Sevgi Bağlari

Coya DELEVİPrag`da yaşamış Yahudi din adamlarının en ünlelerinden biri de Rabbi Loeb`tir. Ona duyulan derin saygının ve biraz da ürküntünün sonuçu, Büyük Rabbi Loeb diye anılırdı.Talmud`la ilgili engin bilgisi yanısıra, Kabala`nın gizlerini, doğa üstü güçleri araştırırdı. Genellikle, simya ve okültizmle ilg

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Silvi NAMER

Ender rastlanan bir güzelliğe sahip olan Bellinda, ebeveynleri ile ağabeyinin göz bebeğidir. Sevecan, dürüst ve son derece neşeli bir genç kızdır. Maalesef altı aydan beri kalbine gömdüğü aşkı yüzünden eski neşesi pek kalmamaktadır. Ailesine üzüntüsünü sezdirmemek için epey çaba sarf etmektedir. Zira gönlünü kaptırdığı genç, onu halen küçük bir kız olarak görmektedir. Emir adındaki bu delikanlı, ağabeyinin çocukluk arkadaşıdır. Hukuk, son sınıf talebesi olan Emir, yakışıklı, hoş sohbet, çalışkan ve mükemmel bir ailenin oğludur. Onun tek hedefi, hayat yolunda başarıya ulaşmaktır. O, tam bir kitap kurdudur. Bellinda’yı kardeşi gibi sevmektedir. En büyük zevki ise, genç kızı tatlı şakaları ile kızdırıp, güzel yüzünde beliren sitem dolu ifadesini izlemektir.
Tarih 8 Ağustos, Bellinda’nın on sekizinci yaş günü neşe içinde kutlanmaktadır. İlk hediyesi annesinden gelmektedir. Senelerce kolundan çıkartmadığı kıymetli altın bileziğini kızına takarken, tüm isteklerinin gerçekleşmesini dilemektedir. Sonra genç kızı sevgi ile bağrına basar ve şunları söyler:
- Annem, on sekiz yaşımı doldurduğumda bana bu bileziği hediye etti. Onun uğuruna hep inandım. Babanla evlenerek çok mesut oldum. Allah bana iki harika evlat verdi. Daha ne isteyebilirim? Canım kızım, bu bileziğin uğuruna ihtiyacın var gibi bir sezgiye kapıldım. Umarım benim tattığım mutluluğu sen de yaşarsın.
Bellinda annesinin yanaklarına sıcacık öpücükler kondururken, onun ne kadar akıllı bir kadın olduğunu düşünmektedir. Omuzlarına dökülen sarı bukleleri, yemyeşil gözleri ve düzgün fiziği ile genç kız doğum günü partisinin kraliçesidir. Fakat onun bakışları devamlı kapıdadır. Heyecanla çarpan minicik yüreğine engel olamamaktadır. Nihayet Emir içeri girmektedir. Genç kıza hediyesini uzatırken, gözleri hayranlıkla parlamaktadır. Belki de yeni doğan bir aşkın kıvılcımlarıdır. Onu dansa davet ederken, delikanlı benliğinde garip kıpırtılar hissetmektedir.
Aradan kocaman iki ay geçer. Bir pazar sabahı genç kız, yüreğini hoplatacak bir telefon konuşması yapmaktadır. Emir’in tatlı sesi ona, çoktan beri duymak istediği iki cümleyi söylemektedir:
- Bellinda seni seviyorum. Akşama benimle yemeğe çıkar mısın?
Genç kız çıldıracak gibidir. Annesini defalarca öperken, altın bileziğin ona da uğur getirdiğini heyecanla tekrarlamaktadır.
Böylece iki gencin arasında güzel bir beraberlik başlamaktadır. Birinci senelerini doldurup buluştuklarında, Emir ona kırmızı gül uzatarak:
- Güllerin en güzeline, hayat yolunun inişli, çıkışlı yokuşlarında elele birlikte yürümemize ne dersin? Kısacası benimle evlenir misin?
Dediğinde, genç kızın dudaklarından <evet> sözcüğü bir nefes gibi dökülmektedir. Bundan sonrası çok çabuk gelişir. Nişan, düğün, derken üç evlat sahibi olurlar. Evliliklerinin ikinci senesinde büyük kızları Orit doğar. Dört sene sonra ise afacan ikizler Sandra ile Sinto dünyaya gelerek aileyi tamamlarlar. Emir artık meşhur bir avukattır. Bellinda’nın kocasına verdiği destek, anlayış ve huzur, dostlarına, bilinen şu cümleyi tekrarlattırmaktadır.
