Michael Parenti etkili bir iletişim için yaraticiliği kullanı

Işık SİVİL KARAKOÇ2003 yılında kurulan, yaklaşık üç bin dört yüz "vatandaşı" bulunan Sabotaj Sanat Devleti`nin Türkiye Konsolosu Michael Parenti, 4 Mayıs`ta açılacak, S.O.S`un özel koleksiyonunun ve Türk sanatçılarının eserlerinin yer alacağı serginin kuratörlüğünü yürütüyor. Diğer taraftan, In

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
Sizi Los Angeles’ten İstanbul’a  getiren sebepleri  kısaca bizi anlatır mısınız?
Los Angeles’ten, 1991 yılında, Prag’da doğuştan özürlü çocukların yararına verilen bir yardım konserini düzenlemek için ayrıldım. Bu konsere  The Red Hot Chili Peppers, Guns 'n Roses ve 40 kadar farklı grup katıldı. Daha sonra müzik yazarı bir gazeteci olarak Viyana’ya yerleştim. Ardından müzik klipleri yönetmeni ve prodüktörü oldum. Avusturya müzik piyasası için 52 saat televizyon programı yaptıktan ve 200 klibi yönettikten sonra km/a moda markası üzerine yoğunlaştım. 2001 yılında bu çalışmam Arhan Kayar’ın ilgisini çekti ve beni mültimedya  moda gösterisi için  İstanbul’a davet etti. Viyana’dan sıkılmıştım ve 2002 yılında dinamik olduğunu düşündüğüm İstanbul’a taşınmaya karar verdim. Öncelikle DDF’de kreatif yönetmen olarak çalıştım, ardından başka bir reklam şirketinin başına getirildim. Dünyanın en büyük ajans şirketi OMD’ye geçmek için firmamı sattım. 2005 yılında OMD’den ayrılarak tam zamanlı olarak sanat kariyerime eğilmeye karar verdim.

İstanbul’daki güncel bazı projelerinizden söz eder misiniz?
Şu aralar  Los Angeles’tan Todd Thille, Paris’ten Pascal Lesport ile birlikte yürütüğümüz "Artificaleyes" projem var. Beyoğlu’nda bulunan Indigo’nun VJ takımında çalışıyoruz. VJ’ler olarak tıpkı DJ’ler gibi kayıtları birleştiriyoruz, emprovize ediyor,  vurguluyor veya filtreliyoruz.
Sanatçı olarak sanat galerisi Pi artworks tarafından temsil ediliyorum. Pi artwors aracılığı ile resimlerimi ve medya çalışmalarımı satıyorum. Yakın zamanda günümüz video sanatçılarından Nam Jum Paik’in anısına Adresistanbul’da bir multimedya instelasyon sergim açıldı. Açık radyo için Mayıs ayında  sanat yararına düzenlenecek müzayedeye global ısınmayı konu alan bir çalışmamla katılıyorum.
En önemli güncel projem ise, 4 Mayıs’ta açılacak olan State Of Sabotage’ın elçiliğinin açılışı. Uluslararası ve Türk sanatçılarından oluşan bir grup şovunun kuratörlüğünü yapıyorum. Bu sene Ekim ayında Alan Catanach ve Yeşim Tunalı ile Beyoğlu’unda Sabaotaj Sanat Galerisi açacağız. Böylece, State of Sabotage’ın daimi elçisi olarak ulusal ve uluslararası sanat olaylarına ev sahipliği yapma ve sanatçılar için ortam sağlama şansım olacak. (Daha fazla bilgi için www.sabotage.at sitesini ziyaret edebilirsiniz.)

Sizin için İstanbul’un anlamı nedir?
15 milyonluk bir şehir, katmanları soyuldukça çeşitli detaylarını ve aromasının ortaya çıkaran tatlı bir soğandan farklı, ya da DNA’sını günlük olarak yeniden programlayan bir organizmadan farklı... nasıl anlatabilir ki? İstanbul yeni Barcelona. Şehir ağır çalışıyor, dinlenmek için az zaman ayırıyor. İstanbul’da bir hafta, başka bir yerde bir aya eşdeğer. Bir ziyaretçi için, Batının doğu başkenti mi, yoksa Doğu’nun batı başkenti mi olduğuna karar vermesi oldukça zor. Avrupalılar Türkleri anlamak için Türklerin kendilerini anladıklarından daha fazla çaba harcıyor. Belki Tükler bunu daha az önemsedikleri için.
İstanbul dinamik bir zıtlıklar şehri. Şehri tarif ederken, klişelerden uzak durmak çok zor çünkü hepsi doğru. Fakat İstanbul’un beni en fazla etkileyen yanı yaşına rağmen genç olması. Birçok açıdan burada "olgunlaşmamış" yerler var. Gelişmekte olan şehirde, her şey çok parlak ve yeni, ayrıca  yeni tredler çok çabuk gelip geçiyor.
Diğer taraftan İstanbullu her ne kadar beyaz Avrupalı bile olsa, biraz görüntüyü deştiğiniz zaman her şey burada hala oldukça Osmanlı ve oryantal.
İstanbul için tek bir kelime kullanmam gerekirse bu "tolerans" olurdu. Farklılık ister dini, ister ekonomik, ister sosyal olsun, her türlü çeşitlilik için hoşgörü var. Bunu günümüz dünyasında bulmak oldukça zor. Fakat bu hoşgörü sadece yabancılar için geçerli. Türkler için kurallar biraz daha sıkı. Sosyal baskı daha fazla, farklı sınıflar ve sosyal gruplar arasında daha fazla kıskançlık var.

