Yahudi yerleşimcinin beş İsrailli Arapı öldürmesinin de bir terör saldırısı olarak kabul edildiğini ve hiçbir şekilde hoş karşılanamayacağını söyledi. İsrail devletinin benzer olayların yaşanmaması için gereken her türlü çabayı gösterdiğini ve göstermeye devam edeceğini de sözlerine ekledi.
Mahmud Abbasın ekonomik olarak başarılı olması için İsrailin elinden geleni yaptığını vurgulayan Büyükelçi Pinhas Avivi:
"Biz Yahudi yerleşim bölgelerini boşaltarak büyük bir sosyal yükümlülük alıyoruz. Kendi vatandaşlarımızı sadece Filistinlilere ve barışa bir şans vermek uğruna evlerinden ve işlerinden ediyoruz. Bölgeden ayrılan birçok kişinin hayatı kararacak ve onlara destek vermek yine İsraile düşüyor.
Bu arada terörün durması halinde Gazzede havaalanı yapılacak, oraya ekonomik destek verilecek, Filistinli işadamlarına geçiş kolaylıkları sağlanacak. Şimon Peres, Filistinlilere destek ve ekonomik yardım sağlamak amacıyla çalışmalarını hızlandırdı" dedi.
Avivi, bölgedeki ekonomik aktivitenin ve gelir düzeyinin artmasının şiddet ve terörün durmasında önemli bir unsur olduğuna inanan İsrailin gerek Filistinlilerin gerekse bölgedeki diğer ülkelerin gelir düzeyinin artması için çaba sarf ettiğine dikkati çekti.
Türkiye tarafından başlatılan ve Gazzeyi kalkındırmaya yönelik Ankara Forumunun İsrail tarafından memnuniyetle karşılandığını söyleyen büyükelçi, forumun şu ana kadar birincisi Ankarada, ikincisi Kudüste ve üçüncüsü Gazzenin endüstriyel bölgesi olan Erezde bir araya geldiğini, Türk işadamlarının Erez endüstriyel bölgesinin inşasında, Gazzenin deniz kıyısının turistik bir tatil cenneti haline getirilmesinde etkin rol oynayacağını ve İsrailin bundan memnuniyet duyacağını belirtti.
Söyleşimiz sırasında İsrail Türkiye ilişkilerini değerlendiren büyükelçi, İsrailin Türkiyenin koşulsuz müttefiği olduğunu, iki ülke arasındaki ilişkilerin her geçen gün pekiştiğini bunun da rakamlara yansıdığını söyledi.
Geçen yıl iki ülke arasındaki 1.4 milyar dolarlık ticaret hacmi bu yıl 2.4 milyar dolara çıkmış. Türkiyede halen faaliyette olan 2000den fazla Türk- İsrail ortak girişimi bulunuyor. Bu girişimlerin önümüzdeki birkaç yıl içinde 4 milyar doları aşan bir sirkülasyon yaratması bekleniyor. İsraillilerin turistik olarak tercih ettikleri ülkeler arasında da Türkiye önemli bir role sahip. Geçen yıl Türkiyeyi ziyaret eden 322.000 İsrailli turist sayısının bu yıl 400.000e çıkması bekleniyor.
Ortadoğuda İranın konumuna değinen Avivi:
"Birçok Arap ülkesi gibi, İran da Arap, demokratik ve Müslüman bir devlet olabileceği fikrini kabul etmek istemiyor. Bu sebeple bu modelde oluşturulmaya çalışılan Filistin ve Irakın başarısızlığı için her türlü çabayı gösterir. Bu arada İranın nükleer programdan vazgeçmeye niyeti yok gibi görünüyor. İnsanlar ABDnin veya İsrailin silah gücü ile İranı durdurmasını bekliyor. İsrailin İrana müdahale etmeye niyeti yok. Ancak oluşturulacak uluslararası siyasi baskı İranı nükleer programından vazgeçirebilir" değerlendirmesini yaptı.
Suudi Arabistanın da aslında bağımsız ve demokratik bir Filistin istemediğini söyleyen büyükelçi, petrol zengini Suudilerin Filistinlilere silah yardımı yerine ekonomik yardımda bulunmalarının tahmin edilenden daha kısa vadede barışı getirebileceğini savundu.
Söyleşimizin sonunda El Kaideye ve uluslararası teröre de değinen Pinhas Avivi, El Kaidenin alışılagelmiş hiyerarşik bir terör örgütü olmadığını artık bir doktrin halini aldığını söyledi. Dünya ülkelerinin nefret içeren ve insanlara nefret aşılayan görüşlere müsamaha etmemesi gerektiğini, bunun eninde sonunda şiddet ve terörü getirdiğini vurguladı.
Terörle mücadeleyi yap boz çözmeye benzeten Avivi, ülkelerin ellerindeki bilgileri paylaşarak terörle mücadelede önemli yol alabileceklerini söyledi.