Marsel RUSSOBugün Ortadoğu denilince ilk akla gelen İsrail - Filistin problemi, "Büyük Oyun" adıyla anılan 19. yüzyıldaki Ortadoğu sorunu anlayışının bir devam süreci niteliğindedir. Bu haftaki sayımızda, bu büyük oyunun temelleri ve gelişimi hakkında kısa bir tarihsel özeti okurlarımıza sunuyoruz
Denis OJALVO İstanbul
Değerli Okuyucular,
İsraildeki dostların yaptığı kısa bir araştırma, Yunus Emrenin İbraniceye henüz kazandırılmadığını gösterdi.
Oldukça tuhaf bulduğum bu gecikmenin sebeplerinden bazılarının aşağıdakiler olduğunu düşünüyorum:
1 - Gerek İsrailde gerekse Türkiyede aynı zamanda hem Türkçeye hem de İbraniceye tam manasıyla vakıf olan insanlar çok az. Vakıf olanların büyük ekseriyeti Yahudi. İbraniceye ana dilleri gibi vakıf olan Müslüman Türklerinse varlıklarından haberdar değiliz.
2 - Şiir tercümesi konusu ve özellikle Yunus Emre, her iki lisana da vakıf olanların ilgi alanlarının dışında kalmış olabilir.
3 - Söz konusu iki lisana vakıf olan Yahudilerin bazıları dindar olduklarından, dinsel içerikli olarak algıladıkları şiirleri başka bir dinin reklamını yapmış olmamak için İbraniceye tercüme etme girişiminde bulunmamış olabilirler.
4 - Şiir tercümeleri için gayret sarf edecek kişiler, Yunusun divanının büyüklüğünden ve onun hakkında akademik bilgileri derleyerek bir metin vücuda getirmenin zorluklarından ürkmüş ve yılmış olabilirler.
5 - Yunusun şiirlerini ve felsefesini içeren bir kitabın tercümesi, şiirlerinin tercümesinin zahmetli olması dolayısıyla hiç yapılmamış olabilir.
6 - Para kazandırabilecek bir yatırım olmaması cihetiyle, kimse bu konuya, ne zaman ne de kaynak ayırma teşebbüsünde bulunmamış olabilir.
Pekiyi ne yapılabilir?
1 - Yunus hakkında İngilizce, Fransızca ve diğer yabancı dillerde bol kaynak mevcut. İsrailli profesyonel bir edebiyatçı, Yunusun biyografisine ve konunun felsefesine ilişkin bölümleri tercüme edebilir.
2 - İbranice dinî metinlerin İspanyolcaya çevrilmesinde kullanılan yöntem izlenerek, önce şiirlerin, amaçlanan anlam gözetilmeden kelimesi kelimesine İbraniceye tercüme edildikten sonra, aynı şiirler, amaçlanan anlamı içerecek şekilde düz yazıya dökülebilir. Her şiir bu iki usulde tercüme edildikten sonra, işi üstlenmiş olan ve düzyazı metinleri İbraniceye tercüme etmiş olan İsrailli edebiyatçının Yunusu iyi bilen İsraildeki bir Türk aydını eşliğinde şiirleri şiir formatında tercüme etmesi aşamasına geçilebilir. Önemli bir kaynak tahsisi gerektiren bu girişim, bir sponsor bulunursa gerçekleştirilebilir.
3 - Bu mümkün olmazsa, yapılacak en iyi şey, her iki lisana vakıf kişilerin kendi amatör gayretleriyle şiirleri tercüme etmeye başlamaları ve bunları sonradan üzerinde çalışılmak üzere bir merkezde toplamalarıdır. Bu şiirler tarandıktan sonra, seçilen şiirler, oluşturulacak profesyonel bir komite tarafından düzeltilebilirler.
4 - Bu girişim fazla zaman geçirmeden mutlaka yapılmalıdır. Zira, Türkiyede İbraniceyi şiir tercüme edecek kadar bilen kişilerin sayısı zamanla azalmakta; Ana dili İbranice olan İsraildeki yeni neslin Türkçeye olan hakimiyeti ve dolayısıyla böyle bir girişimi başlatmaları ihtimali de gene zamanla azalmaktadır.
5 - Aynı gerekçeler tüm Divan ve Halk edebiyatı için de geçerlidir.
Sevgili Şalom Okuru,
Perspektif sayfasına iletmek istediğiniz yazılarınızı, mektuplarınızı haber@salom.com.tr adresine gönderebilirsiniz.