Amerikan Yahudi Komitesi (American Jewish Committee-AJC), yüzüncü kuruluş kutlamaları için Berlindeki görkemli Adlon Otelini seçti. 18. yüzyılda Nazi gücünün sembolü olan ve Berlinin birleşmesi ile tekrar açılan Brandenburg Kapısına çok yakın olan bu oteli seçme sebebini organizatörler "ironik" olarak tanımlıyor. Doğu ve Batı Almanyayı ayıran görünmez çizgiye yürüme mesafesinde bulunan otel tüm bu sembolik özellikleri nedeni ile seçildi. AJC Başkanı David Harris bu şekilde "değişimin ve gelişimin olasılığını" vurgulayan bir mesaj yollamak istediklerini ve bu seçim ile başarılı olduklarını açıklıyor. Yarım yüzyıl önce Alman-Yahudi ilişkilerinin bu şekilde gelişeceğinin tahmin edilemeyeceği gibi bir elli yıl sonrada aynı şekilde imkansız görülen ilişkileri düzeleceğini söyleyen Harris, AJCnin 150. yıl kutlamalarını beklide günümüzde imkansız gibi gözüken Tahranda, Şamda veya Pekinde olabileceğinin altını çiziyor.
Berline gelmeden önce Tel Avivde duraklayan delegasyon burada Devlet Başkanı Moşe Katsav ve Dışişleri Bakanı Tzipi Livni görüşme imkanı buldu. 100ün üzerinde üyesi ile daha sonra Berline uçan grup burada üç gün boyunca aralarında dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, da bulunduğu Alman politikacılar ile görüştü. Delegasyon ayrıca Berlinde açılan gri bloklardan oluşan Berlin Holokost anıtını da ziyaret ettiler. AJC üyeleri Mart ayı boyunca Almanya dışında "Diplomatik misyon" olarak tanımladıkları altı Avrupa ülkesine ve Tunus ve Fasa ziyarette bulundular.
Brandeis Üniversitesi profesörü ve Amerikan Yahudi Tarihi uzmanı Jonathan Sarnaya göre AJC en iyi tanınan olmasa da en çok saygı duyulan Yahudi organizasyonu. Diğer organizasyonlar kadar göz önünde olmamasına karşın onlar gibi İsrailin çıkarlarını ve tüm dünyadaki Yahudileri korumayı amaçlıyor. AJC kendisine lobi denmesine karşı çıkmakta ve kendisini "Yahudiler için devlet dairesi" olarak tanımlıyor. "Amerikan Yahudiliği: Bir Tarih" kitabının yazarı Sarna, AJCnin çok detaylı araştırmalardan sonra birini Anti-semit olarak suçladığını söylüyor.
AJC 1906 yılında varlıklı Alman Yahudiler tarafından New Yorkta kuruldu. İlk yıllarında Siyonist olmayan kurum, diğer kurulan benzerleri gibi Roosevelt başkanlığındaki Beyaz Saray politikalarını ilk yıllarında ve II. Dünya Savaşı sırasında etkileyemedi. AJCnin 1948 yılında İsrail Devletinin kurulması ile başlayan destekleri Altı Gün Savaşları ile kuvvetlendi. Fakat komitenin tarihinde bulunan Siyonist olmama ve Holokost sırasında yeterli başarıyı sağlayamama AJCnin daha sonraki başarılarını gölgeledi. Haris bu durumun 2006ya göre değil günün şartlarında değerlendirilmesi gerektiğinin önemini vurguluyor.
1990 yılında AJCnin başına geçen Harris, kurumun kurtarıcısı olarak görülüyor. 16 yıllık başkanlığı süresince, 40 bin olan üye sayısını dörde katladı ve böylece organizasyonun mali problemleri aşıldı. Günümüzde AJCnin 40 milyon Dolar bütçesi, ABD dışında 18 Yahudi organizasyon ile ortak ve aralarında Brüksel, Cenevre, Berlinin de bulunduğu 8 uluslar arası ofisi var. Harris temaslarda bulunmak için altı haftada bir Avrupayı ziyaret ediyor. Üyeleri yüksek gelir grubuna ait avukat ve benzeri meslek gruplarından olan AJCnin üyelik ücretleri diğer Yahudi organizasyonlara göre çok daha yüksek. Harris bu durumu hedef kitlelerini bu şekilde belirlediklerini söyleyerek açıklıyor.
Tolerans ve insan haklarına önem veren kurum en son Tarihçi Deborah Lipstadt'in Holokost inkarcısı David Irvinge karşı yürüttüğü 6 yıllık mücadelesine destek verdi. Polonya hükümeti ile beraber Belzecte holokost anıtı inşa ettiler.