Sara YANAROCAK"Ve Rab Moşe`ye söyleyip dedi: İsrailoğullarına söyle, yedinci ayın onuncu günü kefaret günüdür. O gün sizin için kutsal toplantı günü olacaktır. O gün, benliklerinizi alçaltacak Rabbe ateşle ikramda bulunacak ve o günde hiçbir iş yapmayacaksınız. Çünkü o gün sizin için efendiniz Tanrı`nın
BETERİN BETERİ
Rabi derin düşüncelere dalmış oturken, bir genç yanına yaklaşır ve şöyle der:
"Rabi, ben tövbe etmek istiyorum. Suçumu itiraf etmek için buradayım. Geçen ay bir gün yemekten önce dua etmedim."
"Hey Tanrım" diye homurdanan Rabi, "Bir Yahudi dua etmeden hiç yemek yer mi? der,
"Nasıl dua edebilirdim Rabbi? Ellerimi bile yıkamamıştım."
"Aman Tanrım" diye Rabi inledi. "Bir Yahudi önce ellerini yıkamadan nasıl ağzına lokma atabilir?"
"Biliyormusun Rabi, aslında yemek kaşer değildi"
"Kaşer değilmiydi? Bir Yahudi kaşer olmayan bir yiyeceği nasıl yiyebilir?"
"Ama Rabi bu yemek dünyada kaşer olamazdı, bu yemek Yahudi olmayan birinin evindendi"
"Ne? seni sefil yaratık! Sen Yahudi olmayan birinin evinde nasıl yemek yersin?"
"Ama Rabbi, hiç bir Yahudi bana yemek vermek istemedi!"
"Bu iğrenç bir yalan! diye haykıran Rabi
"hangi Yahudi aç olduğunu söyleyen birine yemek vermez?"
Genç haklı olduğunu ispat etmeye çalışarak "Ama Rabbi o gün Kipur Günüydü!"
Kaynak: Doğu Avrupa folklorik öyküsü
The Jewish Year, Celebrating the holidays.
* İKİ ÖYKÜ *
` ÖNCE
Çok uzun zaman önce, daha hiçbir şeyin adı yokken, hiç birimiz ne kadın ne de erkek veya insan yahut hayvan olduğumuzu, dişi veya erkek olup olmadığımızı bilmiyorduk. Vahşi sazlıklar rüzgara karşı başlarını eğdikleri zaman, bizler de başlarımızı eğik tutuyorduk, çünkü hepimiz bizlere hayat veren kutsal bir nefesin yönergesinde hareket ediyorduk. Bu nefes her saniye, her dakika, her saat, hayatımızın her gününde bize üfleniyordu. Sonunda pırıl pırıl parlayan turuncu renkte bir yay gökyüzünde gerildiğinde, güneşin sıcacık öpücüğü hafifcecik gözlerimizle değdiğinde, biz hepimiz gözlerimizi açtık ve uykudan uyandık, önce etrafımızı, daha sonra uzakları gördük. Bedenimizin her hücresine hayat aktı. Ve yağmurlar yağmaya başladığı zaman toprak ana ona aşık oldu, yağmura meyveler, çiçekler, böğürtlenler, fındıklar vererek sevgisin gösterdi. Onlarla hepimizin beslenmesini sağladı, onun mutluluğuyla bizler de mutlu olduk, birbirimizi sevmeye başladık, kendi çocuklarımızı da onun mutluluğunun meyveleri ile beslemeye başladık. Bunu gören yağmur tekrar ve tekrar toprak anayı ziyaret etmeye devam etti.
Bunlar henüz bizlere kadın ve erkek denmezken, tek bir kelime bile söyleyemeden önce olmuştu. Bu günlerde tüm benliğimizle yakarıyoruz. Rüzgarda, güneşte, yağmurda; her saniye her gün hata ömrümüzün her saatinde; güneşin doğuşunda ve ayın ışığında, bir erkek bebeğin doğuşunda, bir büyükannenin ölümünde, iki aşığın düğününde, ilkbaharda tabiatın uyanışında. Biz nefes alıyoruz, biz baş eğiyoruz, biz gülüyoruz, biz pişmanlık duyuyoruz
Biz tüm dualarımızda bunları hep yapıyoruz.
` KOÇUN ÖYKÜSÜ
Rabi Zvi dedi ki: "Evrende gizli olan herşey, hep birlikte cennetteki küçük bir bölümde saklı tutulmaktadır. Orada Maşiyah da dünyaya geleceği zamanı beklemektedir. Orada ayrıca diğer çok gizli olan varlıklar da yaşamaktadır. Orada, Yishak yerine kurban edilen koç da yaşamaktadır. Bir gün seninle birlikte sonsuzluğa gideceğimiz zaman, göreceğin en etkileyici şeylere orada kavuşacaksın. Ve koç, Meşiyahı boynuzlarıyla yaraladığı için uzun zamandır bir odada kilitli olarak tutuluyor.
"Koç, cennetin yargı salonuna getirildiği vakit, kutsal Tanrı, onu kutsadıktan sonra dedi ki: Özel olarak, ilk kez bir hayvanın bir insana saldırısı, kaza olarak kabul görüyor. Ama sen akıllı ve erdem dolu bir koçsun. Sen insanoğlu sayılabilcek niteliklere sahip bir koçsun, o yüzden insanın, başkasına zarar verdiğinde sorumlu tutulduğu gibi, sen de yaptığından sorumlu tutulacaksın. Sen Meşiyahı boynuzlarınla yaraladın. Şimdi işte cezanı söylüyorum: Ölüme mahkum edildin, bu ceza kısa zamanda yerine getirilecek."
Yargı kararının hemen ardından koç yeniden kurban edilmek üzere yeryüzüne indirildi. Kendini Moriya dağının tepesinde bir erkek çocuk olarak buldu. Ama etrafta onu Tanrı adına kurban etmeye hazır bir baba yoktu."
Rabi Hayim Elya, Rabi Zviye sordu: "MeşiyahI nasıl bu kadar kötü yaralayabildi?" Rabi Zvi cevap verdi: "Çok çok kötü yaraladı, işte bu yüzden ancak yaraları iyileşeceği zaman yeryüzüne gelecek."
Öykülerin Kaynağı:
Kaynak: Rabbi Tsvi Blanchard
The Jewish Year-
Celebrating the holidays