O, 12 yaşında kapısından girdiği Galatasarayın Florya Tesislerinde 25 yılı, hayatında ise 37 yaşı geride bıraktı.. Geçen 25 senelik zaman süresince sadece sarı-kırmızı giyen, sadece Galatasaray formasını terleten, kariyerinde 2 tane Avrupa Kupası kaldıran tek Türk takım kaptanı olan Bülent Korkmaz, bugünlerde bir yol ayrımının eşiğinde... Ya çocukluğundan bu yana oynadığı takım dışında bir takımda futbola devam edecek, ya da 25 sene boyunca aynı renk formayı ıslatmanın verdiği gururla futbola veda edecek... Seçim zor gözüküyor... Keza onu 37 yaşında profesyonel olarak futbol oynamaya iten o top oynama dürtüsü, sanırım peşini bırakmıyor.
Bütün erkekleri çocukluğundan itibaren kapsama alanına alan bu futbol hastalığı, kimilerinde top oynayarak, kimilerinde maçları izleyerek, kimilerinde de stadyum kapılarında saatlerce bekleyerek görünmekte... Bazılarımız futbolla aşırı derecede ilgili, bazılarımızı ise sadece takımının aldığı sonuçlarla alakalı... Okumakta olduğunuz yazının yazarı ise tabir-i caizse "çocukluğundan beri futbol hastası".. İşte bu futbol hastalığının tüm vücudu sarmaya başladığı yıllarda, 7NJ yaşlarında, yazarın babası ona tuttuğu takımın formasını hediye eder ve ekler : "Bu formanın arkasında 3 numara yazıyor... Sen de bu formanın gerçek sahibi gibi, gönül verdiğin takıma yürekten bağlı, gerçek bir Galatasaraylı ol..." İşte bu yanda görmüş olduğunuz bahsi geçen forma, takımı için gerektiğinde herşeyini feda edebilen, soyadı gibi korkmadan -canını dişine takarak- oynayan efsane kaptanın, Bülent Korkmazın formasının bir emsalidir...
Bir futbolcu düşünün; hedefleri olan bir kulüpte 17ᆦ yıl forma giymiş, bu süreç içinde 30a yakın kupa kaldırmış, daha önceden erişilmemiş başarılara ulaşmış, rekor sayıda 뀮 kez- A Milli formayı ıslatmış, Türk futbolunda sembol olmuş bir futbolcu... İsmi, babası tarafından "Cesur" olarak konulmasına rağmen, nüfus memurunun o yıllardaki politik görüşünün de etkisiyle adı "Bülent" olarak değişen (Cesur) Bülent Korkmaz, 1999 yılının sonbaharında kulübüyle sözleşme imzalamayarak kadro dışı kalır. Ama o, tam kariyeri bitti düşüncesi yaygınlaşmışken yeniden parlamayı başarır. Diğer teklifleri bir kenara iterek takımında kalmak için çaba gösterir, parayı değil renkleri tercih ettiğini boş mukaveleyi imzalayarak kanıtlar. İşte o kötü günlerde, yani ne olacağı belirsiz bir dönemde, sezon başı hazırlık kampına bile katılamamış Bülent Korkmaz, sezonun sonunda, bir Mayıs akşamında, çıkık koluyla 19 kiloluk UEFA Kupasını havaya kaldırır !...
Galatasaray tribünlerinin "büyük kaptanı", 34 yaşında seçildiği A Milli Takımda kazandığı Dünya üçüncülüğü madalyası ile o yaşta -kimilerine göre yaş 30 olunca futbolda işiniz biter- Avrupadan gelen transfer teklifleri ile karşılaşır. Fakat o, çeyrek yüzyıl geçirdiği kulüpten ayrılmayı hiç düşünmez. İşte o Bülent Korkmaz, yaşının 37ye ulaşmasıyla beraber, geçtiğimiz sezonun büyük bir bölümünü kulübede, zaman zaman da sahanın içerisinde geçirdi. Defansın ortasında Tomas ve Songun iyi anlaşıp iyi oynamaları, genç Uğurun -tıpkı Bülentin 1987 yılında oynamaya başladığı gibi- 18 yaşında takıma monte olması sonucu eskisinden daha az yer bulmaya başladı.
Sözleşmesinin sona ermesi ve takımdaki gençleştirme operasyonunun da etkisiyle sezon sonunda serbest kaldı. Galatasaray yönetimi, sembol olmuş kaptanına jübile yapmasını ve kulübe antrenör olarak hizmet etmesini önerdi. Transferin bitimine günler kala, Bülent Korkmaz hiçbir takımla sözleşme imzalamazken, yönetimin teklifine de cevabını halen iletmedi. Bülent, zaman zaman futbol oynamaya isteğinin olduğunu ima etse de, gönüller onun kariyerini sarı-kırmızıyla başlayıp, sarı-kırmızı ile sona eren, erişilmedik başarılara ulaşmış bir şekilde noktalamasını istiyor. Zira, zirvedeyken yapacağınız sonlar, yeni başlangıçların en güzeli olur... Tıpkı Suat Kaya örneğinde olduğu gibi.. Suat Kaya, yine altyapıdan yetişip Galatasaraya üstün hizmetler vermiş, önemli başarıları elde etmiş bir futbolcuyken, futbol hayatını zirvedeyken noktaladı. "Hugo" lakaplı Suat, şimdilerde geçen sezonu şampiyonlukla kapatan Galatasaray PAF Takımının teknik direktörü... Uzun lafın kısası ; bazı sonlar, güzel başlangıçların habercisi olabiliyor zaman zaman... Türk futbolunun simge ismi Bülent Korkmaz, kulübü tarafından kendisine yapılan antrenörlük teklifini gözü kapalı kabul etmeli, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı kulüp çatısı altında futbola olan hizmetlerine devam etmelidir...
Sıcak yaz günlerinin bitişiyle sonbahara yaklaştığımız şu günlerde, leylekler de sıcak ülkelere göç etmeye başladı. Geçen cumartesi günü leyleklerin sıcak ülkelere gidişini seyrederken, Bülent Korkmazın da 25 senedir içinde bulunduğu ve hiç ayrılmadığı sıcak yuvasına geri dönme zamanının geldiğini düşündüm...