Guba kasabası Azerbaycanın başkenti Baküye 2 saatlik uzaklıkta bir yerleşim bölgesi. Bölgeyi küçük Guadialchai nehri ikiye bölüyor. Nehrin bir tarafında Azeri Müslümanlar, diğer tarafında ise Dağlı Yahudiler adı verilen etnik bir Yahudi toplumu yaşıyor. Bu Yahudiler yüzyıllardır orada yaşamakta olup kendilerine ait özel bir lisanları da var. Bu lisan Farsça ve İbranice karışımı farklı bir dil. Ayrıca Gubada yaşayan her Yahudi en azından 2Dž lisanı anadili gibi biliyor. Guadialchai nehri üzerinde iki köprü var. Bu köprüler nehrin iki yakasında oturanlar arasında ulaşımı ve sosyal dayanışmayı sağlıyor. Evlerin mimarisi; Rus Sovyet mimarisi, Doğu Avupa ve Orta Asyanın çizgilerini ortak bir potada eritmiş. Üç kültürün de etkileşimi hemen seziliyor.
Erkekler siyah kipa takıyorlar. Kipaları sürekli başlarında, hepsi de dükkan kapılarının önüne koydukları küçük taburelerde oturup gün boyunca birlikte vakit geçiriyorlar. Yaşlı kadınlar uzun etekli elbiselerinin üstüne renkli desenli önlüklerini bağlayıp o şekilde dolaşıyorlar. Saçlarını yemeni ile sarıp kapatıyorlar. Gençler ise çağdaş bir giyim sergiliyor. Evlerin çatılarında çoklukla metalden yapılmış Magen Davidler (Altı Köşeli Davud Yılıdızı) göze çarpıyor. Altı kubbeli eski sinagog günümüzde müze olarak hizmet veriyor.
Guba Yahudileri 300 yıldan bu yana o topraklarda yaşamaktalar. Bu bölgeye 18 .yüzyılda liderleri Fatali Han ile gelmişler, bu cemaati kurmuşlar ve orayı bir Yahudi cenneti haline getirmişler. Sovyet idaresi döneminde yörenin adı değiştirilmiş. Yevreskaya Sloboda (Yahudi Bölgesi) veya Krasnaya Sloboda (Kızıl Bölge) adı ile anılmaya başlanmış.
Sovyet rejiminden dolayı 1991 yılına kadar dini inançlarını kendi içlerinde devam ettiren fakat bunu gizleyen Yahudiler, ülke özgürlüğünü kazanınca dinlerini rahatlıkla uygulamaya başlamışlar. Bugün Gubada 103 yıllık bir sinagogda ibadet ediliyor. Bet-Knesset adlı sinagoga Müslüman etkileşiminden olsa gerek ayakkabılarını çıkararak giriyorlar. Yerler kalın İran halıları ile kaplı. İbadetten sonra özellikle cuma akşamları evlerinin kapısında eşleri ve kızları tarafından karşılanıp Şabat Şalom dilekleri ile öpüşüyorlar.
Sinagogun hemen yanındaki Yeşivada genç öğretmen Yitzhak Mordechaiev küçük çocuklara Tora dersi veriyor. Arada bir hemen yan odadaki mutfağa geçip hem "Kent" marka sigarasını tüttürüyor,hem de elektrikli semaverde demlediği çayını yudumluyor. 20 kadar küçük Talmud Tora öğrencisi de başlarında siyah kipalarıyla öğretmenlerinin etrafında cıvıldaşıyorlar. Mordechaiev, "Burayı bir de Pesah, Şavuot ve Roş Haşanada görün diyor. İnsanların nasıl akın akın sinagoglara gittiklerini görseniz gözlerinize inanamazsınız. Bu bölge gerçekten de mucizevi bir yer" diye ekliyor. "Hiç kimse bizlerin yüzyıllar boyunca her şeye rağmen dinimizi ve geleneklerimizi nasıl koruyabildiğimize inanamıyor. Başka bölgelerden karışık evlilik yapmıyoruz. Ben kuvvetle inanıyorum ki burası çok özel bir yer. Adeta küçük bir Yeruşalayim" diye sözlerini bitiriyor.
Bu cemaate mensup bir çok kişi İsraile göç etmiş, ama Guba ile bağlarını asla koparmamışlar. Hatta İsrailde para kazanıp buraya gelip kendilerine yeni ve modern evler yaptıranlar da var. Evler son derece çağdaş, camlarındaki vitraylarda Magen David motifleri hemen göze çarpıyor.
Şehrin ileri gelenlerinden biri olan Bakü Gabayı Semyon İçhilev duygularını şöyle dile getiriyor. "Babam Pesahta her yıl Seneye Kudüste derdi. Ama babam da ben de hep burada kaldık. İsraile gittim. Çok beğendim. Çok güzel bir yer. Tekrar gitmek isterim ama bizim yuvamız burası, biz buradan başka hiçbir yere gidemeyiz."
Guba Yahudileri Teşa-Beavda atalarının ve ailelerinin mezarlarını ziyaret ediyorlar. Bugün yapılan mezarlıklar son Azerbaycan modasına uygun olarak resimli, devasa, muhteşem siyah granit mezarlardan oluşan birer anıtkabir gibi. Yurtdışında yaşayanlar bile 9 Av günü ülkeye gelip Ziyara yapıyorlar.
Genç öğretmen Mordechaiev ise geleceğe daha olumsuz bakıyor. "Gençler gidecek, burayı terk edecekler, bir gün gelecek ki etrafta tek bir genç bile kalmayacak" diyor içini çekerek.