İsrail Başbakanı ve Likud Partisinin Genel Başkanı Ariel Şaron, 21 Kasım günü kendisinin de kurucusu olduğu Likud Partisi başkanlığından ayrıldı. Bu ayrılık sonrasında "Kadima" isimli yeni bir parti kurması ile başlayan süreçte İsrail iç politikasında taşlar yerinden oynamaya başladı. İsrailin temel gazetelerinden biri olan Haaretz tarafından yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, Şaron tarafından yeni kurulan Kadima isimli partinin halk içinde en çok desteği gördüğü belirtiliyor. Kadimadan sonra sırayı İşçi Partisi ve Şas Partisi takip ediyor. Bu sonuçtan da anlaşıldığı gibi halk partiden çok lidere oy veriyor.
Şaron 2001 yılında başbakan olduğundan itibaren uyguladığı politikalarda radikal bir hava sergilese de barış için ne yapabiliriz sorusunu yanıtlamak ve çözüm üretmek için pek çok atılımda bulundu. Gazzeden geri çekilme planının mimarı olarak bilinen Şaronun, yeni dönemde tekrar başbakan olursa İsrail-Filistin meselesini çözümlemek için gerekli adımlara devam edeceği şüphesiz ortada. 1992 Oslo Barış Anlaşmasının bir parçası olarak görülen Gazzeden geri çekilme planının başarı ile tamamlanmasının ardında "Batı Şeriadan geri çekilme" planı var. Eğer bu plan da gerçekleşirse Filistin Devletinin kurulması gündeme gelebilecek.
Şaronun politikalarına göz atacak olursak tüm bu toprak alışverişlerinin güvenlik için yapıldığı anlaşılıyor. Şaron için önemli olan "barış için topraktan" çok, "güvenlik için toprak" politikası. Bu nedenle, İsrail-Filistin meselesinde ortaya koyduğu planlar çerçevesinde Oslonun aksine hep tek taraflı karar vermeyi tercih etti ve etmeye de devam ediyor. Bu ideolojinin temelinde terörün engellenmesi konusunda Filistinlilere güvenmemesi yatıyor. Bu nedenle seçimlere Filistinlilerin bakış açısından yaklaşacak olursak, Şaronun yeniden başbakan olması onlar için pek cazip değil. Osloda başlatılan iki taraflı çözümlü iki farklı devlet kavramına en yakın aday İşçi Partisi yeni lideri Amir Peretz olarak görülmekle beraber en uzak aday geçmişte denenmiş çözümsüzlüğün sembolü Binyamin Netanyahu olarak görülüyor.
Ariel Şaronun neden partisinden istifa ettiği konusunda pek çok söylem var. Ancak Şaronun asıl amacı en az bir dönem daha İsrail Başbakanı olarak ülkesinin başında olmak ve teröre son vererek İsrail-Filistin cephesinde çıkarları korumak. Likud Partisinden ayrılıp yeni parti Kadimayı kurmasının temelinde de Filistin-İsrail sorununu çözmek ve şu anda İsrail'in en son ihtiyacı olan iç politikasındaki çıkmaza son vermek yatıyor. Tabii ki bu tablonun arka planında yatan Likud Partisindeki Şaron-Netanyahu çekişmesini ve parti içi atamalarda kendisine karşı oluşan bloğu göz ardı etmemek lazım. Bu nedenle Şaronun partisinden ayrılarak yeni parti kurmasını sürpriz olarak değil de siyasi bir manevra olarak değerlendirmekte fayda var.
Yapılan kamuoyu araştırmaları sonucunda Kadima eğer birinci parti gelirse, bu parti ile koalisyona gidebilecek en yakın parti Amir Peretz başkanlığındaki İşçi Partisi görülüyor. Böylece, pragmatik bir siyasetçi olan Şaronun yeni partisiyle beraber seçimlerde galip çıkması durumunda İsrail-Filistin meselesinde ilerleme olmasını bekleyebiliriz.
Askerlik yıllarından başlayarak siyasete atıldığı günden itibaren, her ne kadar "Sabra ve Şatilla" meselesi ve intifadanın başlamasındaki rolü ile dünya kamuoyunda negatif izlenimler yaratmış olsa da özellikle son bir sene içinde yaptıklarıyla çizgisini değiştirdiğini söylemek lazım. İsrail siyasetine göz attığımız zaman, Şaron hükümetinin Filistin sorununda ortaya attığı çözümlerle Likudun yeni bir politik platforma geçtiğinin ve bu yeni çizgide adımlar atmaktan kaçınmadığının altını çizmek gerekiyor. Likud Partisinde yaşanan bu gelişmeler halk gözünde Şaronun bir icadı olarak görüldüğü için seçmenin gözünde, liderlik yarışını kazanmada Şaronun yeni partisinin çok şansı var.
Kısaca özetlemek gerekirse, İsrailde Mart 2006 seçimlerinde üç parti (Likud, İşçi ve Kadima) rol oynayacak. Bu partilerin aldığı oylar üzerinden hükümet kurulacak. Şüphesiz önümüzdeki 4 ay boyunca İsraili hareketli bir süreç ve değişik iç politika gelişmeleri bekliyor. Eldeki verilerle, seçmenin bu karmaşık dönemde tercihini hangi lider ve hangi partiden yana kullanacağına ilişkin olarak tahmin yapmak hiç de güç değil. Yeni bir parti olmasının avantajını iyi kullanabilir ve seçmene daha yaratıcı ve somut bir şeyler sunabilir ise Kadima Partisinin Şaron başkanlığında seçimlerden en çok oyu alması büyük olasılık. Bunun yanında, yeni lideri Peretz ile siyasi sahnede bir çıkış yapan İşçi Partisinin de 2001den itibaren süregelen Likud önderliğindeki koalisyon hükümetleri yerine İşçi Partisi liderliğindeki koalisyona daha sıcak bakması beklenebilir. Şaronsuz bir Likud Partisinin ne kadar başarılı olacağı halka sunacağı sosyo-ekonomik konulu reklama bağlı. Likud Partisi liderliğine aday olarak iki kişi gösteriliyor: eski Maliye Bakanı Binyamin Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Silvan Şalom. Likud Partisi de seçimlere bu iki adayın sunacağı cazip projelerle katılacak.
Şu anda İsrail iç politikasına bakıldığında en avantajlı partinin Kadima, ondan sonra İşçi Partisi ve en son olarak da Likud olduğu görülüyor. Ancak, oynayan taşlar biraz daha yerine oturduktan sonra parti içi politikalar tam netleşecek ve halkın oylaması partilerin algılandığı yönde şekillenecek.