Nazi avcisi hayata gözlerini kapadi

Yıllar boyunca yılmadan nazi savaş suçlularını yakalayan ve tüm dünyaya Holokost`u anlatan nazi avcısı Simon Wiesenthal yatağında huzur içinde öldü

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
İkinci Dünya Savaşı ardından Nazi savaş suçlularının yakalanması uğruna verdiği mücadele ile tarihe geçen Holokost kurtulanı Simon Wiesenthal 96 yaşında hayatını kaybetti.
Los Angelas’ta bulunan Simon Wiesenthal Merkezi’nin Başkanı Haham Marvin Hier’in bildirdiği ölüm haberine göre, Wiesenthal, Viyana’da kendi evinde uykusunda öldü.
Hier’e göre İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde ve tüm dünya evine, yaşananları unutmaya çekildiğinde geride kalan ve herşeyin gün ışığına çıkması için mücadele eden ilk kişi Simon Wiesenthal’di. Wiesenthal mücadele etmiş ve tarihin en büyük cinayetinin faillerinin yakalanması için dünya çapında çalışmaya başlamıştı.
"Kimse kendisinden böyle bir talepte bulunmamıştı. Bu görev bir başbakan ya da cumhurbaşkanı tarafından kendisine verilmemişti ama o kimsenin istemediği bu işe, kendi rızasıyla sahip çıkıp bugünlere getirmişti."
Haham Marvin Hier böyle anlatıyor Wiesenthal’i. Uzun yıllar mücadelesinde yalnız olduğunu, hatta parasızlık nedeniyle çalışmalarına son vermesi yönünde kendisini zorlayanlar bile olduğunu söylüyor Hier. Hatta parasızlık bazen öyle boyutlara ulaşmış ki, bir keresinde sırf uçak biletini karşılayamadığı için Eichman’ın Arjantin’de olduğu istihbaratını değerlendirip bu ülkeye kendisini yakalatmaya gidememiş.
Onu tanıyanlara göre Wiesenthal olmasaydı dünya Holokost’u tanımayacaktı. Holokost’a sahip çıkıp, o hafızayı yıllar boyunca canlı tutan kişi kendisiydi.
Zaman içindeki tüm zorluklara, parasızlığa ve ilgisizliğe rağmen Simon Wiesenthal mücadelesi boyunca 1100 nazi savaş suçlusunun yakalanarak adalete teslim edilmesini sağladı.
Simon Wiesenthal 31 Aralık 1908’de bugün Ukrayna sınırında kalan Buczacz’da doğdu. Babası 1. Dünya Savaşı’nda ölünce annesi aileyi Viyana’ya taşıdı. Simon eğitimine burada devam etti. 1928 yılında liseyi bitirip Polytechnic Enstitüsü’nde yüksek eğitimine başladı. 1932 yılında mimar olarak mezun oldu.
1936 yılında Cyla Mueller ile evlendi ve 1939 yılına kadar mutlu bir yaşam sürdüler. 1939 yılında yaşadığı bölge Ruslar tarafından işgal edilince işini kapatmaya ve Rus devleti adına çalışmaya zorlandı.
Wiesenthal rüşvet vererek ailesi ile Sibirya’ya kaçmayı başardı. Ancak kaçış uzun sürmedi. Rusya Yahudilere yönelik uygulamalarını sertleştirince Wiesenthal ailesinden 29 kişiyi kaybetti. Wiesenthal zor günler geçirdi, ciddi şekilde hastalandı ama savaş boyunca hayatta kalmayı başardı.
Sağlığını kazandığı andan itibaren Wiesenthal, nazi savaş suçlularının tespit edilmesi için delil toplamaya ve bunları Amerika Ordusu Savaş Suçları Birimi ile paylaşmaya başladı.
