"Ortak geçmişin Son Yadigarı" Edirne Büyük Sinagogu başlığı altında gerçekleştirilen gecenin amacı, 1907de inşa edilen 1997 yılına kadar büyük bir kısmı sağlam bulunan ancak günümüzde sadece giriş ve arka cephe konstrüksyonuna bağlı sadece iki yan cephesi ayakta kalan Edirne Büyük Sinagogunun projelendirme çalışmaları hakkında Edirne kökenlilere bilgi aktarımında bulunmaktı.
Etkinliğin açılış konuşmasını Y. Mimar Rubi Asa yaptı. Daha sonra söz alan Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya, Edirne kökenlilere ulaşılmaya çalışılmasına rağmen katılımın az olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Edirneden yaşanan büyük göçler neticesinde cemaatin azalmasından, ötürü Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilen sinagog binasının, gelen talepler doğrultusunda röleve restorasyon ve restütüsyon projeleri çalışmalarına başlandığını ve bunların önümüzdeki ay Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıta sunulacağını açıkladı.
Ovadya Sinagogun restorasyonunun gerçekleşmesi halinde, gelecekte belki bir Edirne Yahudileri Müzesi veya yurt dışındaki bazı cemaatlerde olduğu gibi yılda bir iki düğün ya da bayramlarda açılabilecek diğer zamanlarda da kültürel bir amaç için kullanılabileceğinin dikkatini çekti.
Ardından sinagogunun röleve ve restorasyon projelerinin hazırlanma çalışmalarını üstlenen Y. Mimar Rubi Asa, ekrana yansıtılan görüntülerle desteklenen bir brifing verdi. Edirnede gayrimüslimlerin yaşadığı "Kaleiçi" semtinde 1903 yılındaki büyük yangında irili ufaklı çoğu ahşap olan onüç sinagog kullanılamaz hale gelmiş. 1906 yılında da yerel idarenin desteği ile tek bir büyük sinagog yapılması kararı alınmış. Fransız Mimar Mühendis France Deprenin projelendirdiği ve bir eşi de Viyanada olan (2. Dünya Savaşında bombalama sonucu yıkıldı) Büyük Edirne Sinagogu 1907 yılında ibadete açılmış. Sinagog, 2746 metrekarelik bir kullanım alanına sahip toplam üç binadan oluşuyor. Bir idari bina ve bir midraş binası da bu alana dahil yapı gurubu.
Asa, amaçlarının 2007 yılında yüzüncü yılı kutlanacak olan sinagogun tekrar kullanılır hale getirilmesi olduğunu, bunun da ancak cemaat bireylerinden gelecek maddi, manevi destek sayesinde gerçekleşebileceğinin altını çizdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, etkinliğe katılanların görüş ve bilgilerine başvuruldu. Edirne kökenli konuklar, geçmişte yaşadıkları anıları, yapının cemaat yaşamlarındaki önemini ve özellikle Trakya Olaylarından sonra Edirne geniş toplumu ile Yahudi topluluğu arasındaki hassas ilişkilerden söz etti. Yapının yeniden yaşatılabilme olanağı bulunursa ne şekilde ve hangi amaca yönelik olması gerektiğine ilişkin ortaya atılan fikirlerin de tartışıldığı sohbet gecesi, Dostluk Yurdu Derneğinin hazırladığı kokteyl ile son buldu.