Ortadoğu`ya uzak bir dost

Virna BANASTEY GÜMÜŞGERDANOrtadoğu`dan kilometrelerce uzakta, bu bölgedeki çatışmalardan, toprak paylaşımlarımdan somut bir çıkarı olmayan bir ülke, Kanada. Aynı zamanda, İsrail`in en eski, en güvenilir dostlarından biri

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Geriye dönüp, son elli yıla baktığımızda İsrail ile Kanada arasındaki dostluk tohumlarının çok eskilerde atılmaya başladığını görebiliriz. Kanada, 1947 yılında Birleşmiş Milletler’de,  İsrail’in kendi devletini kurması yönünde destek oyu veren otuz üç ülkeden biriydi. Bunu takip eden yıllarda, iki ülke arasındaki ilişkiler gelişerek devam etti.
1947 yılında Kanadalı diplomatlar, kendilerini Filistin meselesi tartışmalarının tam ortasında buldular. Kasım ayında Birleşmiş Milletler’in Genel Asamblesi’nde yapılan oylamada, Kanada Dışişleri Bakanı Lester Pearson, Filistin topraklarında, biri Arap, biri de Yahudi olmak üzere iki bağımsız devletin kurulmasına tam desteğini verdi. Ancak Başbakan W.Mackenzie King’in ‘koşulsuz olarak İngiliz mandasını destekleme’ politikası, Kanada’nın İsrail’in kuruluşunu hemen kabul etmesine izin vermedi. Kanada’nın İsrail Devleti’nin kuruluşunu resmi olarak kabul etmesi, Mayıs 1949’da gerçekleşti. Avraham Harman’ın İsrail’in ilk konsolosu olarak Montreal’a varması ise sadece bir hafta sürdü. İlk Büyükelçi Michael Comay’in atanması ise 1953 yılında gerçekleşti. Aynı yıl, Kanada da Tel Aviv’deki ilk elçiliğini açtı.
1961 yılında ise David Ben-Gurion Kanada’ya resmi bir ziyaret gerçekleştiren ilk İsrail başbakanı oldu. Ilerleyen yıllarda, Zalman Şazar, bu ülkeye giden ilk İsrail Devlet Başkanı olurken, bu ziyaretleri 1978 yılında Menahem Begin, 1989 yılında ise Hayim Herzog izledi.
Kanada Başbakanı Pierre Trudeau ile İsrail Başbakanı Menahem Begin, Kasım 1978’de bir araya geldiler.
Diğer taraftan Kanadalı politikacı, diplomat ve yetkililerin İsrail ziyaretleri de son yıllarda hız kazandı. Nisan 2000’de Başbakan Jean Chretien, Ekim 2001’de eski Dışişleri Bakanı John Manley, Ocak 2002’de Başbakan Yardımcısı Herb Gray ve Mayıs 2002’de Dişişleri Bakanı Bill Graham, İsrail’i ziyaret ettiler.
Özellikle son elli yılda, İsrail-Kanada ilişkilerine renk katan birçok anlaşma oldu. Sosyal güvenlikten, suçluları yakalama konusunda ortak hareket etmeye, telekominikasyondan uzay araştırmalarına, kültürel etkinliklere kadar sayısız alanda ortak imzalar atan iki ülke, özellikle ekonomi alanında yaptıkları Serbest Ticaret Anlaşmaları ile de ticaret hacmini ve mal alışverişini arttırdı.
İkili anlaşmaların yanı sıra birçok uluslararası projede de birlikte yer alan İsrail ve Kanada, eğitim, fakirlere yardım gibi insani çalışmalarda da birlikte rol oynadılar.
Kanada’nın diğer bir özelliği de İsrail’le olduğu kadar, Arap Dünyası ile de iyi ilişkilere sahip olması. Bu sayede, Ortadoğu Barış Süreci’nde tüm tarafların güven duyduğu bir dost olarak görülen ve yapıcı bir rol oynayan Kanada, barışın sağlanması konusunda attığı adımlarla takdir topladı.
 
