Ondokuzuncu yüzyılın İngilteresinden dünyaya yayılan ağır ve asil Victorien stil, ilk dönüşünü 1930ların sonunda modern zamansızlığın Coco Chanelini bile cazibesiyle büyüleyerek yapmıştı. Günümüzde şiirsel mekanlardaki koyu romantik Rönesans möbleleri ile Gotik renk paletleri bizleri Victoryen çağın; tekrar canlandığı1980lere, Fransızların Belle Epoque olarak adlandırdıkları son dönemlerine götürüyor. Adeta uzun süren bir bahçe partisinin bitmek tükenmek bilmeyen bir melodisi gibi bu sezon, tüm aksesuarlarıyla bizi takip etme telaşında tüm mekanlar. 19. yüzyılın son dönemlerine hakim olan Victoryen tarz bu yüzyılda da peşimizi bırakmayacak gibi. Belki daha önce olduğu gibi Edvardian döneminin takip etmeyeceğini bilsek de geri gelen bu akım her yerde şimdiden bizi cezbeder nitelikte.
Kraliçe Victorya İngilterede 1837den 1901e dek kraliyet tacını taşımasının ardından tahtından iner inmez 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren Victoryen kelimesi riyakarlık, seksüel baskı ve burjuva tutuculuğuyla eş anlamlı hale geldi. Victoryanın tahtta geçirdiği 64 sene çelişkilerle dolu romantik bir dönem olarak tarihe yazıldı.
Bizler de home office olarak kullanılanmayı düşlediğimiz salona girdiğimizde; dönemin renklerinden fildişi, narçiçeği kırmızısı, yeşil ve buz mavisinin soğukluğu ile koyu ahşap tonlarının mekandaki hakimiyetini seziyoruz. Seçilecek olan büyük yemek masası, takiben toplantı masası olarak da kullanılabilir nitelikte. Özenle seçilen mermer tablalı, cabriole stili ayakları ile tercih ettiğimiz masamızın etrafını Phillipe Starckın Kartell La Marie pleksi sandalyelerini özellikle kullandığımız şeffaflık ile antika masayı daha iyi gözler önüne sergileyebilme şansını yakalıyoruz. Mekanın en kült parçası olarak seçilen yemek masasının antika olarak tercih edilmesindeki en büyük etken heykelimsi tavırlarını odada ön plana çıkarma arzusudur. O dönemin reform sever Pre-Raphaelistleri gibi bu yüzyılın dahisi Phillipe Starck pleksi sandalyeleriyle bizlere bir dirhem gönderme yapadursun, kendimiz yine görkem arayalım teatral mekanlarımızda. Ardında da mekanın odak noktasına yerleştireceğimiz rahat ve geniş kanapenin üzerine yerleştireceğimiz el işi işlemeli yastıklarla gelenlere evlerindeki rahatlığı hissettirelim. Etrafına da dizeceğimiz Gotik veya Rönesans sandalyeler ile mekandaki oturma grubumuza çeşitlilik katabiliriz. Çeşitli yerlere serpiştirdiğimiz küçük yuvarlak kahve masalarının yüzeyinden yerlere dökülen dantel masa örtülerinin üzerine antika çin porseleni biblolar ile birkaçı gümüş, birkaçı kristal candellierler zarif-ince mumlarıyla heykel kıvamında dururken, bunun devamında fildişi rengine boyanmış odanın diğer duvarlarında Candellier aplikler bir devam hissi uyandırsın bizlere. Ayrıca eksik etmediğimiz porselen abajurlar odada kullanılacak olan indirekt aydınlatma için tercih edilmeli.Kanapenin karşısına yerleştireceğimiz yine antika olan sekreteryanın üzerinde laptopumuz dursun, incecik-yassı bir kitap gibi. Masa üzerlerinde büyük boy vazoların içlerini taze çiçekler ve odaya verdikleri taze ferah koku ile süslemeli.
Duvarların sadece biri kırmızı olabilir, tabii yeterince cesaretiniz var ise... Vintage fotolar, antik aile fotoğrafları, Hollandalı ressamlara ait portre ve peysaj yağlıboya tabloların reproduksyonları (yeterince şanslı iseniz tabii kendileri) ve Victoryen stili porselen tabaklar duvarlarda yer bulurken daha hafif bir etki için floral desenli duvar kağıtlarını da tercih edilebilirsiniz kararsız kaldığınız kırmızı duvarın yerine. Sadece tek bir duvar Victoryen stilini anmak adına yeterlidir aslında. Bu seçilmiş duvar odanın en büyük duvarı tercihen de penceresiz yalın en geniş duvarı olmalıdır. Bu duvarda Asya motifleri veya floral desenli alçak dolapların bazıları içki dolabı olarak, diğerleri de dosya dolabı olarak kullanılabilir. Kıymetli tabloların altındaki komodlara gizlenmiş dosyalar, bir şekilde gözlerden ırak tutulması ile mekandaki karmaşa hissini uzaklaştırıverir bizlerden. Ayrıca dönemin büyük şapka kutuları arşiv olarak da neden kullanılmasınlar ki. Kutular içlerindeki karmaşayı gizlemekte ustadırlar. Arşivlerin karışıklıklarını gizlemek için kullanılabilirler. Fildişi renginde boyanmış odanın diğer duvarlarında tercihen kullanılan büyük boy eskitilmiş yüzeyli aynalar mekanı olduğundan daha aydınlık ve daha geniş gösterme hevesinde olurlar. Dar alanlarda özellikle antrelerde tercih edilme sebebi işte bundandır. Hafif açılı asılmaları gerekir. Kitaplıklarda kitap raflarının arka duvarını komple ayna kaplarsanız mekandaki belli belirsiz derinliği yakalamış oluverirsiniz. Tüm bu antika karmaşasını dengelemek adına duvar renginde düz storlar pencerelerimizi örtebilir.
Yerde ise koyu renk cilalanmış masif parkenin üzerinde düşünülmeden bırakılmış oryantal el dokuması halı veya siyah üzerine büyük floral desenli kilimler yer almalı. Bunların yanında yer yer reform niteliğindeki modern dokunuşlar ile güçlendirilmeli mekanlarımızdaki Viktoryen stili.
Ve ardından Kardinal paltolarımızın yerleri öpen uzun eteklerini savurarak yürüdüğümüz büyüsel mekanlar yaratmanın peşinde mekanın diğer odalarını dekore ediverelim...