YAZ ÖYKÜLERİ/ “Hayatta Kalmak”

Reneta Sibel YOLAKKüçük Ruben arkadaşıyla birlikte mahalle ilkokuluna gidiyordu. Sınıfın en fakiri, üstü başı en paramparça olanıydı. Babası yıllar önce ölmüş, kuru bir öksürüğe tutulan annesi evlere temizliğe giderek yaşamını kazanmaya çalışıyordu. Artık eskisi gibi de çalışamıyordu. Yatağa d&

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Sınıfın en yoksulu olduğu zaten giysilerinden, ayakkabılarından anlaşılıyordu. O gün yanında oturduğu Haskiya parasının çalındığını söyleyerek, Ruben’i öğretmenine şikayet etti. Ruben ise haberi olmadığını söylüyor, ağlıyor kendini inandırmaya çalışıyordu. Derken Ruben’in sırası, üstü, çantası arandı. Ruben’in çantasından para çıkmadı.  Sınıfın en fakiri olduğunu öğrenen diğer arkadaşları Ruben’e acıyorlardı. Bir tek Haskiya Rubenden nefret ediyor; devamlı ona iftira etmek için fırsat bekliyordu. Günlerden bir gün, sınıfta hiç kimsenin olmadığı bir zamanda Heskiya Ruben’in çantasına arkadaşlarının çantasından aldığı kalem, defter, silgi gibi eşyaları koydu. Zil çaldığında herkes bir şeyinin kayıp olduğunu gördü ve tekrar öğretmen sınıfı aradı. Bu sefer tüm eksilenler Ruben’in çantasında bulundu. Ruben hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır. Tüm sınıf ona "hırsız, hırsız" diye bağırmaktadır. Küçük  Ruben ise "ben almadım, ben yapmadım" diye ağlarken Haskiya mutluluğunu kahkalarla göstermektedir.
Ruben haksız bir iftiraya uğradığı için okula gitmemeye karar verdi. Artık okumayacak, kendi başının da çaresine bakacaktı.
Bir hafta boyunca Ruben okula gitmedi. Bunun üzerine onu çok merak eden öğretmeni evlerine gelir. Ruben bir hafta boyunca iş arar, paket taşır, köpeklere bakar para kazanmaya çalışır. Öğretmen evlerine geldiğinde Ruben’in annesi hasta yatağında öksürmektedir. Miryam öğretmen çok üzülür. Zaten Ruben’in babası yıllar önce ölmüştür. Derken kapı çalınır. Komşulardan biri bir tas çorba getirmiştir. Ruben’in annesi "ben içmeyeyim, oğluma kalsın" dediyse de öğretmen, zorla çorbayı hasta anneye içirir. Rubenin bir hafta boyunca neden okula gelmediğini sorduğunda, annesi çok şaşırır. Miryam öğretmen sınıftaki "hırsızlık" olayını anlattığında Rasel Hanım "oğlum asla böyle birşey yapmaz. Hatta aç yattığımız geceler bile oldu. Benim oğlum asla çalmaz" der ve çok üzülür. Öte yandan Ruben eve geldiğinde öğretmenine sarılır ama okula dönmek istemediğini anlatır. Miryam öğretmen ona "benim bir fikrim var. Sen her gün okula gel. Hafta sonları bir tanıdığım arkadaşım, berber dükkanına yardımcı arıyor. Sizin gibi güvenilir birine ihtiyaç var. "Çalışır mısın? diye sorar. Ruben çok mutludur. Hemen kabul eder. Ruben "öğretmenim, ben çalmadım" deyince Miryam öğretmen "Biliyorum canım" der. Onları gene ziyaret edeceğine söz verir ve gider. Miryam öğretmen Raşel Hanıma ve gördüğü yoksul eve çok üzülmüştür. O hafta sonu Miryam öğretmen Ruben’e bir sürpriz yapar. Boyacı, marangoz ve doktorla birlikte eve girer. Boyacı ve marangoz evi güzelleştirirken, doktor da Raşel Hanımı muayene eder. Ayrıca bir sürü yemek de getirmiştir öğremen.
