Purim Bayramını herkes çok sever! Bu kutlama daha çok çocuklara hitap etse de yetişkinler de her yıl Purim Bayramını sabırsızlıkla beklerler.
Purim günü Adar ayının 14. gününde kutlanır. Adar ayı genellikle Mart ayına rastlar. Kudüste ise 15 Adar günü kutlanır çünkü rabilere göre, halaha kurallarında yazıldığı üzere, şehir surları olan yerlerde bu bayram bir gün sonra kutlanmak zorunluğundadır. Veadar bulunan yıllarda Purim Bayramı 14 Veadar günü kutlanır.
Adar her zaman şanslı bir ay olarak kabul edilir. Çünkü Mart ayı Balık burcunun etkisi altındadır. Balık, dölleme doğurma ve yaratmayı simgeler. Şanslı olarak nitelenmesinin diğer bir nedeni de bu aya Purim gibi, Pers Yahudilerinin kurtuluşunu anlatan, onları fiziksel olarak yok edilmeten kurtaran bir anma bayramının denk düşmüş olmasıdır.
Ester kitabında okunabileceği gibi, öykü ladin ağacından yapılmış, altın ve gümüş varaklarla bezenmiş bir yer ola kral sarayında başlar. Gözden düşmüş sürgün edilmiş eski kraliçe, kral ve yeni bir kraliçe eş- İbranice Ahaşveroş denilen kralın tarihteki gerçek adı 1. Xerxes. M.Ö.5. yüzyılda Pers imparatorluğudur. Güzel bir genç kız olan Ester, yeni kraliçe olarak seçilir. Kralın haberi yoktur ama Ester Yahudidir. Kralın veziri, Aman çok büyük bir Antisemit olup ülkedeki Yahudileri tümden yok etmek istemektedir. Onların yok edilme tarihini saptamak üzere zar atar. "Zar" anlamına gelen "Pur" kelimesi "zarlar" diye adlandırılan "Purim" halini böylece alır. Fakat kraliçe Esterin kuzeni Yahudi Mordehay, Estere atılan zarı, planlanan entrikayı anlatır. Bunun onun ölümüne bile mal olabileceği ihtimalini de göze alarak, Esterin olaya el koymasını ister. Ester cesurca kocası olan kralın huzuruna çıkarak ona Yahudi olduğunu itiraf ettikten sonra, halkını kurtarması için krala ricada bulunur. Sonuç olarak Yahudiler onları bekleyen katliamdan kurtulurlar. Düşmanları olan Vezir Aman ise ipe çekilerek idam edilir.
Aslında hiç kimse Purim öyküsünün gerçekten olup olmadığını tam olarak bilemiyor. Din bilginleri bile bu konuyla ilgili farklı teoriler üretiyorlar. Bir düşünüşe göre Purim Babillilerin yeni yıl kutlamalarının bir Yahudi versiyonu. Babil tanrıları onların geleneklerine göre her yeni yılın başlangıcında halkındaki her kişi için zar atarlarmış. Bu zarın adı "Puru"imiş.
Diğer bir teoriye göre ise Perslerin Mart ayında kutladıkları bir bayram Mart ayına düşermiş. Her ne kadar bu iki topluluğun bayramları aynı aya ve tarihe denk düşse de aralarında çok fazla bir benzerlik taşımıyor. Üçüncü bir hipoteze göre ise bu bayram Greklerden (Yunanlılardan) çıkmış. Perslere ait olmayıp Yahudi tarihine de Yunan Baküs Şarap festivalinden öykünerek adapte edildiği öne sürülüyor.
Purim bayramı sırasında oluşan atmosfer, adeta uzun ve karanlık geçen bir kış döneminden sonra ilkbaharın gelişinin kutlanması gibi bir festival niteliği taşıyor. Aynı dönemde Hıristiyan toplulukları da her ülkede festivaller düzenliyorlar. (Rio Karnavalı, Venedik Karnavalı, Almanyadaki Faşing vs.) Hıristiyan ülkelerdeki bu festivallerin genel olarak adı "Mardi Gras" olarak betimleniyor. Zaten kutsal kitaptaki Ester kitabında da Tanrının adından hiç söz edilmezken, sadece Esterin cesaretinden ve kahramanlığından söz ediliyor. Aslında öykünün fazlaca bir tarihi değeri de yok. Çünkü tarih kayıtlarına göre Xerxes adlı hiçbir kralın eşi olarak Ester adında bir kraliçe adına rastlanmıyor. İşte bu yüzden birçok din bilgini bu kutlamanın dini bir değer taşımadığını, sadece bu kültür etkileşiminden yaratılan bu bayrama ulusal bir anlam katmak amacının güdüldüğü varsayılıyor.
Her ne ise, ister gerçek, ister hayal ürünü de olsa, bu öykü iyiliğin daima kötülüğe galip geleceğini anlatan ve insanları ruhsal huzura ve gurura kavuşturan bir macera. Günümüz Yahudisine ise şu soruyu sordurup, şöyle bir sonuca vardırıyor. "Kendimizi diğer inançların karşısında nasıl daha güçlü ve gururlu hissedebiliriz? İşte böylesine bir Purim öyküsü ile
"
Purim kutlmasında çok az dini, ama çok folklorik öğeler ve gelenekler kullanılır. Gerçekten de bu gün; komiklik, tiyatro, drama ve eğlence günüdür. İnsanlar kıyafet balosu kostümleri giyerler. Maskeler ve şapkalar takarlar. Sokaklarda şenlikler yapılır, danslar edilir. Evlerde şekerlemeler ve tatlılar yenir. Diğer dini bayramlarda olduğu gibi mum yakılmaz, kadiş okunmaz. Purim günü özel bir takvim düzenlemesiyle asla Şabat gününe denk gelmez.
