İsrail 28 Mart 2006 tarihinde yapılacak olan on yedinci Knesset seçimleri için geri sayıma başladı. 28 Martta erken seçime gidilmesinin arkasında yatan önemli siyasi gelişmelerin başında ticaret sendikası başkanlığını yürüten Amir Peretzin Kasım ayında sürpriz bir şekilde İşçi Partisi başkanı seçilmesi geliyor.
Likud Başkanı Ariel Şarona yakınlığı ile bilinen Şimon Peresten devraldığı İşçi Partisi başkanlığına seçilmesinden sonra Peretzin ilk icraatı Likud Partisi ile oluşturdukları koalisyondan ayrılarak hükümeti düşürmek oldu. Bu gelişme ile erken seçim kaçınılmaz oldu. Düşen bu hükümet, on altıncı Knessetin üçüncü koalisyonu idi. Ocak 2005te Şimon Peres başkanlığındaki İşçi Partisinin programında, Şaronun tek taraflı geri çekilme planını desteklediğini açıklaması ve Likud Partisinin büyük çoğunluğunun karşı çıkmasına rağmen, tek taraflı geri çekilme planı onayladı ve yürürlüğe koydu.
2003 seçimlerinde Ariel Şaron başkanlığındaki Likud Partisi 120 sandalyelik Knessette 38 sandalye alarak İsrail standartlarına göre yüksek bir başarı kazandı. O dönemdeki en yakın rakibi Amram Mitzna başkanlığındaki İşçi Partisi ise sadece 19 sandalye aldı. 2003 seçimlerinin galibi Şaronun ana seçim vaadi Gazze şeridinden İsrailli yerleşimcileri ve askerleri çekerek Filistinliler ile özlenen huzuru sağlayacağı yönünde idi. 28 Mart 2006 seçimleri için de benzer fikirleri savunan Şaronun bu açıklamaları Likud Partisi içinde huzursuzluğu arttırdı.
Planında tek taraflı olarak Batı Şerianın bir kısmından da geri çekilme yer alan Ariel Şaron, bu isteklerini Likud yerine merkez bir partide gerçekleştirebileceğini fark etti. Bu sebep ile Şaron parti başkanı olduğu Likuddan ayrılarak Kadima (İleri) adını verdiği yeni bir parti kurdu. Koalisyon ortağı Şimon Peres, Şaronun liderlik vasıflarını överek Kadima Partisine katılan ilk kişilerden biri oldu. Likuddan ayrılan Şaronun başkanlık koltuğuna geçmiş dönem başbakanlarından Binyamin Netanyahu geçti. Şaronun Likuddan ayrılması ile seçim anketlerinde birinci olan Likud gerileyerek İşçi partisinin ardından üçüncü sıraya yerleşti.
Başbakan Ariel Şaronun 4 Ocak 2006da geçirdiği rahatsızlık ile siyasetten çekilmek zorunda kalması ile İsrail Başbakanlığı ve Kadima Partisi, Başbakan Yardımcısı Kudüs eski valisi Ehud Olmerte teslim edildi. Başbakan vekili sıfatı ile Ariel Şaronun görevini devralan Olmert, 31 Ocakta açıklanan seçim listelerinde Kadimadan Başbakan adayı olarak yer aldı. Seçimde Şaronu sembolik bile olsa aday olarak göstermek isteyen parti üyeleri, Şaronun katılım sözleşmesini imzalamamış olması sebebi ile bu dileklerini gerçekleştiremediler. Kadima aday listesinde Olmertten sonra ikinci sırada Şimon Peres, üçüncü sırada Dışişleri bakanı Tzipi Livni bulunuyor.
16. Knessetin son koalisyonuna destek veren Şinuy ve Meretz gibi daha küçük partiler de Likud gibi koalisyondan daha güçsüz olarak çıktılar. Önceki seçimlerde üçüncü parti olarak çıkan Şinuyda ikinci sıra için çekişen Şinuy Başkanı Yosef Lapidin yakın çalışma arkadaşı Abraham Poraz çok az fark ile rakibi Tel Aviv konsey üyesi Ron Levintale yenilince partisinden ayrılma kararı aldı. Porazın partiden ayrılması ile Knessetteki birçok Şinuy üyesi kendisini takip ederek HeTS (Laik Sionist) Partisini kurdular. Bu gelişme üzerine Şinuy başkanı Yosef Lapid parti liderliğinden istifa etti. Yapılan anketlere göre, geçen seçimlerin üçüncü önemli partisi 16. Knessette 15 sandalye kazanan Şinuyun veya yeni kurulan HeTSnin bu seçimlerde başarılı olması oldukça güç. Bu yıl ayrıca bir partinin Knessete girebilmesi için alması gereken oy oranının %1,5tan %2ye çıkarılması, popülaritesini kaybetmiş küçük partilerin şansını oldukça azaltıyor.
