Hazırlayan: Sabi VARON“Dünya Su Konferansı” çatışmalarla başladı4. Dünya Su konferansı 16 Mart 2006`da Meksika`nın başkenti Mexico City`de başladı. 120 ülkeden temsilcilerin katıldığı konferans dünyada temiz su sıkıntısına çare arıyor.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre halen dünya üzerindeki 6 milyar insandan 1 milyarının hiç temiz içme suyu kaynağı yok. 2,6 milyar insanın kullandığı içme suyunun ise hijyen seviyesi yeterli değil. BM raporlar aynı zamanda dünya üzerindeki içme suyunun yüzde 40ının kaçak kullanım ve tesisat bozuklukları nedeni ile kayıp olduğunu ortaya koyuyor.
BM raporları su eksikliğinin su politikalarının yerersizliği ve altyapıya yatırım yapılmamasının sonucu olduğunu bildiriyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki hükümetlerin hızla kentleşen bölgelerde varoşlara ve gecekondu mahallelerine gerekli alt yapıyı sağlamak istememesi sorunlara yol açıyor.
Su konferansının açılışında çıkan gösteriler Meksikanın varoşlarından ve kırsal bölgelerinden gelen insanların tepkisini ortaya koydu. Göstericiler, bölgelerindeki suyun büyük şehirlere aktarılırken kendilerinin su ve alt yapı ihtiyaçlarının karşılanmadığını ve konferansın sadece büyük şirketlerin karlarını arttırmak için düzenlendiğini savundular. Bazı göstericilerin yer yer polise molotof kokteylleri ile saldırdığı bildirildi.
Konferans 22 Mart günü "Dünya Su Günü"nde açıklanan raporla sona erecek.
Fransada yeni iş yasası protesto ediliyor
Fransız Başbakanı Dominique de Villepinin çıkardığı yeni yasa öğrenciler ve genç işçiler tarafından şiddetli protestoya uğradı. Yasa 26 yaşından genç işçilerin 2 sene zarfında hiçbir açıklama yapmadan tazminatsız işten çıkarabilmeleri için işverenlere izin veriyor. Villepin bu yasa ile işverenlerin genç çalışanları işe almaktaki risklerini azaltmak ve böylece gençlerin daha kolay işe alınmasını sağlamak isteğini belirtiyor. Villepin böylece genç populasyondaki işsizlik oranını azaltmak istiyor. Fakat üniversite öğrencileri ve genç çalışanlar bu yasa ile tüm iş güvenliklerinin ellerinden alındığını ve işverenlerin gençleri sömüreceğini söyleyerek protesto ettiler. Cumartesi günkü protestolarda polis ve öğrenciler arasında çıkan şiddet olayları arkasından 167 kişinin göz altına alındığı bildirildi. Pazartesi günü de sendikacılar yasayı protesto etmek için grev yapılıp yapılmayacağı konusunda görüşmek için toplanmaya karar verdiler.
İran ve ABD Irakta barışı
sağlamak için masaya oturacak
Irakta her gün ortalama 50 kişinin ölümüne neden olan şiddet olayları sürerken İran yetkilileri Irak konusunda ABD ile masaya oturma kararı aldı.
16 Mart 2006 Perşembe günü ABD ve İran, Iraka barış getirmek amacı ile görüşmeye karar verdiler. Bush geçen hafta İranı, ABD ve ırak askerlerinin ölümüne yol açan otoyol bombalarını tasarlamak ve imal etmek ile suçlamıştı. Bir diğer ABD yetkilisi ise görüşmelerin bir pazarlık olmadığını, nükleer enerji konusunda bir antlaşma yapılmayacağını, sadece Irak hakkında görüşmeler yapılacağını bildirdi. İranın Iraktaki Şiiler üzerindeki etkisi nedeni ile görüşmelerin faydalı olabileceğine inanılıyor.
Uzmanlar İranın ABD ile masaya oturmayı kabul etmesini ise ülke içerisinde yükselmeye başlayan hoşnutsuzluğa bağlıyorlar. Başkan Ahmedinejadın meydan okuyan tavrı ilk başta ülke içerisinde puan toplamıştı. Fakat Rusyadan beklenilen desteğin alınamaması ve İranın tüm tehditlerine rağmen BM güvenlik konseyine sevk edilmesi üst düzey bürokratların agresif dış politikasının eleştirilmesine yol açtı.
Bu sırada Irakın kuzey bölgelerinde de şiddet olayları başladı. Irakın Kürt bölgelerini kontrol eden Talabaninin, Barzaninin partilerini yolsuzluk ve diktatörlük ile suçladı. Protestocular Perşembe günü (16 Mart 2006) sokağa döküldüler. Protestocular Saddam Hüseyin döneminde yapılan Halepçe katliamını anmak için kurulan müzeyi ateşe verdiler.
Aynı gün Irak parlamentosu da uzun süreden sonra ilk defa toplandı. Parlamentonun güvenli bir şekilde toplanabilmesi için Bağdatta bir günlüğüne araba kullanma yasağı ilan edildi.
Miloseviç hücresinde ölü bulundu
Savaş suçu ile yargılanan Yugoslavya eski Başkanı Slobodan Miloseviç hücresinde ölü bulundu. Miloseviçin daha önceki kan örneklerinde Rifampicin adlı anti-biyotiğe rastlanmıştı. Bu yüzden Miloseviçin kaçak şekilde bu ilacı alarak kalp hastalığı için yapılan tedavinin etkilerini azaltmaya çalıştığı, bu yolla yargılanmaktan kaçmaya çalıştığı iddiaları ortaya atılmıştı. Fakat Hollandada yapılan otopside Miloseviçin kanında Rifampicine rastlanmadığı bildirildi. Bunun yanında herhangi bir ilaçtan yüksek doz veya zehre de rastlanmadığı belirtildi. Miloseviçin cenazesi cumartesi günü Belgratta yapılırken, şehirde hem Miloseviç yanlısı hem karşıtı gösteriler için binlerce kişi sokaklara döküldü.