İran`ın yeni Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecad`ın bir üniversitede İsrail`e yönelik olarak "haritadan silinmeli" açıklamasını yapması, gizli nükleer çalışmaları sebebi ile zaten dünya gündeminde olan İran`ı, dünya barışına bir tehdit olarak tekrar gündeme getirdi
Hay Eytan YANAROCAK
Günümüzde ne kadar ironiktir ki, Siyonizm kavramı Yahudilerden çok Yahudi düşmanlarının dilinde... Ahmedinecadın konuştuğu "Siyonizmsiz Bir Dünya" seminerinden sonra, İsrail ile İran arasındaki siyasi, askeri ve diplomatik dinamikleri inceledim...
İranın radikal dinci ve sağcı Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinecad, 1979 İran İslam Devriminin mimarı Ayetullah Humeyninin ilan ettiği Kudüs günü için bir seminer düzenledi. Ahmedinecad, Yaklaşık dört bin üniversite öğrencisinin katıldığı "Siyonizmsiz bir Dünya" adlı seminerde İsrailin haritadan silinmesinin gerektiğini ve İsraille ilişki kuran diğer Müslüman ve Arap devletlerin kendi halklarının gazabına uğrayacağını söyledi.
İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres ise Ahmedinecadın bu sözlerine karşılık Birleşmiş Milletlere üye bir ülkenin, insanlık suçu olarak kabul edilen "soykırım propagandası" yapmasını eleştirip İranın Birleşmiş Milletlerden atılması için bir kampanya başlattıklarını söyledi.
Mısır, Ürdün, Türkiye ve Vatikanın içinde bulunduğu ülkeler Ahmedinecada sert tepkiler gösterdiler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İranı siyasete davet ederken, Mısır ve Ürdün hükümetlerinden temsilciler İranın açıklamasını talihsizlik olarak niteledi. Birçok Arap siyasi analizcisi İranın yaptığı bu açıklamanın İranı uluslararası toplumda daha da izole edeceği için Arap hükümetlerini sevindirdiği yönünde yorumda bulundu.
Ahmedinecad bütün bu tepkilere rağmen verdiği demeçte "Benim sözlerim İran ulusunun sözleriydi, bütün eleştiriler benim için geçersiz ve önemsizdir" dedi.
İsrail ile İranın ilişkilerine bakacak olursak, İran-İsrail ilişkileri Şah Muhammed Rıza Pehlevi döneminin sonuna, yani 1979 İran İslam Devrimi ve Ayetullah Humeyninin başa geçmesine kadar gayet sıcaktı ve iki ülke arasındaki ittifak Batı tarafından da destekleniyordu. Ayetullah Humeyni sürgünde olduğu Fransadan 1 Şubat 1979da İrana geri döndü ve iki aşamalı devrimini hayata geçirdi. Devrim öncesi, İsrail Konsolosluğu olan binayı Filistin Kurtuluş Örgütüne tahsis etti. Böylece, İranın İsrail politikasının renkleri belli olmuştu.
Humeyninin başa geçmesinden sonra, Eylül 1980 ile Ağustos 1988 arası sekiz yıllık Irak-İran savaşı başladı. Bu savaşta bir-iki milyon arası asker hayatını kaybetti ve 100.000 Kürt Irak tarafından katledildi. İsrail, bu savaşta iki düşmanına birbirlerini daha fazla yıpratabilmeleri için Amerika aracılığı ile silah ve mühimmat yardımında bulundu ve savaşın kendi lehine uzamasını sağladı.
İran yıllar geçmesine rağmen İsraili her alanda tecrit politikasından vazgeçmedi. Gençler arası turnuvalarda İsrail takımlarıyla karşılaşma ihtimaline karşı takımlarını turnuvadan çekmek dahil olmak üzere İsraile karşı ekonomik boykot uyguladı.
