Nelly BAROKASTarihi boyunca antisemit bir yapıya sahip olan Sırbıstan iç savaşın ardından ve Slobodan Milosevic yönetiminin yıkılması ile liberalizme geçiş yaptı. Bir yandan bu ülkenin AB`ye üyeliği için Avrupa yeşil ışık yakarken, diğer yandan Sırbistan`da antisemitizm yükselişe geçti.
Sırbistanın başkenti Belgradda tek bir sinagog var. Zaman zaman bu sinagog kalabalık olsa da, mekanı dolduranlar dua etmeye gelen Yahudiler değil. Rav İsak Asiel, Belgrad Üniversitesi öğrencilerine antropoloji dersi kapsamında Sefarad Müziğini bir sunumla tanıtıyor. Müzisyenler çalıp söylerken Rav Asiel şarkıların kökenlerini ve anlamlarını açıklıyor.
İçsavaşın ardından ve Slobodan Milosevic rejiminin son bulması ile Avrupa Sırbistanın ABye üyeliği konusunda yeşil ışık yaktı. Görüşmelerin başlaması ile ülkede antisemitizm su yüzüne çıktı. Bazı web sitelerinde ve yayınlarda açıkça Yahudilerin her zaman Sırpları yıkmaya çalıştıkları iddiaları yer almakta. ABD kökenli "Serbian Defense League"in web sitesinde Siyonistlerin Sırplara uyguladığı soykırımın sözümona belgeleri yer almakta. Belgradın en ünlü kitapevi "Stubovi Kulture"ün raflarında antisemitizmi körükleyen yayınlar bolca satılıyor.
Bugün Sırbistanda yaşayan yaş ortalaması yüksek; 3000 Yahudinin sadece 1200ü dini kimliğinin bilincinde. II. Dünya Savaşı öncesinde eski Yugoslavyada yaşamakta olan 75.000 Yahudinin 60.000i Holokostta yaşamını yitirmişti.
Bosna ve Hırvatistan savaşları sırasında Milosevic hükümeti iki "faraziye" yi çıkarları doğrultusunda kullanarak Yahudileri destekliyor gözüktü: "Sırplar ve Yahudiler, Naziler yüzünden birlikte acı çekmişlerdi" ayrıca "Yahudiler ve Sırplar Müslümanların saldırılarına hedef olmuşlardı".
Bugün ise, "Sırbistanda Yahudilerle Sırpların birlikte acı çektikleri" teorisinin yerini, "Yahudiler Sırbistanı yıkmak isteyen güçler arasında yer alırlar" görüşü aldı. Aşırı sağcı bazı grupların ortaya attığı bu türden sağlıksız görüşlerin ülkedeki genç kesim ve öğrencileri giderek etkilediği gözlemleniyor. Bu kesim 1995 yılında Srebrenicada Sırpların 7.000 Müslüman erkek ve çocuğu öldürdüğünü de inkar ediyor.
Antisemitler bazı ünlü Yahudileri de hedef almaktalar: Örneğin daha liberal ve dış dünyaya açık bir Sırbistan oluşturmak amacıyla "Open Society" Vakfını kuran George Soros, 1999 Kosova Savaşı sırasında NATOnun müdahale etmesini sağlayan Madeleine Albright, Bosna Savaşının sona ermesini sağlayan ve bölge barışı için mücadele veren Richard Holbrooke antisemit polemiklerde sıkça adları geçen kişiler.
2003 yılında gerçekleştirilen bir kamuoyu yoklaması, halkın % 9unun Yahudi karşıtı, % 31nin de bu konuda kararsız olduklarını ortaya çıkardı. "B92" olarak bilinen Belgrad liberal radyo ve televizyonu uzun süre antisemitlerin saldırılarına hedef oldu. Kuruluşun sokak posterlerinin üzerine Davut Yıldızları çizildi, "Sırbistan Sırplarındır" sloganları yazıldı. Helsinki İnsan Hakları Kuruluşunun Sırbistan temsilciliği binasına; "Sonja Biserko- Yahudi dünyasının emrinde" yazıları yazıldı. Oysa ne "B92"nin Yahudilerle bir ilişkisi var, ne de İnsan Haklarının Sırbistandaki temsilcisi Sonja Biserko bir Yahudi. Bu iki kuruluşun antisemit saldırılara hedef olmasının nedeni George Sorosun vakfı gibi bazı kaynaklardan destek almış olmaları.
