İsrail olmasaydi...

Virna BANASTEY GÜMÜŞGERDANİsrail Devleti`nin varlığı, kurulduğu 1948 yılından beri sorgulandı. İkinci Dünya Savaşı gibi tarihin görmüş olduğu en büyük acıya maruz kalan Yahudilerin kuru çorak çöller üzerinde kurduğu küçük ülke, hızlı gelişimi ile başlarda takdir toplasa da, çoğu zaman eleşt

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
"İsrail olmasaydı,....."
Daha önce bu tabiri hiç düşündünüz mü? Ya da bu şekilde başlayan bir cümlenin nasıl devam edebileceğini?
Özellikle son yıllarda, "İsrail olmasaydı" tabiri uluslar arası kamuoyunda oldukça popüler.
"ABD’nin İsrail’e karşı tutumu bu kadar taraflı olmasaydı, İslam dünyasının Batı’ya, özellikle de Amerika’ya karşı nefreti bu kadar büyük olmayacaktı. İsrail olmasaydı, 11 Eylül yaşanmazdı." Ya da "Irak, İsrail için nükleer bir tehdit oluşturduğu için, ABD Irak’a müdahale etti. İsrail olmasaydı, Irak Savaşı da olmazdı." Veya en yaygın olanı, "İsrail olmasaydı, Filistin-İsrail mücadelesi yaşanmazdı Ortadoğu daha huzurlu bir yer olurdu."
Tüm bunlardan da anlaşılacağı gibi, İsrail ile ilgili iki genel kanı vardır. Bunlardan ilki, İsrail’in ABD’nin dış politikasında söz sahibi olduğu ve ABD’nin kendi zararına bile olsa tüm politikalarını Yahudi Lobisi’nin isteğine göre yürüttüğüdür. İkincisi ise İsrail’in Ortadoğu’da yaşanan karışıklıkların temel sebebi olduğudur. Bu kanıyı savunanlara göre, İsrail-Filistin mücadelesi bölgenin demokratikleşmesi önündeki en büyük engel ve Arap Kültürü’nü gericiliğe sürükleyen en büyük nedendir.
İşin ilginç tarafı, İsrail için yaratılan ‘davetsiz misafir’ ya da ‘istenmeyen komşu’ imajının, bazı Batılı akademisyen ve yazarlar tarafından da benimsenmiş olması. İngiliz yazar A.N. Wilson, İsrail’in varolma hakkının olmadığını dile getirirken, New York Üniversitesi Profesörü Tony Judt da, "Yahudi Devleti bir hatadır. Çünkü uluslar arası hukuk tarafından güvence altına alınmış farklı etnik ve kültürel toplumların birlikte yaşayabileceği yeni bir dünyada, 19. yüzyılın sonlarında oluşturulmuş, ayrılıkçı bir projeye, yani İsrail’e yer yoktur," dedi.
Peki, bir an için, 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulmadığını varsayalım. Acaba bugün dünya nasıl olurdu? Acaba İsrail’in yer aldığı topraklarda bağımsız bir ‘Filistin Devleti’ mi kurulurdu, yoksa Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan bu bölgeyi kendi topraklarına katmak için mücadele mi ederdi? Böyle bir olasılıkta, bu ülkelerden birinin sınırları içinde mülteci durumuna düşen Filistinliler, intihar bombacılarını Müslüman kardeşlerine karşı da kullanırlar mıydı?
Unutmayalım ki, 20. yüzyılın ortalarında İngiltere ve Fransa, arkalarında bölgedeki haritayı değiştirmek isteyen bir grup genç Arap ülkesi bıraktı. Başta Suriye, Lübnan üzerinde hak iddia etmeye başladı.1950’li yıllarda Nasır yönetimindeki Mısır, Arap Milliyetçiliği’nin en büyük savunucusu olurken, 1970’lerin sonlarında Sedat, Libya’da çatışmaların yaşanmasında rol oynadı. Irak, Müslüman kardeşlerine karşı iki büyük savaş açtı. 20. yüzyılın en uzun savaşı olarak tarihe geçen İran-Irak Savaşı 1980 yılında başlarken, bundan on yıl sonra Irak, Kuveyt’i işgal etti. Ve tüm bunlar, İsrail’in varlığından bağımsız olarak, İsrail-Filistin mücadelesinin etkisi olmadan gerçekleşti.
Diğer taraftan, Ortadoğu’daki karışıklığın nedenini, Müslüman-Yahudi çatışması olarak görenlere de bazı hatırlatmalar yapmakta fayda var. Lübnan’da on dört yıl süren mezhep savaşları, Irak’ta Saddam’ın Şiilere uyguladığı baskı, Suriye’de 1982’de yirmi bin Müslüman’ın öldürülmesi ve Mısır’da Hıristiyanlara karşı düzenlenen terör saldırıları, bu olayın Müslüman-Yahudi çatışmasının ötesinde olduğunun en iyi kanıtları.
Ortadoğu’da birçok ülkenin de halen krallık ve diktatörlükle yönetildiğini unutmayalım. Cezayir’deki iç çatışmalarda yüz bin kişi hayatını kaybederken, Saddam’ın kurbanlarının sayısının üç yüz bine vardığı söylenmektedir. İran’daki rejim değişikliklerinde yaşanan tutuklanmalar ve idamlar, bölgenin zalim baskılarla yönetildiğinin ve istikrarın bu şekilde sağlanmaya çalışıldığının en iyi kanıtıdır. İsrail olmasaydı, bölgede liberal bir demokrasi uygulanabileceği düşüncesi gerçeklikten çok uzaktır. Tüm bunlar, Arap Dünyası’ndaki gerilemenin ve demokratikleşememenin sebebi olarak gösterilen İsrail’in aslında sadece bir bahane olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır.
Tüm bunlar, İsrail olmasaydı, birçok şeyin daha iyi olacağını savunanlara verilecek en iyi cevap. Diğer taraftan, İsrail var olmasaydı, yaşamımızda eksik olacak veya daha geç kavuşacağımız şeyleri hiç düşündünüz mü?
İsrail, kurulduğu yıllardan itibaren çok hızlı gelişerek, tıptan tarıma, eğitimden teknolojiye kadar, günlük hayatımızı kolaylaştıran ya da hastalıklarımıza çare bulan sayısız gelişme ve yeniliğe imza atmıştır.
İşte bunlardan bazıları;

