Suzi APALAÇİ DAYAN
Yurtiçi finansal piyasalardaki hareketler, yurtiçindeki gelişmeler ve beklentilerden ziyade yurtdışı piyasalardaki gelişmeler tarafından belirleniyor
Yurtiçinde politik alanda çok önemli bir hareketlilik olmaması, geçtiğimiz yıl Ekim ayında Türkiyenin AB ile müzakerelere başlama kararının alınması, IMF ile stand-by anlaşmasının -bazı gecikmeler olsa da- sürdürülmesi, makro ekonomik temellerde önemli bir sorun olmaması nedeniyle son zamanlarda finansal piyasaların yönünü belirleyecek önemli bir beklenti yok. Böylece, faizlerin ve kurların yönü daha çok uluslararası piyasalardaki gelişmeler ve beklentiler, global likiditenin tercihleri ve yabancı yatırımcıların YTL cinsi yatırım araçlarına olan talepleri tarafından belirleniyor. Nitekim, YTL cinsi yatırım araçlarına olan yüksek talebin etkisiyle Mart ayı başında bono ve tahvil faizleri %13.2 gibi rekor düşük bir seviyeye düşerken, YTL/dolar kuru 1.30 seviyesine kadar gerilemişti. Ancak, iki hafta önce gelişmiş ülkelerde faizlerin artacağına ilişkin beklentiler daha riskli olan gelişmekte olan ülkelerden önemli bir fon çıkışına yol açtı. Buna bağlı olarak, Türkiye, Brezilya ve Rusya gibi gelişmekte olan ülkelerin euro-tahvilleri değer kaybetti. Türkiyede yurtiçi piyasalarda da hem faizler yükseldi, hem de YTL yabancı paralar karşısında değer kaybetti.
Türkiyede finansal piyasaların olumsuz etkilenmesinde, görev süresi geçtiğimiz hafta Salı günü (14 Mart) dolan Merkez Bankası Başkanının yerine atama yapılmasının gecikmesi ve yeni başlayacak dönemde para politikalarında bir değişiklik olup olmayacağı endişeleri de etkili oldu. Böylece, ikinci el bono ve tahvil piyasasında en çok işlem gören 5 Eylül 2007 vadeli tahvil geçtiğimiz haftaya (13 Mart ile başlayan hafta) %13.6 faiz seviyesinden başladı. Merkez Bankasına yapılacak atama ile ilgili endişeler, faizlerin Salı günü %13.8e kadar yükselmesine neden oldu. Ancak, haftanın ilerleyen günlerinde ABDdeki faiz artırımlarına dair endişelerin bir miktar yatışması gelişmekte olan ülkeleri olumlu etkiledi. Böylece, faizler haftanın son işlem gününde %13.7 seviyesine geriledi.
Doğal olarak, beklentilerdeki bu değişiklikler YTLnin dolar ve euro karşısındaki değerini de etkiledi. Şubat ayı içerisinde Merkez Bankasının müdahalelerine rağmen önemli ölçüde değer kazanan YTL gelişmiş ülkelerdeki faiz artırımı beklentilerinin etkisiyle 7 Marttan itibaren değer kaybetmeye başladı. Geçtiğimiz hafta ise, gelişmiş ülkelerdeki faiz artırımlarına ilişkin endişelerin yatışmasıyla birlikte YTL yine değer kazanmaya başladı. Buna ek olarak, doların euro karşısında değer kaybetmesinin de etkisiyle 10ᆥ Mart haftasında YTL/dolar kuru %2.1 düşüşle 1.32 seviyesine geriledi. Bu dönemde YTL/euro kuru ise sadece %0.2 artarak 1.61 seviyesine geldi.