Edirne Büyük Sinagoguiçin yeni umutlar

Y. Mimar Rubi ASAToplam 2746 m2 lik olağanüstü bir kompleks olan yapı topluluğu ve Büyük Sinagog binası yaşadığı ve günümüze dek yaşattığı anılarla Yahudilik inanç ve değerleriyle yaklaşık yüz yıl süren bir serüven izlemiştir. 2007 yılı bu Sinagogun yeniden inşaası halinde 100 üncü yapım yıl

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba
Yahudilerin gittikleri memleketlere uyum sağlaması cemaatin ileri gelenlerinin veya peygamberlerinin öğütlerinden ileri gelmektedir. Babil’e sürgün edilen Yahudilere Peygamber Ermiya şu öğüdü verir:
"Gittiğiniz memleketin mutluluğu için çalışınız. Onun yükselmesi ve yücelmesi için Allah’a dua ediniz; çünkü o memleket barış ve rahat içinde yaşarsa, siz de barış ve rahat içinde yaşarsınız."
Bu yönden bakıldığında Yahudiler, yaşadıkları toplumların huzuruna, barış ve mutluluğuna asırlar boyu katkıda bulunmuş ve varlıklarını o cemaatle birlikte sürdürmüşlerdir.
1300’lü yıllardan başlayarak Avrupa topraklarının çeşitli bölgelerinden Osmanlı sınırlarına süren göç, 1492񮎮 yılları arasında Engizisyondan kaçan özellikle İspanyol Yahudilerinin gelişiyle oldukça ciddi sayıda bir cemaat oluşturmuştu. Edirne ili genellikle bu gelişlerin sınır kapısı olmuş ve ilk yerleştikleri topluluk birimlerini oluşturmuştur. Kent içinde çeşitli mahallelerde bir arada  yaşayan Yahudiler  zaman içinde kentin ticareti ve zanaatına da  katkıda bulunmuşlar, hatta II. Beyazıt’ın Edirne’de kurduğu Darüşşifa’da (Hastane’de) Türk hekimleriyle tıp alanındaki çalışmalarda baş hekimliğe kadar yükselmişlerdir. 1554 yılında Edirne ili sınırları içinde matbayı kurdukları bilinir. Bu sayede birçok yayın basılabilmiş, bilgi paylaşılır olmuştu. 1900’lü yıllara dek ibadet yerleri  ve okulları ayrı olan Edirne Yahudileri hemşerilik esası üzerine kurulu cemaatler olarak faaliyet gösterirlerdi. O yıl kentin geçirdiği büyük yangından sonra sinagog binaları tek yapıya indirilmiş, okulları İttihatı-İsrailiye adı altında birleştirilmişti... 1950 - 1960’lı yıllar göç yılları oldu. Birçok olay, Edirne’den İsatanbul’a hatta İsrael’e yüzlerce Edirneli ailenin kenti terketmesine neden oldu.
Edirne Büyük Sinagogu tarihçesi “Kale İçi” adı verilen, genellikle azınlıkların yaşadıkları bölgenin tarihiyle de  çok yakın bir serüven yaşar. 1905 büyük yangınına kadar Edirne’de cemaat hizmetinde irili ufaklı tam onüç sinagog mevcuttu. “Kale İçi”nin nerdeyse tümünün yanmasıyla, çoğu ahşap yapı olan sinagogların da hiçbiri kullanılmaz hale geldi. Bunun üzerine yerel yönetimlerin de muvafakatıyla 1906 yılında tek büyük bir sinagog yapımına karar verildi. Fransız Mimar Mühendis France Depre sinagogu projelendirir ve sinagogun yapımına kendi de  katılır. Döneme ait yapım tekniğini en mükemmel şekilde kullanarak, bir sene gibi çok kısa bir sürede sinagogu  bitirir. Sinagog 1907’nin kış aylarında açılır. Benzer bir projenin aynı Mimar tarafından Viyana’da da uygulandığı söylense de yapı özellikleri bakımından benzerlikleri bulunan sinagogun Edirne Büyük Sinagogu görkemine ulaşmadığı ve II. Dünya Savaşı sırasında yıkıldığı bilinir. Bu açıdan benzersiz bir yapı olan Büyük Sinagog, Kale İçi semtinin de yaklaşık yüz yıllık simgesel kanıtı gibidir.
