Coya DELEVİYOSEF`İN (YUSUF) TABUTUYosef, ölüm döşeğinde, İsrailoğulları`na isteğini bildirdi ve: "Tanrı sizi Mısır`daki esaretten kurtardığında, kemiklerimi de beraberinizde götüreceğinize dair söz verin" diye onlardan bu konuda yemin etmelerini istedi.Bu yemini hatırlayan Moşe (Musa), tutsaklıktan kurtulma saati geldiğinde, üç gü
MOŞENİN ÇOCUKLUĞU
Firavunun kızı, Nilin kıyısında, bir sepet içinde bulduğu küçük erkek çocuğunu çok sevdi, ona Moşe adını verdi. Bu minik bebeği büyütmeye karar veren prenses, yakalandığı cüzzam hastalığından kurtuldu ve zamanla, putlara tapmaktan vazgeçti, Tanrıya giden yolu buldu, "Tanrının kızı" anlamına gelen Bithia adını aldı.
Prenses Bithia, bir gün Moşeyi babasına getirdi. Bebeği çok seven Bithia, bu minik yavrunun saflığının, babasının yüreğini yumuşatacağını ve zavallı İbranilere daha merhametli davranacağını umuyordu.
Kucağına aldığı minik Moşenin başındaki tacı kavrayıp yere fırlatması üzerine, firavun danışmanlarını, kahinlerini topladı. Batıl itikatlere inanan bu kişiler "Bu çocuk bir gün, tacına ve tahtına sahip çıkacak. Henüz zamanı varken onu yok et" diye kehanette ve öneride bulundular.
Yalnızca Yitro adındaki kahin, bu önerilere kulak asmaması için kralı uyardı: "Masum bir yavrunun farkında olmadan yaptığı bir hareketi bu şekilde insafsızca yorumlamadan önce, niye bir deneme daha yapmıyoruz? Biri altınla, diğeri de kızgın korlarla dolu iki tepsi getirsinler . Eğer çocuk, parmaklarını yakma pahasına, kızgın korları ellerse onu cezbedenin daha çok parlayan şeyler olduğu anlaşılacak. Yok, elini altına uzatırsa, deminki kehanetlerin doğruluğunu kabul edip, gerekeni yapabilirsiniz." diye fikrini belirtti.
Bu fikir herkesçe kabul edildi. İki tepsi getirildi ve minik Moşe elini altınlara doğru uzatıyordu ki, gökyüzünden inen görünmez melek, bebeğin elini kızgın korlara götürdü. Canı çok yanan Moşenin bu suretle hayatı kurtuldu.
Yanıkların verdiği acıyla, Moşe, henüz sıcak olan ellerini ağzına götürdü ve dilini yaktı. Bu da, konuşmaya başladığı zaman kekelemesine neden oldu.
Demek ki, İbranilerin esaretten kurtuluşları, Moşenin güzel konuşması sayesinde değil, Tanrının lütfuyla oldu.
MOŞENİN ASASI
Moşenin asası ile yarattığı mucizeler herkes tarafından bilinmekle beraber, bu olağanüstü asanın öyküsü pek bilinmez. Yeryüzü Cennetinde bulunan ilim Ağacının bir dalı olan bu değneği, Tanrı, Ademi Gan Edenden (Cennet) kovarken, teselli olarak vermişti.
Adem her gittiği yere onu götürmüş, bütün gün sıcakta yol almanın verdiği yorgunluğu bu asa ile gidermiş ve ölünce onu dindar Sethe bırakmıştı. Daha sonraları, Nuh, bu değneğin yardımı ile gemisini inşa etmişti.
Avraam, oğlu Yitshakı kurban etmek üzere, Moriah dağına çıktığında elinde olan bu asayı, daha sonraları Yardeni geçerken Yaakovun elinde görüyoruz.
Daha sonraları, Yosef, Mısırda, İbranilerin esareti süresince, bu asa ile harikalar yaratmış ve öldüğünde tüm eşyası ile birlikte asa da, saraya gönderilmişse de, firavunun elinde tüm mucizevi yeteneklerini kaybetmiş ve bir kenara fırlatılmıştı.
Asanın gücünü bilen saray kahini Yitro, onu alarak bahçesine dikti, fakat hiç bir ürün alamayınca, dalı söküp atmak istediğinde çabası boşa çıktı. Kızı, Tsipora, kendisiyle evlenmek isteyen taliplerine bir şart koştu: Babasının bahçesindeki değneği topraktan çekip çıkartmayı başaran kişiyle evlenmeyi kabul edecekti.
Tsiporanın dillere destan güzelliğinin ve harika asanın bahsini duyan Moşe, şansını denemek istedi ve Jethronun bahçesine gitti. Elini uzattığında, asanın ucunda İbranilerin Tanrısının kutsal adını gördü, onu saygıyla andığında büyü bozuldu ve tüy gibi hafifleyen asayı çekip çıkardı. Yitronun kızıyla evlendi ve kayınpederinin sürülerine çobanlık yaptığı uzun seneler boyunca, elindeki değerli asa sayesinde, sürüdeki tek bir kuzu dahi yırtıcı hayvanlara yem olmadı.
Kardeşleri İbranileri, Mısır esaretinden kurtardığında da bu efsanevi asa Moşenin elinde idi.
Öykülerin Kaynağı:
Contes et Legendes Dİsrael