Formula 1 takımlarından Williams, eski şampiyon Keke Rosberg`in 20 yaşındaki oğlu Nico Rosberg ile anlaştı
Vedat MİZRAHİ
"Ekonomik istikrarın sağlanması ile birlikte artan konut talebi ve Avrupa seviyelerine yaklaşan çimento fiyatları birçok yerli ve yabancı yatırımcının çimento sektörüne ilgisini artırdı. Uzan çimento fabrikalarının ihalelerinde yaşanan rekabet ve bu rekabet sonucunda ödenen aşırı fiyatlar bu ilginin boyutunu gözler önüne seriyor..."
Asrın Felaketi olarak adlandırılan ve resmi kayıtlara göre yaklaşık 18 bin kişinin ölümüne yol açan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ve ardından 2001 yılında Türkiye ekonomisini vuran kriz birçok sektörün daralmasına, işsizliğin artmasına ve kişi başına düşen gelirin diğer gelişmekte olan ülkelere göre gerilemesine neden olmuştur.
Türkiyeyi sarsan bu iki büyük yıkıcı ve yıpratıcı olaydan en çok etkilenen sektörlerden birisi de inşaat ve yapı malzemeleri sektörüdür. Bu sektörde faaliyet gösteren inşaat şirketleri, gayrimenkul acentaları, çimento, düz cam, seramik gibi alt sektörlerde durgunluk yaşanmış, kapasite kullanım oranları azalmış ve düşen fiyatlar nedeniyle kar marjları daralmıştır.
1999 yılından beri durgun olan inşaat sektöründeki ilk kıpırdanma işaretleri ekonomik istikrarın sağlanması için uygulanan politikaların etkisini göstermesi ile birlikte 2004 yılında hissedilmiştir. İnşaat sektörüne ilişkin göstergeler 2004 yılında %8lik bir büyüme gerçekleştiğini işaret etmektedir. Birikmiş konut talebinin gerçekleşmesinin en önemli nedenlerinden biri de geçtiğimiz 2Dž senedir son yılların en düşük seviyelerinde seyreden Amerikan tahvillerinin mortgage faizlerini de aşağı çekmesiyle tüm dünya ile beraber ülkemizde de gayrimenkul fiyatlarının yükselmesidir.
2004 yılında ekonomik büyümeye paralel olarak gelişen inşaat sektörü, 2005 yılında ivme kazanmış ve yılın ilk yarısında %20lik bir büyüme kaydetmiştir. İnşaat sektörünün alt sektörlerinden biri olan çimento sektörü ise iç piyasadaki durgunluğu ihracata yönelerek ve maliyet azaltıcı yatırımlarla atlatmaya çalışmış, azalan çimento fiyatları ile daralan kar marjları korunmaya çalışılmıştır.
Çimento sektörü, inşaat sektörünün canlanmasıyla eski parlak günlerine dönüş yaparken, bu yılın ilk çeyreğinde en hızlı büyüyen sektörlerin başında yer almıştır. Özellikle Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) Türkiye çapındaki konut hamlesi, özel sektör inşaatlarının hızlanması, yeni otoyolların yapımı, Irak'ın yeniden yapılanmasıyla ortaya çıkan çimento talebi, konut kredilerinin son yılların en düşük düzeyine inmesi ve vade sürelerinin 240 aya kadar çıkması ve ipotek sistemine dayalı Mortgage'nin (İpotekli ev kredisi) yılbaşından itibaren devreye girecek olması çimento sektörünü oldukça olumlu etkilemiştir.
Bölünmüş ve tam rekabetçi bir yapısı olan Türkiye çimento sektöründe 54 tesis faaliyet göstermektedir. Bunların 39 tanesi entegre çimento fabrikası, 15 tanesi ise öğütme tesisidir. 2004 yılında 38 milyon tonluk çimento üretimi ile Avrupa'nın İspanya ve İtalya'dan sonra en büyük çimento üreticisi olan Türkiye, geçen yıl toplam 11 milyon tonluk çimento ve klinkerlik (çimentonun hammadesi) yurtdışı satışıyla da dünyanın en büyük ihracatçısı konumuna yükselmiştir. Çimento ihracatindaki en önemli pazar olan Irakın, gerek ambargo zamanında yapı sektörünün küçülmesi nedeniyle, gerekse savaş sonrası yeniden inşa döneminin başlaması sonucunda büyük miktarlarda çimento ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Geçtiğimiz yıl Iraka yaklaşık 2 milyon ton çimento ihracatı gerçekleştirilmiştir. Bu miktar toplam çimento ihracatının %25'ine denk gelmektedir. Iraka çimento satışları 2004 yılına göre 2005 yılının ilk yarısında %250 oranında artış göstermiştir. Türkiyenin çimento ihracatındaki diger önemli pazarlar ise İtalya, A.B.D. ve Portekiz olarak sıralanabilir.