Ülkede tanınmış bazı Yahudilerin isim listeleri ve telefon numaralarının bir web sitesinde yayınlanması üzerine Sırp siyasetinin ileri gelenleri bu olayı kınadı. Dışişleri Bakanı Vuk Draskovic bu girişimi "bir ayıp" olarak nitelendirdi, Cumhurbaşkanı Svetozar Marovic, antisemitizmin ve Holokost inkarcılığının durdurulması için yasal önlemler alma önerisinde bulundu. Ancak Sırp parlamentosu şimdilik bu konuda bir adım atmadı.
Zarko Korac, geçmişte Milosevic ve yönetimini şiddetle eleştirmiş, bugün Sosyal Demokrat Birliği adlı küçük bir partinin lideri olan Yahudi bir parlamenter. Aynı zamanda Belgrad Üniversitesinde psikoloji profesörü olan Zarko Koraca göre, antisemitizmin su üstüne çıkıp yaygınlaşmasının tek sebebi Milosevicten sonra Sırbistanın demokratikleşme sürecine girmesi ile tüm sınırlamaların kalkması. Şimdi insanların neyin doğru ve geçerli olduğunu pek bilmediğini belirten Korac, "Eğer Milosevic halen iktidarda olsaydı onun yöntemleri uzun vadede şimdiki antisemitizmden daha sakıncalı olurdu" demekte.
İngilterenin Nottingham-Trent Üniversitesinde psikoloji öğretmeni olan ve Sırbistan konusunda uzman sayılan Jovan Byford, Sırbistanda günümüz antisemitizminin iki kaynağı olduğunu ifade ediyor: Birincisi Sırbistana özgü olmayan geleneksel neo-nazi antisemitizmi, ikincisi ve en endişe vereni de bu ülkedeki Ortodoks Hıristiyan sağ kesim.
Kilise çevrelerinde antisemitizm, Başpiskopos Nikolaj Velimirovicin II.Dünya Savaşı dönemlerinde yazdıklarına dayanıyor. Piskopos, modern dünyadaki tüm kötülük ve şeytanlıkların Yahudilerden kaynaklandığını ileri sürmekteydi. Başpiskopos Nikolaj Velimirovic 1956 yılında ülke dışında öldüğü halde, 2003de Sırp Ortodoks Kilisesi onu kutsal ilan etti. Kitapları ve görüşleri 1990dan itibaren yeniden gündeme geldi.
Jovan Byford, antisemitlerin çoğunun sadece komşuları yüzünden değil, Yahudilerin merkezi bir rol oynadıkları uluslararası bir güç oluşturmaları nedeniyle de kendilerini kurban olarak gördüklerinin altını çiziyor. Dışişleri Bakanı Vuk Draskovic ise, ülkenin ABye girmesinin gündeme gelmesi ile milliyetçi duyguların su yüzüne çıktığını, Avrupadan ürken, ABye karşı olan aşırı sağ kesimin Sırbistan hakkında kötü bir imaj yaratmak amacıyla antisemitizme başvurduğu şeklinde bir açıklama getiriyor.
Son antisemit girişimler bir yana bırakılırsa, İsrail ile Sırbistan ve Montenegro arasındaki ekonomik ilişkiler çok büyük bir gelişme gösterdi. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2002de 12 milyon Dolar iken geçtiğimiz yıl 35,9 milyon Dolar oldu. İsrailin Belgrad Büyükelçisi Yaffa Ben-Ari; 2003te 16 İsrail ticari şirketinin Sırbistanda çalıştığını, günümüzde şirket sayısının 80e çıktığını ve iki ülke arasında sıcak diplomatik ilişkiler kurulduğunu belirtti.
Kaynakça/ The Jerusalem Report