Yaşanan bütün bu gelişmeler ışığında, İsrail seçimleri geleneksel 2 büyük sağ-sol partinin çekişmesine değil, sağ-sol-merkez olarak 3 partinin çekişmesine sahne olacak: anketlerde önde giden merkez Kadima, sağda Netanyahu yönetiminde Likud ve solda Peretz yönetiminde İşçi Partisi.
Seçim öncesi anketlere göre İsrail halkı bu seçimlerde merkez parti Kadimayı tercih ediyor. Bu tercihin sebebi sağ ve sol partilerin İsrail-Filistin sorununa yeni bir çözüm bulamaması olarak tanımlanabilir. İsrailli seçmenin Kadimanın Filistinlilerle süre gelen anlaşmazlıklar ve Hamasın seçilmesi ile politik sahneye çıkan terörist grup ile en iyi şekilde mücadele etmeye hazır olduğunu düşünüyor. Seçmenin bu inancı anketlere de yansıyor. Geçmişte seçime yakın zamanlarda gerçekleşen Filistin saldırıları genelde sağ partilerin oy arttırmasına sebep olurdu. Sadece Filistin sorunları değil Şaronun rahatsızlığı gibi kritik iç gelişmeler de anketleri değiştirirdi. Fakat bu sefer durum farklı, anketler sabit: 1- Kadima 2-İşçi 3- Likud.
İbrani Üniversitesi Siyasal bilimler profesörü Reuven Hazan, Kadimanın kurulmasından çok önce, merkez bir partiye ihtiyacın doğduğunu ve Kadimanın bu ihtiyaca cevap verdiğini belirtiyor. Hazan ayrıca İsrail halkının büyük çoğunluğunun demokratik Yahudi bir devlet olmak istediğini açıkladı. Fakat içinde barındırdığı, seçme ve seçilme hakkına sahip olmayan, yüksek Arap nüfus ile demokratik olunamayacağını, Araplara bu hak verildiği taktirde ise Yahudi bir devlet olmaktan çıkılacağı gerçeğini sözlerine ekledi.
Hamasın Filistin seçimlerini kazanması tüm partilerin üzerinde durdukları önemli bir konu. Hamasın seçimleri kazanmasının İsraillileri endişelendiren boyutu ise bu durumun uluslararası tepkilerinin ne olacağı. Yani ABD ve ABnin bu durum karşısında ne söylediğinden çok ne yapacağı. ABD ve AB, Hamas hükümetini, FÖYe yapılan yardımlar aracılığı ile dolaylı olarak destekleyebilir veya bu desteğini keserek Hamasın İsraili tanımasını sağlayabilir.
İsrail halkının güvenliği ve Filistin Özerk Yönetimindeki (FÖY) Hamas sonrası gelişmeler seçmenlerin oy kullanırken dikkate alacağı noktaları oluşturuyor. Seçmenlerin dikkat edeceği bir diğer nokta ise barış süreci ve İsrail sınırı. Sol ve merkez partilerin ana seçim malzemesi olan bu konu aşırı dinci partiler için daha az önem taşırken, sol partiler için ekonomik sorunlardan sonra ikinci sırada yer alıyor. Eşitlik ve insan hakları küçük merkez, liberal ve sol partilerin önem verdiği başlıklar. Fırsat eşitliği, eğitim, işsizlik gibi sosyal konular sol partiler ve farklı etnik kesimleri temsil eden partiler tarafından seçim kampanyalarında kullanılıyor.
Tek taraflı geri çekilme projesinin mimarı Ariel Şaron, İsrailli seçmenlere bu öngörüyü aşıladı. Geçmiş seçimlerde etnik köken veya dini inanç sebebi ile sağ veya solu tercih eden seçmenler, bu seçimlerde Filistinlilerden tek taraflı çekilme ile ayrılmak isteyenler ve istemeyenler olarak bölünmüş durumda. Tek taraflı geri çekilmeyi isteyenler Kadimayı destekliyor. Tek taraflı geri çekilmeyi istemeyenlerin oyu ise ikiye bölünmüş durumda: Filistinlilerle görüşme yaparak ancak barış karşılığı toprak vermek isteyen solcu partiler ve topraklarından vazgeçmek istemeyen, İsrailin 1967 savaşı sonrası elde ettiği toprakları sınır kabul eden sağcı partiler. Seçim öncesi anketlere göre oy kullanacak seçmenlerin yüzde ellisi tek taraflı geri çekilmeyi desteklediğini açıkladı.
