Türkiye`de özelleştirme artiyor

Debora ZAKUTOGenelde azgelişmiş ülkelerin tercihi olan özelleştirme, Türkiye`de de etkisini gösteriyor. Kamu açıklarını kapatma amacıyla uygulanmaya başlanan bu akım, özellikle 2000`li yıllarda karşımıza çıkmaya başladı. Tekel, Türk Telekom, Tüpraş gibi kurumlar özelleştirildi ve daha birçok kurumun yakın zamanda özelleş

Ekonomi
9 Ocak 2008 Çarşamba
Dünyada son trend özelleştirme. Türkiye de bu akımı yakından takip ediyor. İlk önce Türk Telekom, Pektim, Tekel ardından Tüpraş derken sıra Erdemir Demir – Çelik ve Halkbankda. Devletin üzerindeki yükü arttıran ve özelleştirmeyle birlikte daha iyi ve sistematik şekilde yönetilmeye başlanan kurumlarda özelleştirme süresince birçok sorun yaşandı. Fakat Türkiye yılmadan, önümüzdeki aylarda daha birçok kurumun özelleştirilmesi için çalışmalara başladı.

Özelleştirme
azgelişmiş ülkelerin tercihi

Özelleştirmeyi genel olarak kamu iktisadi teşebbüslerinin özel sektöre devredilmesi şeklinde tanımlamak mümkün. Özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kamu iktisadi girişimlerinin verimli çalışamadıkları, bundan dolayı da devletin bütçesine yük oldukları, dolayısıyla bunların özel sektöre satılması gerektiği görüşü 1980'li yıllarda genel kabul görmeye başladı. Özelleştirmenin esasen başlı başına bir amaç değil, devletin ekonomideki payının azaltılması amacına yönelik bir araç niteliğinde olduğu söylenebilir. Özelleştirmeyle daha önce kamu sektörü tarafından üretilen mal ve hizmetlerin özel sektör tarafından üretilmesini sağlayarak, devletin ekonomideki payının azaltılması hedefi güdülür. Özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde özelleştirmenin kamu iktisadi teşebbüslerinin hazineye getirdiği finansman yükünden kurtulmanın dışındaki bir amacı da devlete ek gelir sağlamaktır.

80’li yıllarda uygulamalar
hızlanmaya başladı

Mülkiyetin ve servetin geniş kitlelere yayılması da özelleştirmenin hedefleri arasında gösterilmektedir. 1980'li yıllarda özelleştirme uygulamaları hızla yaygınlaşmış, günümüzde kamu iktisadi teşebbüslerini özelleştiren ülkelerin sayısı 100'ü aşmıştır. Her ülkenin özelleştirme yöntemlerinin farklılığı, ülkelerin kendi özel durumları gibi nedenlerden dolayı özelleştirme uygulamalarının belirlenen hedeflere ulaşmadaki başarı derecesi doğal olarak ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. Ancak, kamu iktisadi girişimlerinin özelleştirilmesinden önce yapılacak çalışmanın kapsamlı olması, bu çalışma için gerekli ve yeterli kaynak ile zamanın ayrılması, özelleştirmenin başarı şansını artırıcı bir unsur olmaktadır. Özelleştirme uygulamalarının başlatıldığı 1985 yılından 1994 yılı sonuna kadar geçen dokuz yıllık sürede kapsama alınan kuruluşların yarısından fazlası tamamen özelleştirildi. Ancak, daha önce Çütosan'ın bağlı ortaklığı statüsünde faaliyet gösteren çimento fabrikaları dışında bu kuruluşların hemen tamamı, kamunun azınlık hissesine sahip olduğu iştiraklerdi. Belirtilen dönemde Yem Sanayi dışında gerçek anlamda bir KİT özelleştirmesi söz konusu olmadı.

Kamu açıklarını kapatma amacı ile özelleştirme
1990’lı yıllar özelleştirme satışları için değişik bir konjonktür getirdi. İktidarın tavizsiz benimsediği, parlamentodaki ana muhalefetin de karşı çıkmadığı neo - liberal düzende işlevleri tanımsız kalan KİT’lerin defteri, yoğun bir ideolojik şartlandırma kampanyasının eşliğinde dürüldü. Yüksek maliyetli iç borçlanma ile finanse edilmeye başlanan kamu açıklarının er-geç kendi vergi yüklerini de artıracağını sınıf sezgisi ile hemen kavrayan özel sektör, bu kampanyanın ön saflarında yerini aldı. 1980’lerde kamuflaj için kullanılan "etkinlik amacı ile özelleştirme" söylemi ve 1990’ların başındaki DYP - SHP koalisyonu programında yer alan "özelleştirme artı yeniden yapılandırma" ilkesi, yerini giderek "kamu açıklarını kapatma amacı ile özelleştirme"ye bıraktı. Yetersiz yatırım sonucunda teknolojik yıpranma tuzağına düşmeye başlamış KİT’ler, gerileyen piyasa veya muhasebe değerleri ile yurtiçi alıcıların daha kolay ulaşabilecekleri hedeflerdi. 2000 yılı itibariyle de özelleştirme hızlı bir şekilde Türkiye’de uygulanmaya başladı.

