Okur Görüşü: İvo Molinas`in “Öteki” yazisı

Melin Levent YUNA*Bu yazı son dönemlerde dünyada ve Türkiye`de yüksek oranda popülerlik kazanmış Arjantin Tangosuna toplumsal bir bakış açısı sunmaktadır. Günümüzden son derece farklı bir dönemde, farklı bir sebeple doğan bu dans kültürünün neden bir asırdır yaşadığı ve dünya çapında geniş kitleler taraf

Perspektif
9 Ocak 2008 Çarşamba

Avram MİZRAHİ

Her yazısını ilgiyle okuduğum Ivo Molinas Emmanuel Levinas'in "Öteki" ye sorumluluğumuzun bilincini ve bu eylemin sorunlarını tartışıyor. Levinas felsefesinde bilinçli, etik gerçeği ve kendini bilen kişi hemen hemen aynı anda başkasına ve başkalarına karsı "mecburluğunu" idrak eder. Tıpkı âşık olduğunu hisseden Atilla İlhan deyişiyle "Ben sana mecburum" veya herkesten ve her şeyden sorumlu olan Dostoyevski gibi.
İşte bu noktada problemler başlıyor.
Önce Tanrısız ve Molinas'in beklediği gibi "Kurtarıcının" gelmeyeceği bu maddi dünyada gene Dostoyevski'nin deyimiyle "her şey mubahtır."
Ve Molinas'ın hayıflanarak yazdığı gibi belki de 'Öteki" bu sorumluluğa değmez, belki de oyunu kurallarına göre oynamamaktadır, belki de kötüdür kısaca?
Veya gene Ivo Molinas'in yazısına tepkisinde Moiz Varon 'un hatırlattığı kötülüğün kaynağı, azınlığa değerlerini zorla kabul ettiren çoğunluktur.
Bu noktada Tora'dan bir örnek vermek istiyorum (örnek Levinas'tan).
Bilinen hikâye, Yaakov kardeşi Esav'dan hileyle büyük oğul hakkını (behorut) çalar, Esav devamında 400 kişiyle kardeşinin peşine düşer ve Tora da şöyle yazılır "Yaakov korku içinde ve tedirgin" (Bereishit 32,8) ve ünlü Tora yorumcusu Rashi sorar, "neden hem korku ve tedirginlik, sadece korku veya sadece tedirginlik yetmez mi?" ve yanıtını verir: "Korku kardeşinin ona yapacağından, tedirgin onun "öldürmeyeceksin" emrini çiğneyerek kardeşi Esas veya yanındakilere incitebileceği olasılığından dolayı!"
İşte etik Angst(korku) duyan bilinçli kişi (yalnız Yaakov değil, Rashi ve Levinas ve hepsi yüzlerce sene arayla).
Bu beni zamanımız insanın durumuna getiriyor, tek kişi olarak etik bilince erişmenin yolunu aramamız ve devamında "Öteki" ye sorumluluğumuzdaki başarılarımızın sınırlı olacaklarını kabul etmemiz lazım, bu düşüncelerim kötümser ama Moiz Varon'un şampiyonu Erasmus'tan bu yana bu konuda "medeniyetler çatışması"nda bir ilerleme, iyileşme görmüyorum.
"Kurtarıcı" ya gelince Dostoyevski'nin son eseri Karamazov Kardeşler' de kurtarıcının, İsa’nın yeryüzüne gelmesi olasılığı tartışılır ama varılan gerçek bir kurtarıcının bu dünyada yeri olmadığıdır.
Metafizik çözümlerin (dinsel, Messianic veya politik, Marksizm gibi) ise sonları hüsran.
Öyleyse ne yapmalı? Yazdıklarımı kötümser bir havayla bitirmek istemiyorum.
Ivo Molinas'in son yazısına dönüyorum, "ortak akıla ihtiyaç var" diyor, bir bakıma aklın yolu birdir demek istiyor.
Üzgünüm ama bu teoride kalıyor, benim şimdilik vaad edebileceğim tek ümit, kişilerin giderek etik bilinçle tek tek(tıpkı Yaakov gibi) başkalarına, yabancıya "öteki"nin sorumluluklarını idrak etmeleri, böylece tekdüze çoğunlukların, Moiz Varon (ve Nietzsche'nin) deyimiyle sürülerin kuvvetleri zayıflayacaktır.