Yine bir erken final...

Alp ALKAŞŞampiyonlar Ligi kuraları geçtiğimiz gün çekildi. Biz sporseverlerin merak ile beklediği kuralar benim için ciddi bir hayal kırıklığı oldu. Geçen sene olduğu gibi bu senenin de en iyi iki takımı çok erken karşı karşıya geldi. Bu turda olmaması gereken Rangers, Benfica gibi takımların yanı sıra oldukça formsuz bir PSV ile

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba
Chelsea FC - FC Barcelona
İlk gördüğümde bu kadarı da olmaz dedim. Bu eşleşme, tıpkı her şampiyonada aynı grupta bulunan Hollanda ve Çek Cumhuriyeti gibi, futbolseverlere kader tarafından verilmiş bir cezadır. Sene başından beri kupanın en önemli iki adayı yine erken turlardan birinde eşleşti ve biz yine en iyi iki takımın oynayacağı finalden mahrum kaldık. Bir tarafta "büyücü" Ronaldinho, Eto’o, dünyanın top dağıtan en iyi DMC’si Xavi, Robert Carlos’un şutunu kafayla köşeden çıkaran Puyol… (Deco, Guily, Larsson, Messi’yi saymadım daha) Diğer tarafta ise dünyanın en iyi kalacesi Cech, Carvalho ve John Terry tandemi, Robben, Lampard, Essien, Duff diye devam eden orta saha… Crespo, Drogba ve dünyanın en zeki forveti Gudjohnsen. Galaktik bir savaş gibi geçecek olan bu eşleşme yine senenin en zevkli maçları olacağa benziyor. Ayrıca geçen seneki mücadeleden kalan hırs ve intikam duyguları bu seneyi daha da üst düzeye çıkaracaktır. Bu senenin geçen seneden en önemli farkı ise sonucu belirleyecek ikinci maçın Camp Nou’da oynanacak olması. Geçen seneki son golde direğe yapışık kalan Xavi vakası gibi bir talihsizlik olmazsa, bu sene Barça’nın turu geçen taraf olacağına inanıyorum.

Real Madrid CF - Arsenal FC
İki takım da çok kuvvetli olmasına karşın eski kuvvetlerinde değiller. İstikrarsız oyunları sıkça eleştirilen bu iki takım kendi liglerinde de çok parlak bir tablo sergilemiyorlar. Büyük bir çalkantı içerisinde olan Real’in toparlanabilmesi için bu maçı alması gerekirken, bu turu geçememesi halinde Arsene Wenger’i İngiltere publarında, Sir Alex Ferguson ile birlikte efkâr dağıtırken görebiliriz. Umarım Arsenal’in gençleri seyretmeye değer güzellikler sunar da, Real Madrid müstakil yıldızlar politikasının başarısızlığını tamamen kabul etmek durumunda kalır.

Werder Bremen - Juventus:
Championship Manager’ın herhangi bir versyonunu oynamış olanlar çok iyi bilir: Patrick Vieira oyunun hilesidir. Şayet oyunda Real Madrid onu kapmadan önce siz almışsanız,, oyunun zorluğu yarı yarıya iner. İşte Juventus tam olarak eski formunda olmasa da bunu başarmış durumda. Zaten güçlü olan kadrosu bu vesileyle çok daha komple bir kadro halini aldı. Sonuca gitmesini bilen Juventus bu turda fazla zorlanmayacak gibi duruyor. Werder Bremen ise Avrupa’da söz sahibi olabilmek için birkaç senedir yeniden yatırımları arttırmış durumda fakat Avrupa’nın en büyüklerinden Juve’ye diş geçirebilmeleri için daha çok erkenmiş gibi geliyor.