İranın İsraile karşı olan tutumu ekonomik ambargo ile sınırlı kalmadı. İran, bölgede ve özellikle İslam aleminde lider pozisyona gelmek için Mısırın İsrail politikalarını eleştirmeyi bir gelenek haline getirdi. Bununla da yetinmeyerek uzun menzilli Şahap füzelerini geliştirmeye başladı.
Bu füzeler şu an için toplam 4 model. Şahap 1in ve Şahap 2nin menzilleri İsraile ulaşmazken Şahap 3 ve Şahap 4 İsraile ulaşmakla kalmayıp menzili Avrupayı içine almaktadır. Şahap 3, Kuzey Kore yapımı karadan karaya Nodong Füze sistemleri örnek alınarak yapıldı. Likid yakıtla çalışan Şahap 3ün menzili 1300 km., ağırlığı 800 kg., saatte 7000 km hızla gidebiliyor. Şahap 4 ise Şahap 3ten farklı olarak Rus teknolojisinden yararlanılmış, 2000 km menzili olan Şahap 4, nükleer savaş başlığı taşıyabilecek şekilde üretiliyor. Savunma Sanayi uzmanları, İranın 2010 yılında Amerika Birleşik Devletlerini menziline alabilecek Şahap 5 füzelerini yapabileceklerini söylüyorlar.
İsrail, İranın nükleer savaş tehlikesine karşı kendi savunmasını eskiye oranla daha da geliştirdi. İsrail Savunma Sanayinde Arrow (Hetz) Anti-balistik füze sistemleri geliştirildi. Kod adı HOMA yani Sur olan Arrow füze sistemleri İsrailin 3 yerinde konuçlanmış bulunuyor; bunlar Haifa, Tel-Aviv ve Palmahim askeri üsleri. İsrail, Arrow füzelerinin bir üst modelini yani Arrow 2yi de geliştirdi. Bu füze sesin hızından tam 9 kat daha hızlı hareket edebilme becerisine ve 50.000 metre yüksekliğe ulaşma kapasitesine sahip. Arrow 2, 27 Ağustos 2001, 16 Aralık 2003 ve 29 Haziran 2004teki bütün denemelerinde başarıya ulaştı.
İsrailin, kendi savunması ve bölgede varlığını tehdit eden güçlere karşı kendi stratejik balistik füzesini, Jerichonun en üst modeli olan Jericho 3ü de geliştirdiği söyleniyor. Fakat bu bilgiler İsrail Ordusu ve Savunma Bakanlığı tarafından doğrulanmadı. Jericho 3ün, 4800 km. menzile sahip ve nükleer savaş başlığı taşıyabilir durumda üretildiği söyleniyor. Ancak, bilindi gibi, İsrail, nükleer kapasitesinin ne olduğu konusunda dünyadaki hiçbir ülkeye ve Birleşmiş Milletlere bir bilgi vermiyor ve nükleer silahının olup olmadığı konusundaki bütün soruları cevaplamaktan kaçınıyor.
İran Cumhurbaşkanının fanatik açıklamaları, İranın nükleer güç elde etmek için verdiği çabalar, Venezuela-İran yakınlaşması ve İran-Kuzey Kore yakınlaşması, ABDnin şimşeklerinin İran üzerine çekilmesi için yeterli sebep teşkil ediyor. Beyaz Saray Sözcüsü Scott McClellan, "Bu, İranın nükleer eğilimleri konusundaki düşüncelerimizin altını çizdi" dedi.
ABD Başkanı George W. Bushun Şer Ekseni konuşmasından yola çıkarak, Ortadoğunun uzun vadede daha da karışabileceğini ve İranın zamanla daha da sivri politikalarını göreceğimizi düşünüyorum. Ahmedinecad hükümeti, Hatemi hükümetinin nispeten daha ılımlı çizgisine uzak politika güttüğü sürece uluslararası izolasyona ve Amerikanın "Containment Policy" yani çevreleme politikasına maruz kalmaya mahkumdur.