İsrail - Filistin meselesinde Kanada politikaları

İsrail’in varlığı ve güvenliğine destek;
Kanada, İsrail’in var olması, kendi sınırları içinde komşuları ile barış içinde yaşaması hakkını 1948 yılından beri desteklemiştir. Ortadoğu politikasını hep bu destek üzerine kuran Kanada, İsrail’in uluslararası yasalara ve insan haklarına uygun bir biçimde, kendi  güvenliğini garanti altına almasını ve vatandaşlarının terör saldırılarına karşı güvenliğini sağlamasını da kabul eder.

Filistin Devleti;
Kanada, adil ve kalıcı bir barış anlaşması için, bağımsız, demokratik ve sınırları belli olan bir "Filistin Devleti"nin kurulmasını desteklemektedir. Kanada, bu sürecin karşılıklı görüşmelerle ve pazarlıklarla sağlanması gerektiğini savunmaktadır.
Bağımsız, kendi sınırları içerisinde yaşayan bir "Filistin Devleti"nin İsrail’le yan yana ve barış içinde yaşamasının, Ortadoğu’daki kalıcı barışın tek koşulu olduğunu savunan Kanada, bu devletin kuruluşu için yapılması gerekenleri ve atılması gereken adımları ortaya koyan Yol Haritası’nı da desteklemektedir.
Kanada, 1999 yılında Şarm el-Şeyk ve 2000 yılında Taba’da olduğu gibi, uluslararası ve/veya sivil kamuoyunun inisyatifi ile gerçekleştirilen organizasyonlara devam edilmesi gerektiğini de savunmaktadır.

Filistinli göçmenler;
Kanada, Filistinli göçmenler konusunun, Ortadoğu’da kalıcı bir barışın sağlanması için çözümlenmesi gereken bir konu olduğunu kabul etmekle beraber, çözümün nasıl olması gerektiği konusunda net bir görüş bildirmemektedir.
Uluslararası yasalar kapsamında, göçmenlerin haklarının korunması gerektiğini belirten Kanada, bu konunun taraflar arasında görüşülerek sonuçlandırılmasını savunmaktadır.

Terör;
Kanada, her türlü terörü kınamaktadır. Teröristlerin, uluslararası kanunlar kapsamında  mutlaka adalet önüne çıkartılması gerektiğini belirten Kanada, terörün politik hedeflerin elde edilmesinde bir araç olarak kullanılmasını kesinlikle kabul etmemektedir.
Bu kapsamda, Kanada; Hamas, İslami Cihad, Hizbullah ve El Aksa Mücahitleri ögrütlerini terör örgütü olarak nitelendirmektedir.

Filistin Yönetimi;
Kanada, Filistin Özerk Yönetimi’ni Filistinli halkını temsil eden hükümet organı olarak tanımaktadır. Bunun yanı sıra, bu yönetimin şeffaf, güvenilir ve demokratik olması, insan haklarına saygılı kurumlar kurması için oluşturulan uluslararası desteğin en önde gelen ülkelerinden biri.
Ortadoğu sorunlarından hiçbir zaman kendini soyutlamayan Kanada yakın zamanda  İsrail’e de desteğini sürdürdü. İsrail’in yaz aylarında Gazze Şeridi’ni boşaltmasının ardından, Kanada Başbakanı Paul Martin bir açıklama yaparak, İsrail’i tebrik etti ve Filistin Özerk Yönetimi’ni güçlendirmek, Filistin halkının yaşamını iyileştirmek için yirmi beş milyon dolar yardım yapacaklarını dile getirdi.
Geri çekilmeyi Ortadoğu Barış Süreci’nde ‘tarihi bir olay’ olarak nitelendiren Paul Martin, "İsrail; Gazze ve Batı Şeria’nın kuzeyini başarılı bir şekilde boşalttığı için tebrik edilmeyi hak ediyor. Bu durum, Filistinlilere yardım etmek için bulunmaz bir fırsat. Filistin Yönetimi’nin  güçlenmesini sağlayabilir, Filistin halkının yaşam seviyesini yükseltebilir ve onları kalıcı bir barış sürecinin taraflarından biri haline getirebiliriz" dedi.
Bu gelişmelerin kolay yaşanmayacağını kabul eden Kanadalı Başbakan, kendilerinin de aralarında bulunduğu uluslararası kamuoyunun desteği ve Filistinlilerin çabası ile bunun başarılabileceği inancında.