TARIM
İsrail’de ineklerin dünya ortalamasından üç kat daha verimli olduğunu biliyor muydunuz?
Ya da İsrail’in gıda ihtiyacının %95’ini kendi topraklarında yetişen ürünlerden karşılayabildiğini.
Topraklarının yarısından fazlası çöllerle kaplı olan İsrail’in, kurulduğu yıllarda, tarıma elverişli toprakları neredeyse hiç yoktu. Bataklıklar ve temiz su sıkıntısı büyük problem yaratıyordu. Ancak bu durum kısa sürede değişti. İsrail, tarımı teknoloji ile birleştirerek tüm dünyanın gıpta ettiği sonuçlar aldı.
İleri sulama teknikleri geliştirerek, ürünlerin sadece köklerinin doğrudan sulanmasını sağladı. Böylece suyu daha verimli kullanmanın yanı sıra, yer altı sularından da faydalanmayı başardı. Hayvanların yumurtlamasının değişik çevresel faktörlerden etkilenişini araştırdı. Bu sayede, hayvanlardan en iyi ürünü alabilecek, sıcaklık, nemlilik ve çevre faktörlerini oluşturdu.
Son dönemlerde ise, İsrailli bilim adamları, Dunaliella adında tek hücreli bir yosun keşfettiler. Bu bitkinin özelliği, susuz ve çok sıcak ortamlarda da yaşayabilen bir enzim üretebilmesi. Bilim adamlarının çalışmaları ise bu enzimi, genetik olarak bitkilere aktararak, yaz sıcağından ve susuz ortamlardan etkilenmeden yetişebilen ürünler yaratmak.

TIP
Her yıl dünyanın çeşitli yerlerinden yüzlerce öğrencinin tıp eğitimi için Technion Üniversitesi’ne ve Weizmann Teknoloji Enstitüsü’ne geldiğini biliyor muydunuz?
Ya da İsrail’in Lübnan Savaşı sırasında sınırlarını açarak, yüzlerce Lübnanlı sivile tıbbi yardım verdiğini.
İsrail, bugün özellikle tıbbi teknoloji konusunda dünyanın ileri gelen ülkelerinden biri. Bu alanda çalışan ve sayısız araştırmalar yapan hastane ve üniversite vakıflarının yanı sıra, birçok özel şirket de, teşhis ve tedavi yöntemlerinde kullanılan tıbbi teknolojilerin yaratılmasına insanlığa fayda sağlamaktadır. Yahudi Üniversitesi Dişçilik Fakültesi’nin icadı olan, ve bir madde salgılayarak diş eti hastalıklarını zaman içinde kendi kendine tedavi eden çip, Bar-İlan Üniversitesi Araştırma ve Gelişme Departmanı’nın ürünü olan, ve kanseri çok erken safhalarda teşhis etmeye yarayan elektro-optik kan hücresi tarama cihazı, Ben Gurion Negev Teknolojileri ve Uygulamaları Şirketi’nin, hiçbir hissiyatı olmayan ellerin veya kolların hareket etmesini sağlayan eldiveni, ileri teknoloji lazer cihazları, ameliyatlarda herhangi bir organ içinde müdahale edilecek noktayı hatasız bulmayı sağlayan üç boyutlu görüntüleme sistemleri, İsrail’de geliştirilen tıbbi teknolojilere verilebilecek örneklerden sadece birkaçı.
İsrailli bilim adamlarının bugünlerde yoğunlaştığı iki konu var. Bunlardan birincisi NASA ile birlikte yürütülen, yerçekiminin memeli hayvanların üremesi üzerindeki etkileri. Bu amaçla, 1990’lı yılların ikinci yarından beri, uzaya fırlatılan mekiklere, fare embriyoları yerleştirilerek, bunların uzay ortamında nasıl geliştiği gözleniyor. Böylelikle, insanların daha uzun süreli uzay yolculuklarından ne şekilde etkileneceği belirlenmeye çalışılıyor.
Diğer bir konu ise, genetik araştırmalar. Bilim adamaları, şu anda kalıtımsal hastalıklar düzeltilmiş genlerle tedavisi için, genlerin hücrelere virüsler aracılığı ile taşınabilmesinin denemelerini yapıyorlar.

