Afrika`nin özgün müziği ve Paul Simon

Avi MEDİNAAfrika müziğinin Avrupa ve Amerika dinleyicisine keşfedilecek yeni bir bölge sunması sayesinde çok başarılı olmuştur. Homeless gibi yerel vokallerle giderme denemeleri ve You Can Call Me Al gibi dans müziği olarak nitelendirilebilecek ezgilerle

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
Paul Simon’un, Art Garfunkel ile yollarını ayırdıktan sonraki 3 yıllık Güney Afrika gezisinden bu bölgenin özgün müziği olan mbaqanga tohumlarıyla dönmesiyle birlikte 1986 yılında raflarda yerini almış olan bu albümü Simon’un duygusal hayatıyla ve politik görüşleriyle ilgili kişisel bir dışavurum olarak yorumlanabilir. Simon bu albümde Garfunkel’in vokallerdeki yokluğunu Homeless gibi yerel vokallerle giderme denemeleri ve You Can Call Me Al gibi dans müziği olarak nitelendirilebilecek ezgilerle Graceland gibi country melodilerini bir afrika kültürüyle kaynaştırarak dinleyiciyle buluşturması Afrika müziğinin Avrupa ve Amerika dinleyicisine keşfedilecek yeni bir bölge sunması sayesinde çok başarılı olmuştur. Bunda şüphesiz ki Paul Simon’un ilk evliliğinden sonraki ruh halini albüme yansıtması, belki de Graceland’daki "losing love is like a window in your heart,everybody sees you're blown apart." Dizelerinde yakındığı gibi ‘albümden saklayamaması’ nın büyük etkisi var. Bahsi geçen zamanda Güney Afrika Cumhuriyetinde başgöstermekte olan ayırımcı politikalara aldırmadan buranın yerel müzisyenleriyle çalışıldığı için ilk çıkış yıllarında sıkça eleştirililen albüm, her türlü eleştiriye karşı modern rock ve yöresel müzik tarihinin en başarılı albümleri arasında gösteriliyor. Bunda şüphesiz ki Paul Simon’un ilk evliliğinden sonraki ruh halini albüme yansıtması, belki de albüme adını veren Graceland’daki "losing love is like a window in your heart,everybody sees you're blown apart." dizelerinde yakındığı gibi ‘albümden saklayamaması’ nın büyük etkisi var. Simon’un şair yetenekleri bu albümdeki Diamond on the soles of her shoes ve The Boy In The Bubble gibi şarkılarda doruğa ulaşıyor. Albümdeki şarkı sözleri simon’un duygusal hayatından sıyrıldığı yerlerde genellikle Afrika ve genel Dünya sorunları üzerine yoğunlaşırken, albümde Memphis, Tennessee olarak geçen "Graceland" ideasının aslında Paul Simon’un zihninde çok daha güneydoğuda olduğunu anlıyoruz.