Bu işbirliği 1947 yılına kadar devam etti. Daha sonra Simon Wiesenthal, 30 günüllü ile birlikte Avusturya’da Yahudi Tarihi Dökümantasyon Merkezi’ni kurdu. Ancak Soğuk Savaş yılları boyunca Nazi vahşetine duyulan ilgisizlik, merkezin gönüllülerinin bu mücadeleyi terk etmesine ve Wiesenthal’in yanlız kalmasına neden oldu. 1954 yılında merkez kapatıldı. Mücadelesi yarım kalmış olsa da Wiesenthal çalışmaya, özellikle gestapoların şefi Adolph Eichmann’ı aramaya ara vermedi. Yaptığı araştırmalar sonucu Eichmann’ın Arjantin’de olduğunu tespit etti ancak FBI’ın yanlış yönlendirmeleri sonucu Eichmann 1959 yılına kadar yakalanamadı. O yıl Arjantin’de yakalandı ve İsrail’e getirilerek ölüm cezasına çarptırıldı.
Eichmann’ın yakalanması Wiesenthal’i cesaretlendirmiş ve merkezi yeniden açmasını sağlamıştı. Araştırdığı ilk isimlerden biri Karl Silberbauer adlı Gestapo subayıydı. Silberbauer, Anne Frank’ı yakalayan subay olarak tanınıyordu. Yapılan çalışmalar Silberbauer’in yakalanmasını sağlamıştı.
İlerleyen yıllarda yakalanan savaş suçlularının sayısı hep arttı. Merkez üç odadan ve Wiesenthal dahil 4 çalışandan oluşuyordu. Düşünülenin aksine Wiesenthal suçluları kendi yakalamıyor, yakalanmaları için gerekli bilgileri toplayıp, nerede olduklarını tespit ediyordu. Bu işteki en büyük başarısı farklı bilgileri bir araya getirip somut sonuçlar yaratması ve önemli ipuçları elde etmesiydi.
Bu çalışmalar sırasında Wiesenthal Holokost’un boyutlarına ilişkin çok önemli bulgulara ulaştı. Ortaya çıkan tablo dünyanın bildiği ve tahmin ettiğinin çok üzerindeydi. Bu birikim Wiesenthal’e yeni bir sorumluluk verdi ve Holokost’un korkunç büyüklüğünü dünyaya anlatmaya başladı. Basının bu konuya ilgi duymasını sağladı, kitap yazdı, Holokost ile ilgili çalışmalarda danışmanlık görevlerinde bulundu.
Yıllar süren mücadelesi sırasında parasızlık ve ilgisizlik dışında, kendisini ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerle de karşılaştı. 1982 yılında kapısının önünde patlayan bomba evine büyük zarar verdi ancak kendisi ve ailesi bu saldırıyı yara almadan atlattı.
Wiesenthal hayatının son yıllarını Viyana’daki mütevazi apartman dairesinde, yıllar boyunca öğrendiklerini çevresindekilere anlatarak, kendisine yazılan mektupları cevaplayarak ve pul koleksiyonunu büyüterek geçirdi. 2003 yılında sevgili eşi Cyla hayatını kaybetti.
Yıllar sonra bir yakını kendisine eğer mimarlığa geri dönmüş olsaydı çok zengin bir adam olabileceğini hatırlatıp bütün bu mücadeleyi verecek güçü nereden bulduğu soran bir yakınına verdiği cevap aslında Simon Wiesenthal’in tüm hayatını özetliyor. Şöyle diyor Wiesenthal: "Tanrıya ve ölümden sonra hayat olduğuna inanıyorum. Öbür dünyaya gittiğimizde ve kamplarda öldürülen milyonlarca Yahudi ile karşılaştığımızda bize hayatta neler yaptınız diye soracaklar. Biri ‘ben kuyumcu oldum’ diyecek, bir diğeri ‘ben kahve ve Amerikan sigarası kaçırdım’, bir başkası ‘ben evler inşa ettim’. Bense diyeceğim ki: ‘ben sizi unutmadım."