İhracat rekoruna son 6 ayda inşaat sektöründeki %20'lik büyüme ve çimento sektöründeki %9'lara varan büyümenin eklenmesi, tüm ilgileri, Ekim ayında gerçekleştirilen, Uzan (Rumeli) Grubu'na ait olan ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından devralınan 9 çimento fabrikasının ihalesine çekti. İhalelerin sonucunda beklenenin çok üzerinde bir satış geliri elde eden TMSF, toplam 433 milyon dolar muhammen bedelli 9 çimento fabrikası için düzenlenen ihale sürecinde, alınan en yüksek teklifler ile toplamı 1 milyar 73 milyon dolar elde etti.
İhalenin kapalı zarf teklif aşamasında 9 çimento fabrikasına toplam 135 başvuru yapıldı. Kapalı zarf tekliflerinin açılmasından sonra her çimento fabrikası için en yüksek teklifi veren 5 şirket açık artırmaya katılma hakkı kazandı. Açık artırmaya katılan şirketler en yüksek kapalı teklif rakamından başlayarak 250,000 dolarlık artırımlar yaparak elde etmek istedikleri çimento fabrikaları için kıyasıya rekabet ettiler. Stratejik olarak önemli noktalarda bulunan fabrikalar (Lalapaşa, Standart, Şanlıurfa, Gaziantep) muhammen bedellerinin 2.5Dž katına satıldılar.
Çimento fabrikalarının satışı 10 Ekim'de Lalapaşa Çimento ile başladı. En yüksek teklifin yapıldığı fabrika ise Sabancı Holding'in çimento şirketlerinden biri olan Çimsanın 175.5 milyon dolara aldığı Standart Çimento oldu. Sabancı Holdingin Alman Heidelberg ile ortak olduğu Akçansa ise 140.25 milyon dolar bedelle Ladik çimento fabrikasını aldı. Sanko Pazarlama ve Limak şirketleri ikişer fabrika alırken, Türkerler, Aşkale ve Çimentaş da ihalelerde birer fabrika için en yüksek teklifi verdi.
Uzan çimento fabrikalarının satışı ile birlikte Türkiye çimento sektörü önemli bir dönüşüm yaşadı. 7 milyon tonluk kapasite ve %12'lik pay el değiştirirken, satışların tamamlanmasıyla çimento sektöründe rekabetin artacağı tahmin ediliyor. Satışlar sonrasında Sabancı Grubu pazar payını %17'den %20'ye çıkararak en yakın rakibi OYAK'ın önüne geçti. Öte yandan birer fabrikaya sahip olan Sanko ve Limak ikişer yeni fabrikayı daha bünyelerine katarak paylarını artırdı. Uzanları çimento sektörünün dışına iten satış sonrasında Türkerler ise pazara yeni bir oyuncu olarak katıldı.
Yüzde 100 hissesine sahip olduğu Çimsa ile 175.5 milyon dolara Standart Çimento'yu, HeilderbergCement firması ile ortak olduğu Akçansa ile de Ladik Çimento'yu 140.2 milyon dolara satın alan Sabancı Holding, en yakın rakibi Oyak Grubu ile arasındaki farkı açarak çimento sektöründeki liderlik koltuğunu pekiştirdi. 2 fabrikayı toplam 315.7 milyon dolara alan Sabancı, 1 milyon 162 bin ton üretim kapasitesine sahip olan Ladik, 1 milyon 16 bin ton üretim kapasitesine sahip olan Standart Çimento ile üretim kapasitesini yaklaşık 12 milyon tona, Türkiye çapındaki pazar payını yüzde 20'ye çıkardı. Karadeniz'deki payını yüzde 3'ten yüzde 17'ye yükseltirken, İç Anadolu pazarında da önemli rakiplerine karşı güçlendi.
İhalelerden önce çimento sektöründe ulusal ve bölgesel anlamda ciddi bir konsolidasyon bekleniyordu, fakat ortaya çıkan sonuç konsolidasyonun kısa zamanda gerçekleşmeyeceğini gösteriyor. Uzan çimento fabrikaları daha çok uluslararası çimento grupları tarafından alınsaydı, bu şirketler Türkiye çimento sektöründeki konumlarını güçlendirmek için başka şirket alımlarına da girişecek ve çimento sektörünün aşırı bölünmüş yapısı ortadan kalkacaktı. Sektörde yaşanan konsolidasyon çimento fiyatlarını artıracak ve böylece sektörün karlılığı daha da artacaktı. Bu fabrikaların nispeten yerel küçük şirketler tarafından alınması yakın zamanda konsolidasyonun gerçekleşmeyeceğine işaret etmektedir. İhale öncesi ve ihale sonrası pazar payı grafiklerine bakılarak da sektörün konsolidasyondan uzaklaşmış olduğu anlaşılabilir. İhale sonrasında küçük şirketlerin yer aldığı diğer kategorisi %27den %34e yükselmiştir.
Satışa çıkarılan fabrikaların yeni yatırımlar ve modernizasyon çalışmalarıyla tam kapasite çalışmaya başlaması ile üretim miktarının artması sonucu çimento sektöründeki rekabet de artacaktır. Artan talep ile birlikte bu rekabetin çimento fiyatları üzerinde baskı oluşturması ve kar marjlarının daralması da gündeme gelebilir.
Bölünmüş yapısı bozulmayan çimento sektörü mortgage kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte 2006 yılında da hızlı büyüyen sektörlerden biri olacak ve yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeye devam edecek gibi gözüküyor.