Cleveland`da Yahudi Müzesi açildi

1800`lü yıllarda Amerika`ya göç eden Yahudiler`den başlayarak Yahudi geçmişini anlatan Cleveland Yahudi Müzesi, ziyaretçilerine görsel ve işitsel imkanlar sunuyor…

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Camdan ve çöl rengi kireç taşından yapılan müze, işitsel, görsel ve etkileşimli sergisiyle Clevelandlı Yahudilerin tarihini anlatıyor.
Uluslararası Casus Müzesi’nin yaratıcısı, yüksek teknolojiyle birleştirdiği tarihi eserleri ve yeni yaşamlara uyarladığı hikayelerle Yahudi mirasının Maltz Müzesi’ni geliştirdi.
Müze geliştirme üzerine uzmanlaşan Malrite Kuruluşu’nun Başkan Yardımcısı Mike Devine müzeyle ilgili, "Burası bir Yahudi müzesi; fakat, farklı kültürden; ırktan ve dinden insanlar burada buluşabiliyor. Toplum ve ziyaretçiler için büyüleyici bir deneyim olmasını sağlayan da bu, Yahudiler ve Yahudi olmayanlar..." açıklamasını yaptı.
11 Ekim’de Cleveland’da açılan müzenin adı, Malrite CEO’su Milton Maltz ve eşi Tamar’a ithafen kondu.
Maltz Müzesi’nin dışı eski yazılı duvarları andırmak amacıyla kireç taşıyla yapıldı. Mimarlar, 15 milyon dolara mal olan müzeye, kazılardan çıkartılan tarihi eser görünümü vermek için yerin altına inşa ettiler.
Müzenin düzgün hatları ise çağdaşlık hissini uyandırıyor. Ziyaretçiler cam kapıların ardında, 1839 yılında Amerika’ya göç etmiş Yahudilerin dünyasında görsel bir tura çıkıyorlar.
Unsleben’de öğretmen olan Lazarus Kohn ziyaretçilere, Amerika’da özgürlüklerine kavuştuklarından bu yana Yahudi geçmişlerini unutmamalarını söylüyor.
Kulaklıklar ve dokunmatik ekranlar sayesinde ziyaretçiler Bavarya’dan Amerika’ya doğru bir gezintiye çıkıyorlar ve yol boyunca önemli kararlar alıyorlar. Az miktarda paranız olsaydı yine de yolunuza devam eder miydiniz? Amerika’ya ulaştığınızda güveneceğiniz kim vardı? Yerleştikten sonra evlenir miydiniz?
Müzenin idari yöneticisi Carole R. Zawatsky, müzenin tarihte bir ilk olduğunu şu sözlerle belirtiyor: "Bir çok Yahudi müzesi var; fakat hiç biri Amerikan Yahudilerini bu şekilde ele almadı".
Müzenin her yerini kaplayan hoparlörlerden klasik müzik yankılanıyor. Bir başka odaya geçtiğinizde klasik müzik yerini at arabası seslerine bırakıyor.
Bir adım sonra kendinizi, bir video gösterisi eşliğinde, hoparlörden hikaye dinlerken buluyorsunuz.
Sessizliğin ve karanlığın hüküm sürdüğü odalarda Holokost’un korkunçluğu yüzünüze yansıtılıyor. Bulanık yapılan zemin ise, kendinizi bir Nazi ölüm kampındaymış gibi hissetmenize neden oluyor. Odanın içindeki videodan Holokost’tan kurtulmuş insanların hikayelerini dinliyorsunuz.
Müzenin son iki odasında aydınlık hüküm sürüyor ve İsrail’in 1948 yılında kuruluşu ile Cleveland Yahudilerinin tarihi belgeleriyle karşılaşıyorsunuz.
Bu arada, değişik ırk ve dine mensup resim galerisini dolaşabiliyorsunuz. Müzenin bahçesi, Holokost ve diğer savaşlardan kurtulmuş kişilerin anısına yapıldı.
Müze, The Temple-Tifereth İsrael’in kampusüyle ortak bölgede bulunuyor. 1850’de kurulan The Temple-Tifereth İsrael, Amerika’daki en eski reform cemaati olarak biliniyor.