Büyük Sinagog kompleksi içinde üç ayrı binanın içerir. Sinagog binasının yanı sıra toplam kullanım alanı 975 m2 olan bir idari bina, kullanım alanı 205m2 olan bir midraş binası vardır. Buna bir de 1566 m2 lik kullanım alanı da olan Büyük Sinagog binası da eklenince yapısal büyüklüğün mimari etkisi şaşırtıcı olur. “İdari bina” diye adlandırılan iki kat üstüne kurulu kargir binanın yapımı Balkan Savaşı’nın çıkmasıyla durdurulmuş olup, çatısı kapatılmış olsa da yarım bırakıldığı görülür. Bu dönem içinde sinagog binasının sol tarafına tek katlı yine kargir olarak inşa edilen midraş binası vardır. Yaklaşık 1970’li yıllara kadar sinagog yanında hizmet vermiştir.
Büyük Sinagog mimarisini incelediğimizde anıtsal boyutta bir girişin olduğunu, yapının ana girişine bağlı iki yanında yerleştirilmiş kuleleriyle ön cephede olağanüstü bir görkemle bu oranda da zerafetin sağlandığı görülür. Bazilikal tarzda planlanmış binada kargir inşanın yanı sıra dış cephe taş dokusuna uygun sıvanmış bina içi üst örtüsü ise bağdadi inşa üzerine kalem işlerinin enfes örneklemesidir. Azara kısmı taşıyıcı inşa ahşap kaplı olup, üzerinde dönem estetiğine uygun süslemeler, kolon ağızlarında zarif ahşap oyma işleri bulunduğu görülür. Kubbe kısmı aynalı çapraz tonozlarla oluşturulmuş ve dört tarafından da ışık alması sağlanarak üzerinde gök yüzü motifleriyle de süslenerek sonsuz bir uzayın etkisi verilmek istenmiştir. Zeminde olağan üstü güzel detaylanmış Ehal ahşap işçiliği ve süslemeleriyle dikkati çeker. Ana salon kısmı ise 600 kişilik, erkek oturma alanı Azara kısmında da 300 kişilik kadın oturma alanı sağlanmıştır.
Kale içindeki bu özgün yapı, cemaatinde zaman içinde azalmasıyla, önce uzun süre kapalı kalmış, daha sonra gerekli bakım ve onarım işlerinin de zamanında yapılamamasıyla kısa süre içinde harap hale gelmiştir. Sadece ön cephe inşasının sağlam, yan ve arka cephe duvarlarının Azara kısmı taşıyıcılarının ve kubbenin tamamen çökmüş olduğu görülür. Yapı artık, sadece onarım ile kurtarılamayacak durumdadır. Anıtlar Genel Müdürlüğü’ne verilmek üzere hazırladığımız “Röleve Restorasyon ve Restütüsyon”  projeleriyle yapının yaşatılmasını kazandırılacak fonksiyonlarıyla da yeniden Kale İçi sit alanının simgesi haline gelmesini, yüzlerce yıllık Yahudi topluluğu varlığının ve değerlerinin bilinmesini arzuluyoruz.
Edirne şehrine ait görüştüğümüz birçok idari ve yönetim kademesi sorumluları bu konudaki hassasiyetleriyle olanakları dahilindeki yardımlarını esirgemeden sinagog binasının yeniden ortaya çıkartılma arzularını ifade etmişlerdir.
Bu bağlamda İstanbul’da farklı şehirlerde veya yurtdışında bulunan tüm Edirne kökenlileri 29 Eylül Perşembe akşamı düzenleyeceğimiz “Edirne Akşamı” dolayısıyla bir araya getirmeyi arzuluyoruz. Orada geçmişi, anıları hatta belgelerimizi paylaşarak yeniden ortaya çıkarmayı düşlediğimiz bu örnek yapıya katkılarınızı bekliyoruz.