Küçük Ruben hem okula gidiyor, hem de çalışıyordu. Günlerden bir gün, dükkan sahibinin bir işi çıkar ve gitmek zorunda kalır. Küçük Ruben, dükkanını süpürür, siler ve ustasını beklerken, yerde bir paket bulur. Bu gazete kağıdına sarılımş paketi açıp açmamak konusunda karar verememektedir. Sonunda açmaya karar verdiğinde içinde epey para olduğunu görür. Birkaç saat sonra ustası geldiğinde küçük Ruben paketi uzattı. Berber hem sevinir, hem şaşırır, ama bu para ona ait değildir. Derken bu paketin emekli maaşını alan bir yaşlı kişiye ait olduğu anlaşılır. Dede saç traşı olmak için gelmiş ve paketi düşürmüştür. Dede paketini alınca çok sevinir ve Ruben’e mükafat olarak yeni bir önlük, yeni bir çanta, kaban ve botlar alır. Ruben çok mutludur. Bu haberi öğrenen Miryam öğretmen çok sevinir. Bir gün Haskiya’nın diğer arkadaşlarına Ruben hakkında kötülük konuştuğuna kulak misafiri olur. Derken Haskiya’yı çağırıp, neden arkadaşından neden nefret ettiğini sorar. "Babam onlardan nefret ediyor, bana onunla oynama" diyor diye anlatır. Miryam öğretmen çok şaşırır. "Neden öyle diyor?" diye sorar ama cevabını alamaz. Küçük Ruben hafta sonu gene Miryam öğretmeni evde görür ve çok sevinir. Öğretmen sorduğunda Raşel Hanım" kocam ile Haskiya’nın babası ortaktı. Sonra Haskiya kocam ölünce hissesini vermedi. Biz ona bir şey yapmadık" der. Miryam öğretmen Haskiya’nın babasını okula çağırır ve "çocukların birbirine olan davranışlarını" anlatır. Haskiya’nın babası "Babası kötüydü oğlu da öyle der" Miryam öğretmen "çocuklarımızın saf beyinlerine kötülük tohumu eklemeyelim." "Babası ölmüş aranızda ne geçtiyse geçti." Ruben hayatta kalmaya çalışıyor. Oğlunuz ona eziyet ediyor." der. "Haskiya’nın babası ise bir dilenci için mi beni ve oğlumu üzüyorsunuz" der ve gider. Günlerden bir gün Haskiya gene Ruben’in çantasını karıştırırken Miryam öğretmen tesadüf eseri unuttuğu gözlüklerini almaya geldiğinde Haskiya’nın kulağına yapışır. "Bu insana iftira etmek, kötülük yapmak ne kadar yanlış" diyerek tüm sınıfı çağırır ve Haskiya’nın Ruben’den özür dilemesini söyler. "Haskiya hırsız, Haskiya hırsız" diye tüm çocukların onu aşağıladığını ve oyunlarına almadığını gördü. Artık Haskiya yalnız ve sorunlu bir çocuk olmuştur. Ayrıca hastalanır. Ruben ise Miryam öğretmenin yardımıyla annesini iyileştirmiş, evini düzeltmiş, derslerine çalışan sevilen bir öğrenci olmuştur. Ayrıca berberlik mesleğini öğrnemiş, hem harçlığını kazanıyor, hem de eksikliklerini tamamlıyordu. Raşel Hanım "öğretmenim Allah senden razı olsun! Sen olmazsan biz ne yapardık" der. Ruben okur, liseyi bitirir. Haskiya’nın babası ölür. Bir gün bahçede oynarlarken Haskiya gelir ve Rubenden özür diler. Haskiya ve Ruben o günden sonra çok iyi arkadaş olurlar.
Bir gün Haskiya bir tomar parayla gelir. "Babam baban öldüğünde onun hissesini yemiş. Lütfen bizi bağışla" der. Ya dükkanımıza ortak ol, ya da bu paraları kabul et" Ruben çok sevinir. Haskiya ve Ruben ortak olurlar. Babalarının aksine çok iyi anlaşılırlar. Ruben annesine güzel bir ev alır. Okulunu bitirir ve dostlukları yıllarca sürer.
m Çocukların beyinlerine kötülük aşılamamalıyız.
m Peşin hükümlü ve önyargılı olmamak gerekir. Herkes birbirini dinlemeli ve olayları anlamadan karar vermemelidir.
m İnsanları kötülemek kolaydır. Önemli olan insanları topluma kazandırmak ve çocuklarımızı sağlıklı bireyler olarak geleceğe hazırlamaktır.