TEKNOLOJİ
İsrail’in, en fazla teknoloji şirketi kurulumu sıralamasında, ABD’nin ardından ikinci sırada geldiğini biliyor muydunuz? Ya da, bugün neredeyse hepimizin bilgisayarında kurulu olan ICQ programının İsraillilerin icadı olduğunu.
İsrail’de özellikle son on yılda İnternet, iletişim, yazılım, bioteknoloji konusunda yaklaşık 3000 şirket kuruldu. Bu şirketler, günlük hayatımızı kolaylaştıran, dertlerimize çözüm üreten birçok yeniliğe imza attı.
ICQ’nun yanı sıra, bilgisayarın ana işlemcisi olan Pentium II, ve mülti medya uygulamalarını bilgisayara adapte edebilen MMX işlemcileri, İsrail’de yaratıldı.
İsrail’de savaşlarda ve çatışmalarda yaralananların çokluğu, fiziksel engellilerin hayatını kolaylaştıracak yeniliklere kapı açtı. Gottlieb Ulaşım Sistemleri’nin yarattığı, prototipine GZ91 adı verilen, ve yakın zamanda piyasaya sunulan ürün, engellilerin tekerlekli sandalye veya diğer ihtiyaç duyabileceği şeyleri, arabanın çatısına yerleştirmeye olanak veriyor. Bir düğmeye basarak aşağı inen raf, engelli kişinin ulaşabileceği seviyede oluyor.
Bunun yanı sıra, İsrailli bilim adamları tarım ve hayvancılıkta verimi arttıran birçok teknoloji sistemi ile, güneş enerjisinden daha fazla yararlanmayı sağlayan sistemlerin yaratılmasını sağlayarak, tüm dünyanın faydalanabileceği gelişmelere imza attılar.

ASKERİ
Gece görüşü sağlayan cihazların İsraillilerin icadı olduğunu biliyor muydunuz?
Uzun yıllar savaşlarla ve askeri mücadelelerle uğraşan İsrail’in askeri teknolojilerde ve yeniliklerde de dünyanın önde gelen ülkelerinden olması hiç kimseyi şaşırtmayacaktır. Birçok askeri yeniliğe imza atan İsrail, bunları sadece kendi kullanmakla kalmamış, diğer ülke ordularının da yararlanabileceği hale getirmiştir. Uziler ya da Merkava tankları bunlarından sadece ikisidir. 1970’li yıllarında sonlarında üretilmeye başlanan Merkava tanklarının en büyük özelliği, içinde yer alan mürettebatı her türlü saldırıdan koruyabilecek şekilde tasarlanmış olması.

Kaynaklar: Foreign Policy
(January/February 2005)
  Jewish Virtual Library


Bunları biliyor muydunuz?

• Hasta tarafından yutularak, doktorların hastanın mide ve bağırsaklarını detaylı bir şekilde incelemesine olanak sağlayan hap-kameraların İsrailli bir şirket tarafından yaratıldığını;
• Nemesysco, adlı teknoloji şirketinin, insan sesindeki hassasiyeti ölçerek, telefonda konuştuğunuz kişinin yalan söyleyip söylemediğini ortaya çıkartan bir cihaz yarattığını,
• Bilgisayarınızdaki büyük ölçüdeki bilgileri, bir anahtarlıkta taşımanıza olanak sağlayan FlashDisk teknolojisinin İsrailli M-Systems tarafından geliştirildiğini;
• İsrailli Yoel Margalith’in, hastalık taşıyan sivrisinek ve bazı sinekleri öldürebilen Bti adı verilen doğal bir bakteriyi bulduğunu, bu bakterinin diğer kimyasal sinek öldürücüler gibi çevreye zarar vermediğini, ve Afrika, Çin gibi mikrop taşıyan sineklerin ısırmasından dolayı çok sayıda ölüm olan bölgelerde hayat kurtardığını biliyor muydunuz?