Dünyanın her tarafında her gün Tora öğrenimi görmesi gereken insanlar o gün kesinlikle bunu yapmazlar. Sadece eğlenip gülerler. Temsiller verirler. Hatta bazı ülkelerin cemaatlerinde bunun özel bir adı vardı. "Purim spiels" yani Purim tiyatro oyunları adı verilmiştir. Bu gelenek yüzyıllar içinde Yiddiş Tiyatrosunun gelişmesine destek verirken, bugünkü modern İsrail tiyatrosunun ana nüvesini oluşturmuştur. Purim olayı komikleştirilmiş, Haman karikatürize edilmiştir. Senede bir gün Yahudilerin körkütük sarhoş olmalarına izin verilmiştir. O denli ki "Amanı lanetlemek" (Arur Haman) ve "Mordehayı kutsamak" (Baruh Mordehay) dilekleri, sarhoşluktan yer değiştirecek hale gelene kadar içmek serbesttir.
Halahaya göre Purimdeki tek dinsel öğe o gün kadın ve erkeklerin hep birlikte sinagoga gitmeleridir. Purimin ilk gecesi ve ertesi sabahı sinagoga gidip kutsal kitabın içinde bulunan Esterin Öyküsünü dinlemek gerekir (Megillat Ester). Bunu iki kere dinlemek insanların öyküyü akıllarında daha iyi tutabilmelerini sağlamak içindir. Öyküde tam 54 kez Hamanın adı tekrarlanır. Bu isim tekarlanırken bir tür yuhalamak amacı ile herkes ayaklarını yere vurarak veya ellerini birbirine çarparak gürültü çıkarırlar. Ayrıca gürültü çıkaran İbranice "Raaşan" Yidişçe ise "Grogger" denen kaynana zırıltısı adlı oyuncakla gürültü yapılır. Bazı cemaatlerde Hamanın adı ayakkabıların altına yazılır ve herkes Hamanın adını ayaklar altına almak için papuçlarını kuvvetle döşemelere sürterler. Yüzyıllarca önce Hamanın tasvirlerini yapıp Purim günü yakma alışkanlığı vardı. Bazen de mumdan yapılan ve içinde Haman ile ailesinin figürlerinin yer aldığı maketler de yakılırdı. Ardından ise megila okunurdu. M.S. 5. yüzyıldan itibaren Antisemit Avrupalılar bunu çarpıtarak Yahudilerin, Hıristiyan haçlarını ve İsanın tasvirlerini yaktıklarını iddia ederek, Yahudilere iftiraları atmaya başladılar. Böylece yüzyıllarca süren bu eski gelenek, çarpık iddialar sonucu ortadan kaldırıldı. Amanın figürünü yakma geleneğinden can güvenliği yüzünden vazgeçildi. Yine de bazı Sefarad cemaatlerinde yer yer bu geleneğe yer verilmektedir.
Esterin megilası ile birlikte Toradan bazı metinler de birlikte okunur. Bu metinlerde Purim gününde dostlara ve aileye verilmesi gereken "Mişloah Manot" adlı bir yiyecek sepeti armağanından söz edilir. Bu geleneğe göre tepsiler meyveler, şekerlemeler ve tatlı hamur işleri ile donatılarak dostlara ve aileye karşılıklı olarak gönderilir. Purim bayramının seudasında bu tatlılardan yeme mecburiyeti vardır. Asırlar önce Purim karakterlerine benzeyen çörekler ve bisküviler pişirilirmiş. Günümüzde Hamanın kulakları (Orejas de Aman veya Hamantaschen) adı verilen kurabiyeler, "Hamanın cepleri" adlı üçgen tatlı börekler yapılır. Bazı cemaatler ise çeşitli bakliyatı pişirip yerler. Böylece kraliçe Esterin Pers Sarayında kaşerut kurallarını uygulatmasını anımsarlar. Purim bayramının tek ve biricik en önemli şartı o gün yoksulları sevindirmek ve onlara hediyeler vermektir. Bu yüzden o gün en yoksul Yahudiler bile çam sakızı çoban armağanı hediyeleri birbirlerine verirler.
Ester adı belki de Babilin tanrıçası İştardan esinlenilerek bu öyküdeki kadına takılmış olabilir. Fakat birçok kişi Ester adını İbranice bir kelime olan lhastir (lamed-hey-sameh,taf-yut-reş) kelimesinden geldiğini. Bu kelimenin kökünün ise üç harften meydana geldiğini iddia eder "Sameh-Taf-Reş "Ester" kelimesinin ise saklanmak, gizlenmek anlamına gelen lhastirden türediğini söylerler. Çünkü anlatılan öyküde Ester, kraliçe olduğu vakit ilk önce Yahudi olduğunu eşine söylememiş, bu gizlemiştir. Purimde giyilen kostümler ve takılan maskeler Esterin bu gizliliğini ve sırrını simgeler.
Kaynak: The Jewish Year
Celebrating the Holidays