1994de Ram Orenin ilk kitabı yayınlandı. Bu kitap başlangıçta iyi satmadı ve ticari bir başarısızlık olarak nitelendirildi. Oren bir televizyon programına katıldıktan sonra, İsrailin en çok satan yazarlarından biri oldu. İsrailde o güne kadar görülmemiş bu başarı Oreni kendi yayınevi olan Kesheti kurmaya yöneltti.
Orenin kitapları kendine özgü etkileyici kurgusuyla tanındı. Yazarın birçoğu polisiye türünde yazılmış kitaplarının sayısı on altıyı buluyor. Orenin İngilizce ve Fransızca dahil olmak üzere başka dillere de çevrilen kitaplarının tümü İsrailde çok satıyor.
Afrika Prensesi, Orenin Türkçeye çevrilen ilk kitabı. Diğer bütün kitapları gibi dinamik ve sürükleyici anlatımıyla okuyucuyu heyecandan heyecana sürüklüyor. Aşk, entrika, şehvet, ihanet, cinayet zinciri öylesine büyük bir ustalıkla kurgulanmış ki, elinizden bırakamayacaksınız. Kitap, Kerenin kabuslardan kurtulmak için gittiği psikiyatrın odasında başlar. Kerenin babası Yaron ve Gidi birlikte askerlik yaparken arkadaş olurlar. Dostlukları askerlikten sonra da devam eder. Yaron iyi bir ailedendir ve geleceği garanti altındadır. Gidinin hayatı belirsizliklerle doludur. Yaron, Nili adında güzel bir kadınla mutlu bir evlilik yapmıştır. Gidiyse doymak bilmez iştahıyla hep başka kadınların peşinde koşar. Yaron dostluklarını iş ortamında da sürdürebileceklerini düşünerek Gidiye teklifte bulunur. Gidi çalışkan ve hırslıdır. Birlikte çalışmaya başladıktan bir süre sonra Nijeryada girdikleri elmas madeni işi tüm hayatlarını değiştirir. Ailelerini geride bırakarak ülkelerinden ayrılırlar. Afrika tehlikelerle doludur. Yerli halkla yabancı patronlar arasındaki büyük uçurum nedeniyle suç oranı yüksektir. Cinayet, tecavüz, rüşvet, hırsızlık hayatın bir parçasıdır Afrikada. Madeni çalıştırma izni alabilmek için düzenli olarak büyük rüşvetler vermeleri gerekmektedir; ancak iki arkadaş parasal taahhütlerin üstesinden gelip zengin olmalarını sağlayacak miktarda elmas çıkaracaklarına inanmaktadır. Sorunlar, felaketler, parasızlık Yaron ve Gidinin yakasını bırakmaz. Ümitler yavaş yavaş yerini endişe ve parasızlığa terk eder. Madende çalışan işçi Saliso herkesin peşinde olduğu elması bulur, ama bu onun sonu mal olur. Prenses, daha önce Kaşmirde bulunan Put Gözü, Hindistanda bulunan Kohinor ve Güney Afrikada bulunan Collinen ayarında bir elmastır. Efsaneye göre Prenses, kralın ölen güzel kızı Olmidayla birlikte gömülen iki dev elmasın adıdır. Yoruba kabilesinin insanları yıllarca yorulmak bilmeden hazineyi ararlar. Bu iki elmastan biri Nijeryanın güneybatısındaki antik şehirde, ufak bir elmas madeninde bulunmuştur ama ikinci Prenses hâlâ kayıptır. Salisoyu dolandıran Gidinin kıskançlığı ve hırsı, Prenses uğruna Yaronla dostluğunu hiçe sayarak, en yakın arkadaşının güç durumda kalmasına neden olur. Gidi Prensesle birlikte Afrikayı terk eder. Yaron cinayetle suçlanır. Bütün bu felâketlerin arasında tek desteği, kendisine derin bir aşkla bağlanan Linda olur. Sonunda İsraile dönerler ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Aralarında büyük bir ihanet ve bir cinayet durmaktadır. Hayatları, aileleri ve dostlukları büyük şüphelerle yara almıştır. Gidi, dostunun kendisi için yaptığı her iyiliği hiçe sayarak iş hayatında onu mahvetmektedir. Gidinin yalanlarının farkına varan karısı, onu terk eder. Einav Ailesi her şeyini kaybetmiş, parasız kalmış, ihanete uğramıştır. Yaron olanlara dayanamaz. Kalp krizine yenik düşer. Gözü yaşlı karısı Nili, kızı Kereni Amsterdamda yaşayan annesinin yanına gönderir. Sonra da Afrikada kalan işleri sonuçlandırması gerekmektedir. Afrikada Nilinin başına gelmedik kalmaz. Yaron orada cinayet suçuyla aranmaktadır. Niliye yardım Lindadan gelir. Nili, Afrikadan çıkmayı başarır ve İsraili terk eder. Değerli taşlar konusunda eğitim gören sevgili kızı Keren babasının intikamını almaya kararlıdır. Genç kadın ülkesine dönerek uluslararası elmas ticaretinin cehennemi içinde babasının en yakın arkadaşı ve aynı zamanda da can düşmanı olan adamın şirketinde çalışmaya başlar. Orada eski arkadaşı, Gidinin oğlu Oferle karşılaşır. Ofer, Kereni tanımaz ama içinde Kerene karşı derin hisler beslemektedir. Keren, babasının hakkı olduğuna inandığı şeyi, kendi mirasını almaya kararlıdır. Oferle yakınlaşmaya başlarlar. Babasıyla ilgili gerçekleri bilmeyen Ofer onun dünyanın en dürüst, en çalışkan insanı olduğunu zannetmektedir ve Kerenin babasına ihanet ettiğine karar verir. Afrika Prensesi yalnızca sıkı bir gerilim öyküsü olmakla kalmayıp Afrika insanının yaşadığı cehennemi de gözler önüne seriyor.