Kendinizi nasıl görüyorsunuz? VJ; sanatçı, gazeteci, sanat yönetmeni?
Açıkcası tüm bu etiketlerden nefret ediyorum. "Yaratıcı" veya "iletişimci" tanımı kullanmayı tercih ederim. Yukarıda saydığınız tanımlar kim olduğumdan çok, bu etiketlerden her biri için kullandığım araçlar için yaptıklarımdan daha fazla tanımlayıcı. Ben her şeye yaratıcılık yönü ile bakan bir insanım. Eşit oranda sezgi, ilham ve disiplin. Video klip yapmakla onu düzenlemek, logo dizayn etmek, canlı program yapmak ya da makale yazmak arasında fazla fark göremiyorum. Önemli olan kiminle iletişim kurmak istediğiniz. Tüm bu alanların farklı kendilerine has bir dili var yani "takım kutusu".
Etkin bir şekilde iletişim kurmak için, bazen fikirler en iyi resimle veya hareketli görüntülerle anlatılır. Gitgide görsel toplumlar olmaya başlasak bile, Tanrı’ya şükür hala yazılı kelimelerin bir anlamı var. VJ’liğin en önemli işim olduğunu düşünüyorum. Kültürlerimizi, hayatlarımızı insanların gözü önünde remix ediyorum. Onların en çok aşina oldukları dili alıp, mesajları yeni bir tarz aracılıyla iletiyorum. Kendimi kısaca "yaratıcı iletişimci" olarak tanımlıyorum.     

Web sayfanızda kendinizi "exiledsurfer" olarak tanımlıyorsunuz? İstanbul’da kendinizi sürgünde mi hissediyorsunuz yoksa bu dünyada mı?
Bu aslında çok basit aynı zamanda kompleks. 60’larda Malibu Kaliforniya’da sörfçü bir çocuk olarak her günümü deniz kıyısında geçirerek büyüdüm. 90’larda Avrupa’ya geldiğimde dalgaların olduğu deniz kıyısı yoktu. Exiledsurfer takma ismi buradan geliyor. Yıllar içinde ayrıldığım Amerika’da olanları incelediğim zaman bu daha da derin bir anlam kazandı.  Amerika bıraktığımdan bu yana artık bana tanıdık olmayan bir yer. Amerika bugün  bana inanmam öğretilen savların tersini savunuyor. Bu yüzden doğduğum ülkeye yabancılaştım ve sürgündeyim. Bazı insanlar statüko için bir tehdit oluşturdukları için sürgüne yollanırlar. Tanrı’ya şükür benim için öyle bir durumum yok. Beni sürgünüm bir seçim, bir protesto şekli. Ben buna "ayaklarımla oy vermek" diyorum. 
   
Tarzını nasıl tanımlıyorsunuz?
Bu projesine göre değişiyor. Bir kuruluş için reklam projesi belli bir hedef kitle için  marka imajı veya firma kimliğinin sizi yönlendirmesinin gerekli olduğu durumlarda  çok kuru ve karmaşık olabilir. Öte yandan her müzik çeşitinin ya da alt grubunun kendi basit ikonografileri vardır, eğer bunun dışına çıkarsanız, dikkati kaybedersiniz. Çalışmam bazen  keskin, basit ve iki boyutlu, bazen yoğun ve katman katman olabilir. Öncelikle renkler, güçlü çizgiler ve "organik" şekilleri tercih ediyorum. İlk bakışta bulanık belirsiz olan fakat zamanla iç karmaşasını gösteren şeyleri yeğliyorum. Kaos içinde bile bir düzen vardır, işte ben bu gizemleri ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Çalışmalarım için kullandığım dijital araçların kesinliğine rağmen, mükemmel olmayanı seviyorum. İnsan algılarının kati olmadığını düşünüyorum. Her birimiz olayları farklı şekilde tecrübe ediyoruz. Benim tarzım duygusal fakat aynı zamanda mantığım ile denge içinde.  
  
Bize biraz "artificialeyes" projesinden bahsedebilir misiniz?
Sanrım bizim için yaşam kuratörleri kelimesi kullanılabilir.VJ olarak normal olarak stüdyoda bulabileceğiniz teknolojiyi günlük hayatın içine getiriyoruz. Böylece insanlar yaratma sırasında gerçekte ne yaptığımızı görme şansına sahip oluyorlar.  Gerçek zamanlı klipler, televizyon talk show’ları gibi seyircinin doğrudan katılabileceği bir gösteri. Tıpkı gerçek bir gösteri gibi izleyicinin nabzını ölçmemiz mümkün. Laptoplarımız bizim müzik enstrümanlarımız, software’ler ise gitar tellerimiz. Çaldığımız müzikler bizim hislerimize göre yaptığız yorumlar. Gerçek zamanlı kliplerde  teknik ve yaratıcılık kullanarak istenilen etki sağlabiliyor ve gösteriyi hem müzik seçimine, hem de izleyicilerin gördükleri ve duyduklarına karşı gösterdikleri tepkiye bağlı olarak şekillendiriyoruz.
Güncel global kültürün içinde olan herşeyden ilham alabilirim. Bu da günlük ve anlık değişimlere odaklanabileceğim anlamına geliyor. Bir club için video mix hazırladığım zaman o gün beni etkileyen herhangi bir şeyden yararlanabilirim.
Pi art works galeri de "live video art" üzerine workshowlar veriyoruz. Vj için videoları üç boyutlu taşıyan yeni bir software geliştiriyoruz. Artificial effect benim, Todd ve Pascal’ın ortak bir çalışması. Bu yaz Avusturya, İzlanda, Portekiz’de bir canlı gösteri düzenleyeceğiz.
Gerçek zamanlı video kilpleri ilginizi çektiyse www.articialeyes.tv sitesinden daha fazla bilgi alabilirsiniz.