Bu eğilimi öngören Kadima Başkanı Olmert, yaptığı açıklama ile başbakan seçilmesi durumunda 2010 yılına kadar, yani 4 sene içinde, İsrailin daimi sınırlarını çizeceğini belirtiyor. Olmert, ancak bu şekilde İsrailin, Filistin nüfusunun büyük bölümünden ayrı, sabit bir Yahudi çoğunluğa sahip bir devlet olabileceğini vurguluyor. Kadima Partisinin Şaronun izinden gittiğini belirten Olmert seçim vaatlerinde kendisinin de tıpkı Şaron gibi barış için tek taraflı geri çekilmeden yana olduğunu açıklıyor. Judea ve Samaryadan çekilmeyi düşünen Olmert, İsraillileri olabildiğince güvenlik duvarının içerisine yerleştirmek istiyor. Olmerte göre savunduğu program bir "barış" reçetesi değil fakat bir "huzur" reçetesi.
Tek taraflı geri çekilmeyi Netanyahu yönetimindeki Likud ve Peretzli İşçi Partisi onaylamıyor. Netanyahu Ürdün Vadisi gibi stratejik ve milli önemi olan yerlerin geri verilmesi taraftarı değil. İşçi Partisi ise Kadimaya benzer bir tutum izlese de yeşil hat olarak da adlandırılan 1967 öncesi sınırlarına yakın bir sınır düşünmekte.
Geri çekilme kadar önemli olan diğer bir konu ise ekonomi. Ekonomik seviye farkını azaltmak ve yoksulluk ile savaşmak İşçi Partisinin ana hedefi olarak bu seçimlerde yer alıyor. İşçi Partisini yoksulların partisi olarak gösteren Sefarad Amir Peretz İspanyadan Fasa kaçan bir aileden geliyor. İsrailde dezavantaj olan bu durumu Peretz, sosyal ve ekonomik vaatlerle aşmaya çalışıyor. "Terörizm ile savaş, güçlü bir halk yaratmak" sloganı ile kendini tanıtan Peretz, asgari ücreti aylık bin dolara yükseltmeyi amaçladığını vurguluyor. Diğer partiler ise kampanya vaatlerinde ekonomiye İşçi Partisine oranla daha az yer ayırıyorlar. Kadima yatırım ve uzun vadeli planlarını açıklarken, Likud vergi sisteminin elden geçmesi gerekliliğini vurguluyor.
32 politik partinin katıldığı genel seçimlerde partiler, 28 Marta üç hafta kala resmi tanıtım kampanyalarına başladılar. Günde bir saat akşam televizyonda ve radyoda seçim tanıtımlarına izin verilen İsrailde seçmenler, parti başkanlarının vaatlerini dinleyerek hangi partiye oy vereceklerini kararlaştıracaklar.
Seçim kampanyalarında şaşırtıcı olan nokta ise 3 aya yakın bir süredir siyasetten uzak olmasına ve seçimlerde yer almamasına rağmen kendi partisi Kadima ve diğer rakip partilerin seçim kampanyalarında Ariel Şarona oldukça geniş yer vermesi.
Seçim analistlerine göre Kadima Başkanı Ehud Olmertin en büyük dezavantajı, İsrailin güvenliği konusunda İsraillilerin güvenine tam olarak sahip olmaması. "Filistinlilerden gelen bir saldırıya demir yumruk ile karşılık veririz" diyen Kadimanın başbakan adayı bu şekilde güven oluşturma çabası içinde. Kadima belki de bu sebep ile istediğini elde eden bir savaş kahramanı olan Ariel Şaronu seçim kampanyasında bu kadar çok kullanıyor ve Olmerti Şaronun politik varisi olarak göstermeye çalışıyor.
Likud Partisi seçim kampanyasında Ehud Olmerte saldırarak Kadimanın popülaritesini azaltma yolunu seçti. Olmertin kullandığı politik varis imajını yine Şaronu kullanarak çürütmeye çalışan Likud Partisi Başkanı Netanyahu, bir tanıtımında Şarona "Daha fazla tek taraflı geri çekilme istemiyorum" dedirtiyor ve ekliyor: "Olmertin yolu Şaronun yolu değil." Eriha Cezaevi baskınının Olmertin yeni bir seçim malzemesi olduğunu iddia eden Netanyahu, tek taraflı geri çekilmenin sadece teröristleri ödüllendirdiğini savunuyor ve Filistin seçimlerini Hamasın kazanmasını buna örnek gösteriyor.
Partilerin seçim vaatleri ne olursa olsun bilinen gerçek şu ki seçimi kazanan partinin elinde sınırlı kaynaklar var. Daha da önemlisi büyük ihtimal kurmak zorunda kalacağı koalisyon ortağının önceliklerine de yer verecek ve çok hareketli bir Ortadoğuda İsrailin geleceğini yönetecek.