YAHUDİLİKTE TEMEL KAVRAMLARADALET {1}

Yasmin FRESKOKafeler, restoranlar ve kulüplerle dolu Beyoğlu`nun mekan seçenekleri yaz gelince açılan teraslarla artıyor. Beyoğlu`ndaki teraslar arasına son olarak birkaç tanesi daha eklendi

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yusuf BESALEL

Yahudilik’te adalet, Tanrı’nın niteliklerinden biridir. Bu durumda Tanrı, insanlara yönelttiği yasalarına tam bağımlılık talep ederken; sadece yasalarına göre karar vermez ve insanoğlunun zaaflarını dikkate alır. Aksi halde herkesin cezalandırılması gerekecektir. Adalet ve merhametin kaynaşması, Kutsal Kitap’ta sıkça karşılaşılan bir olgudur. Nitekim Tanrı, Avraam Avinu’nun (Hz. İbrahim) yakarışlarına kulak vererek, Avraam’a cüzzi sayıda dürüst insan saptayabildiği taktirde bile; yok etmeye karar verdiği Sodom ve Gemora kentlerini bağışlayabileceğini bildirir… (Bereşit/Tekvin, 18:16ᆴ) Aynı şekilde Tanrı, Yahudi halkını altın buzağıya tapındıkları gerekçesiyle yok etmeye karar verince, Moşe Rabenu’nun (Hz. Musa) çağrısına kulak verir. (Çıkış, 32)
Yahudi dini dualarında Tanrı’nın yüce yargıçlığına sıkça değinilir. Günlük üç ibadette yer alan Amida’da Tanrı’nın "merhametli ve adaleti seven hükümdar" olduğu yer alır. Bir Yahudi ölürken bile Tanrı’yı "gerçek yargıç" olarak kutsar. Roş Aşana ve Yom Kipur arasındaki tövbe günlerinde Tanrı’nın Yisraeloğulları’nı yargılama konumuna geçtiğine inanılır.
92. Mezmur’da olduğu gibi, Yahudilik’te neden masumların cefa çektiği ve neden kötülerin refaha kavuştuğu sorulagelmiştir. Yahudi tarihinin felaketlerle dolu dönemlerinde, örneğin Birinci ve İkinci Bet Amikdaş’ın yıkılışında, Engizisyon ve İspanya ve Portekiz’den Yahudiler’in kovalanmasında, Ukrayna’daki 1648񮑁 kıyımlarında ve özellikle Holokost’’ta bu sorunun sorulduğu muhakkaktır. Ancak geleneksel cevap insanoğlunun Tanrı’nın zekasını ve adaletini onaylaması gerektiği, çünkü insanın bu zekanın derinliklerine inmesinin mümkün olmayacağı şeklindedir.
İnsanoğlunun Tanrı’nın erdemlerini taklit etmesi gerektiği ilkesine istinaden, insanlar da merhametle bezenmiş adaleti sergilemekle yükümlüdürler. Moşe Rabenu halkına: "Adalet, adaleti izleyeceksiniz." (Tesniye, 16:20) diye buyurmuştur. Din bilgeleri de dünyanın "gerçek, adalet ve barış tarafından korunduğu" mesajını dile getirmişlerdir. (Avot, 1:18). Ayrıca Tevrat’ta adaletle ilgili olarak: "Doğru ölçüler, doğru dirhemler" (Levililer, 29:36); "Efendi’n Tanrı tüm işlerinde adildir." (Mezmurlar, 145:7); (Noah), "adil ve mert bir adam…" (Yaratılış, 6:9); "Çünkü dünyada sadece iyilik yapıp günah işlemeyen bir adil adam yoktur." (Meseller, 7:20), vb. gibi birçok cümle yer alır. Esasen adil olma, daha derin bir dindarlık ve maneviyat ifadesidir. Bunun göstergesi de hayırseverliktir. "Tsedaka" sözcüğü fakirlere yardım anlamında kullanılır. "Tsadik" ise adil, dürüst ve doğru bir kişi için kullanılır. İnanışa göre dünya 36 "Tsadikim" tarafından ayakta tutulmaktadır.
Daha önce ifade edildiği gibi adalet, affedilicilik ("Mehila-Sliha") ile bağdaşmalıdır. Çünkü bu Tanrı’nın en önemli özelliklerindendir. Bir kişinin günahkarlıktan vazgeçmesi ve tövbe ederek "teşuva yapması" da, Tanrı’nın bağışlayıcı niteliği ("Ha-Rahman"-merhametli) sayesinde gerçekleşebilir.
Öte yandan Tora’ya göre Yisraeoğulları’nın bulundukları her şehirde bir dini konsey (Bet-Din) oluşturmaları gereklidir. Üç yargıçlık bir heyet ceza davalarına bakardı. Daha yüksek mahkemeler ise Büyük ve Küçük Sanhedrin’den oluşurdu. Diaspora’da daima Yahudi dinsel konseyleri olmuştur. Esasen Bet-Din kurumu İkinci Bet-Amikdaş döneminde yerleşmiş ve Orta Çağda Yahudi otonomisinin simgesi olmuştur. Modern zamanlarda ise Bet-Din, boşanma kurallarının denetimi ve çeşitli dinsel kurallarda hakemlik yapmaktadır.
Bet-Din üyelerine Dayan adı verilir. Talmud; 3;23 veya 71 yargıçtan oluşan bu tür meclisler olduğunu bildirmektedir. Buna göre 120 veya daha fazla yetişkin Yahudi erkek barındıran her cemaatte 23 yargıçtan oluşan bir Bet-Din olması gerekirdi. Dayanların para cezaları koyma yetkisinin hiyerarşik yetkilendirmesinin Moşe Rabenu (Hz. Musa) ile (Sayılar, 11:16ᆥ, 24ᆭ, vb)  başladığına inanılmaktadır. Ancak bu yetkilendirme zinciri Orta Çağ’da kopmuştur. Esasen para cezalarının uygulanması, Erets Yisrael’e (İsrail topraklarına) mahsustur.
Kutsal Kitap suç işleyenlerle ilgili çeşitli cezalardan bahseder. Büyük din bilgesi Maimonides, bunların suçun ciddiyeti ile orantılı olduğunu söyler. ("Rehber", III, 41). Bunlar; ölüm, tecrit edilme ("Koret"), toplum dışı edilme ("Herem") gibi cezalardır.

devam edecek...
Kaynakça: "Yahudilik Ansiklopedisi", Cilt I, II, III,
Yusuf Besalel,
Gözlem, 2001񮖢