Bu zaferi aslında kendime bir cevap olarak da alabilirim çünkü bir sporcunun yapabileceği en gururlu hareketin, zirvedeyken, en azından dibe vurmadan bırakmak olduğuna derinden inandığımdan, Schumacherin artık yavaş yavaş çekilmesi gerektiğini savunurken, bir anda dönemin en etkili ve başarılı pilotu Alonsonun karşısında bir tek onun durdabildiğini görünce şaşırdım. Daha da önemlisi, geçen yazımda Alonsonun daha doğrusu Renaultun sezona hakim olacağından korktuğumu belirttikten sonraki yarış bu korkularımın azalmasına neden oldu. Sadece Schumacher kazandı diye değil; Schumacheri kovaladığı son bölümde, Alonso, Schumiyi geçip birinci olsaydı bile sondaki çekişme bile korkularımın azalmasını sağlardı. Schuminin performansından, yapmadığı hatalara; Ferrari takımının teknik başarısından taktiksel başarısına kadar herşey, Ferrarinin, İtalyada, kendi evinde şov yapması için yeterliydi.
Yarışa bakmak gerekirse, Schumacher, aslında sıralama turlarından, Ferrariye evinde iyi bir hafta sonu armağan ediceğini göterir gibiydi. Kariyerindeki 66. pole pozisyonunu alarak, kıramadığı nadir rekorlardan birini daha kırmış bulunurken Ayrton Sennanın 65 pole pozisyonluk rekoru da artık tarihe karışmış oluyor. (Fakat pole pozisyonlarını yarışlara oranlarsak Senna hala önde.) Button, ikinciliği alarak hepimize yine bir belki dedirtti fakat yine beklediğim başarıyı gösteremedi. Barichello da, yarışa üçüncü sırada başlamaya hak kazandı. Bence sıralama turlarının ilginç yanı, şampiyonluğun en büyük adayları Alonso ile Raikkonenin sıralamalarda ön sıralarda yer alamamasıydı. Alonso yarışa beşinci başlaken, Raikkonen sekizinci sıradan başladı.
Yarış, bu sıralamayla start aldı ve henüz çok başlarda Midland F1 takımı pilotu Christijan Albersin kaza yapması ile yavaşladı. Bu kaza, akıllara seneler önce bu pistte hayatını kaybeden Ayrton Sennayı getirdi. Fakat Albers, bu kazayı hiçbir ciddi yara almadan atlattı. Yarışın genel olarak kayıda değer kısmı Alonso ve Schumi arasında geçti. İlk pitstopunu oldukça geç yapan Alonso, ikinci pitstoplardan biraz önce Schumacherin ensesine yapıştı. Uygun fırsatı kollarken pite girerek önündeki Schumiyi oldukça rahatlattı ve Alonsonun ardından Schumi de pite girdi. Belki de Alonzo ikinci piti için iki veya üç tur bekleyebilseydi, yarışı kazanmaya kadar gidebilirdi. Pit çıkışında da Schumi önde olmasına rağmen, ikilinin birbirlerine çok uzak olmamaları ve Alonsonun süratle Schumiye yakalaşması, yarışa renk katan yegane etmendi. Sonlara doğru ise Alonsonun fırsat bulup Schumiyi geçmesini bekledik, fakat Alonso bunun yerine oldukça fazla hata yapınca, gerekli hamleyi yapamadı ve bir yerden sonra da zaten ikinciliğe razı bir şekilde yarışa devam etti. Schumacher arkasındaki baskıya rağmen tecrübesinin de yardımıyla, hata yapmadan Alonsoyu arkasında tutmayı başardı. Bunun dışında yarışa heyecan katan diğer bir olay ise dördüncü sıradaki Massa ve arkasındaki Raikkonen çekişmesi idi. Finli pilot çabalarına rağmen Massayı geçemedi ve Massa kariyerinin en başarılı sonucunu tekrarlamış oldu. Yarışa yedinci başlayan Montoya ise kimseyi zorlamadan, hatta kimse tarafından zorlanmadan, pitstop stratejisi sayesinde yarışı üçüncü bitirdi. Bunların dışında yine pistte Hondanın hayal kırıklığı vardı. Button yarışı yedinci, Barichello ise onuncu olarak tamamladı.
İzlediğim en heyecanlı yarış olmasa da, korktuğum tek renk yarışlardan oldukça uzak bir yarıştı. İlk üç yarışa oranla çok farklı da sayılmazdı. Fakat genele bakınca bence Schumacher, genç yeteneklere kafa tuttukça, daha doğrusu tutabildiğince, bu sezon daha da renklenir. Raikkonen de yarışa bir yerinden dahil olabilirse rengarenk bile olabilir.