3.8 katrilyon YTL net giriş sağlandı
Türkiye'de 1984 yılında yarım kalan kamu tesislerinin tamamlanması ve yerlerine yeni tesis kurulması için özel sektöre devir uygulamaları ile başlayan özelleştirme, 1986'dan itibaren hız kazandı. Bugüne kadar 179 kuruluş özelleştirildi ve bu kuruluşlardan 167'sinde kamu payı kalmadı. ÖİB'nin yayımladığı bilgilere göre 1985 yılından bugüne kadar yapılan özelleştirmenin toplam tutarı 4.6 katrilyon TL (9.1 milyar dolar). Bir bölümü vadeli ve döviz cinsinden gerçekleştirilen hisse senedi ve varlık satışı işlemlerinden 31 Ağustos 2004 itibariyle 3.8 katrilyon TL (8.3 milyar dolar) net giriş sağlandı.

Tekel’de sorunlar yaşanıyor
Özelleştirmenin gündeme oturması ve herkes tarafından konuşulması, bu süreci olumsuz etkiliyor. Kimileri özelleştirmeye karşı çıkarken, kimileri ise destek veriyor. Özelleştirmenin ölçütü, bu düşünceleri etkiliyor. Özellikle Tekel ve Tüpraş büyük ses getirdi.  Tekel'in özelleştirme sürecine girmesinin ardından tütün üreticisi sayısı dört yılda 405 binden 255 bine, üretim ise 160 bin tondan 145 bin tona düştü. Tekel'in üretici için sigorta işlevi gördüğünü söyleyen uzmanlar 'Üretici tarlalarını terk edip başka sektörlere yöneliyor. Tedbir alınmazsa yerli üretim bitebilir' diyor. Tüpraş’ın ise yapılan ihale ile yüzde 51 hissesi Koç’a satıldı. Fakat yaşanan bazı sorunlardan dolayı bu ihalenin iptali istendi. Kamuya iade olmaması durumunda eylemlere başlayacak olan Petrol-İş Sendikası, AİHM’e başvurmaya hazırlanıyor. Danıştay, TÜPRAŞ’ta ihalenin iptali istemiyle açılan 4 davanın esastan görüşülmesi için 25 Nisan’da duruşmalı oturum kararı aldı. Sendika ise, iç hukuk yollarının tıkanması halinde davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağını ilan etti.

Halkbank’ın özelleştirme süreci başladı
Özelleştirme İdaresi’nin yaptığı açıklamaya göre Halk Bankası özelleştirme süreci de başladı. İhaleye davet edilecek firmalar, Özelleştirme İdaresi, Halk Bankası ve Hazine tarafından ortaklaşa belirlenecek. Davetin ardından, danışman firmaların tekliflerini sunması için yaklaşık 1 aylık süre verilmesi öngörülürken, bunun ardından geçecek 1DŽ haftalık süreçte de danışman firmanın seçimi hedefleniyor.Danışman firmanın, Banka'nın özelleştirmesine ilişkin stratejiyi belirlemesinin ise yaklaşık 2.5 - 3 ay alabileceği ifade ediliyor.Yetkililer, Halk Bankası'nın özelleştirilmesi için bu yıl içinde ihale ilanına çıkılacağını belirtirken, özelleştirmenin yıl içinde tamamlanması ise seçilecek yönteme bağlı olacak.Söz gelimi Banka'da blok satış yönteminin benimsenmesi durumunda özelleştirmenin bu yıl içinde bitebileceği, halka arzın tercih edilmesi durumunda ise yerine getirilmesi gereken işlemler nedeniyle gelecek yıla sarkabileceği vurgulanıyor.

THY halka arz edilebilir
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 2006 yılı başında yaptığı açıklamaya göre 2006 portföyünde öncelik Galataport ve Tekel Sigara’da. Galataport’la ilgili imar planı yetişirse, yıl içinde ihaleye çıkılacak. Tekel Sigara içinse daha önce yapılan blok satışlardan sonuç alınamaması üzerine marka satışı ihtimali de gündemde yer alıyor. Türk Hava Yolları ve Petkim gibi daha önce halka arz edilen kuruluşlarda yine halka arz üzerinde duruluyor. Petkim’de tıpkı TÜPRAŞ’ta olduğu gibi kamu hissesi yüzde 51 ya da daha altına indiğinde blok satış düşünülüyor. Türk Hava Yolları için de bu yıl içinde halka arz olabileceği belirtiliyor. Arcelor’la ortaklığa son veren OYAK ise devir işlemlerini önümüzdeki hafta tamamlamayı planlıyor. Her ne kadar OYAK, devirden sonra Arcelor’la yasal izinler çerçevesinde müzakereleri sürdüreceklerini açıklasa da çağrı muafiyeti kalkacağı için ortaklık zor görünüyor.