FC Bayern München -
AC Milan

Tarihleri boyunca göze hoş futbol oynamaktan kendilerini hep sakınmış olan Bayern, tipik bir Alman takımı olarak hem ligde hem Avrupa’da yoluna devam ediyor. Kalibresi son iki senede çok yükselen Alman ligi’nin temsilcisi bu sene daha genç ama daha sıkıcı futbollarıyla karşımızdalar. Diğer tarafta katı savunmaya, süper bir hücum gücü eklemiş olan ve bu iki alanı Gattuso ve Pirlo ile birbirlerine bağlamış olan Milan var. Geçen sene anlaşılmaz bir şekilde Final’i kaybeden Milan bu sene işlerini şansa bırakmak istemiyor. Sheva’nın performansı bu eşleşmenin galibini belirleyecek unsur olacaktır. (Shevchenko en son ne zaman kötü oynadı hatırlayan var mı?)

PSV Eindhoven -
Olympique Lyonnais:
Geçen senenin yarı finalisti PSV’de bu sene sattığı oyuncular ile büyük güç kaybeden takımların arasında. Attıkları bir elin parmaklarını geçmeyen gol sayısı ile gruptan çıkmış olmaları oldukça ilginç. Form düzeyleri oldukça düşük ama yine de orta karar bir Avrupa takımından daha kuvvetli oldukları kesin. Bir de rakipleri Lyon olmasaydı… Çünkü Lyon son iki sezonun en büyük ve istikrarlı sürprizi oldu. Seyir zevki yüksek olan futbolları, ayağa hızlı pas yapan ve kanatları müthiş kullanan bu takım Avrupa’nın sayılı takımları arasında kendine bir yere edindi. Wiltord’un takıma dönüşüyle başlayan bu peri masalı umut eelim ki kısa sürmesin.

AFC Ajax - FC Inter
Bu eşleşme üç sene önce olsaydı favorim kesinlikle Ajax olurdu fakat ibreler bu geçen üç sene de ne yazık ki, tam tersine döndü. Ajax genç yıldızlarına bir türlü hakim olamayıp, Chivu, van der Vaart gibi oyuncuları daha zengin kulüplere satmak durumunda kaldılar. On yıl aradan sonra başlayan Ajax’ın yeniden yükselişi de böylece 1999񮖠 sezonundan itibaren yeniden duraklamaya girdi. Diğer tarafta ise Inter, şu anki Real Madrid ’in  içinde bulunduğu yıldız tüccarı formatından kurtulup nispeten daha düzgün bir transfer politikası takip etmekte. Takımda kadronun yine büyük bir çoğunluğu yıldızlardan oluşurken eski senelerdeki aşırı bireysellikten biraz da olsa sıyrılmış olmaları ve Adriano’nun marifetleri Inter’i bu sene biraz daha ileriye taşıyacaktır.

SL Benfica - Liverpool FC
İstisnai bir kararla bu sene İngiltere beş takımla Şampiyonlar Ligi’ne katıldı. Geçen senenin şampiyonu Liverpool, üç öneme turu ve Chelsea’nin bulundu gruptan rahatça çıkarak bu sene de Avrupa’da iddialı olduğunu gösterdi. Chelsea’nin önde götürdüğü Premier Lig’den çok da umutlu değiller zaten. (En son bunu Beşiktaş için söylediğimizde olanları da unutmamak gerek) Benfica ise bu sezon yapacağını yapmış ve geçen senenin şampiyonuna elenmenin gururu ile eve dönmekten bir rahatsızlık duymayacaktır.

Rangers FC - Villarreal CF
Bu turu geçen, kulüp tarihindeki en büyük başarılarından birine imza atmış olacak. Villareal, senelerdir yükselen formu ile göz doldurmakta. Arjantin’in hakkında en az konuşulan yıldızı olan Riquelme’nin önderliğinde 2003 ve 2004 Inter-toto şampiyonu olan takım, bu sene katıldığı Şampiyonlar Ligi’nde ikinci tura çıkarak büyük başarı elde etti. Rangers ise, Larsson’lu  Celtic dönemindeki başarısızlıklarından kurtulup yeni bir sayfa açtı. Fakat henüz bu turu da geçecek düzeyde değiller. Zaten bu turu hangi takım geçerse, bu sezon sadece iki maç daha fazla yapacak gibi gözüküyor.