- Her başarılı erkeğin arkasında daima bir kadın vardır.
Emir’in evlilik teklif ettiğinde Bellinda’ya verdiği gül bir anane haline gelir. Kırmızı gül olmadan hiçbir evlilik yıldönümü kutlanmamaktadır.
Yıllar su gibi akar. Durdurmak mümkün mu? Bu mutlu çiftin yirmi beşinci evlilik yıldönümleri yaklaşmaktadır. Evde kutlanmaya karar verilir. Sadece samimi arkadaşlar ve tüm aile. Nihayet sabırsızlıkla beklenen gün gelir. Bellinda o eski fiziğine sahip olmamasına rağmen, hala çok güzeldir. Emir karısının boynuna altın bir kolye takarken onu çok sevdiğini söylemektedir. Genç kadın kocasına heyecanla sarılırken:
- Her zaman yanımda ol sevdiceğim. Sensiz bir gün bile, yaşamam imkansız.
- Onu Allah bilir birtanem. Fakat sonsuz sevgim daima seninle olacaktır. Bunu asla unutma.
Diye cevap veren Emir karısının yanağına bir öpücük kondurur. Bellinda ürperdiğini hissetmektedir. Yaptığı ani bir hareketle, senelerden beri kolundan çıkartmadığı annesinin bileziği, ikiye bölünür. Kırıldığına çok üzülen genç kadın, ertesi gün onu tamire götürmeyi düşünür.
Derken davetliler gelmeye başlarlar. Herkes bu eşsiz geceyi kutlarken müthiş eğlenmektedir. Geleneksel kırmızı gül ise zarif kristal vazonun içinde onlara göz kırpar gibidir. Bir sene evvel evlenen büyük kızları Orit ebeveynlerini hayranlıkla izlerken, gözleri ikiz kardeşlerinin sevimli yüzlerine takılıyor. Böyle harikulade bir ailenin ferdi olmak gururunu okşamaktadır. Birdenbire Emir, fenalık geçirerek yere yığılır. Korku ve telaşla mümkün olduğu kadar çabuk onu hastaneye ulaştırırlar. Nafile, yapılan tüm müdahalere rağmen Emir kalbine yenik düşer. Bellinda kocasını kurtaramamanın acısı ile kıvranmaktadır. Yaşantısını, onun güçlü varlığı olmadan, nasıl devam ettireceğini düşünmek bile istememektedir.
Aradan acısı ve tatlısı ile kocaman bir yıl geçmektedir. Orit’in bir kız çocuğu doğar. Torunu ile meşgul olmak Bellinda’nın acısını biraz olsun dindirmektedir.
İşte Bellinda’nın yirmi altıncı evlilik yıldönümü ve sevgili kocası yok artık. Yanaklarından sicim gibi süzülen göz yaşlarına bir türlü engel olamamaktadır. Aniden zil çalıyor. Kapıyı açtığında, dört kırmızı gülden oluşan bir buketle, her zamanki çiçekçi eşikte durmaktadır. Buketin üstündeki kartı eline alan kadıncağız, yüksek sesle okudğunu far edemeyecek kadar heyecanlıdır.
- Biricik anneciğimiz seni çok seviyoruz ve her zaman yanındayız. Sen fırtınalara göğüs geren yıkılmayan ağacımızsın. Bizler ise bu ağacın ve babamla aranızdaki sonsuz sevginizin meyveleri olmaktan gurur duyuyoruz. Lütfen kendine iyi bak. Zira kıymetli  varlığına ihtiyacımız var. Sakın unutma. Evlatların; Orit-Sandra-Sinto ve torunun Reyna.
Güllerini her zamanki vazosuna itina ile yerleştiren Bellinda, böyle mükemmel çocukları veren Allah’a şükretmektedir.
Çocukları eve geldiklerinden, kendinden emin, acısına yenik düşmeyecek, bakımlı bir kadın onları karşılamaktadır. Sevgili kuzucuklarını kucaklayıp öperken, Bellinda uzun zamandan beri ilk olarak mutlu gülümsemektedir.
Bir aileyi ayakta tutan, sevgi, fedakarlık, saygı ve bağlılıktır. Değer verdiğimiz acılı bir kimseye, ailesi için ne kadar kıymetli olduğunu hissettirmek maharettir.