Sektöre nasıl adım attığınızı anlatır mısınız ?
Monopoli Sigorta Aracılık Hizmetleri, 2000 yılının Nisan ayında kuruldu. Şirket ortaklarından İzzet Bonofiyel, İstanbul Üniversitesi İngilizce Elektronik Mühendisliği, Erol Esentürk ise Yıldız Teknik Üniversitesi Ekonomi mezunu oldu ve 1997 yılından bu yana sigorta sektöründe.
Monopoli Sigorta, Demir Hayatın acentesi olarak faaliyetlerine başladı, 2001 yılı Mayıs ayı itibariyle Ankara Emeklilikin acenteliğini bünyesine dâhil etti. 2003 yılına kadar sadece hayat sigortacılığı branşında faaliyet gösteren şirket, 2003 yılında elementer sigorta branşına tali acentelikler alarak girdi.
2005 yılı itibariyle Aviva Sigortayla, Türkiye de sigorta sektöründe ilk defa uygulanan patenti ve copyright ı Monopoli Sigorta ya ait, Monopoli adlı bir ürünle sektöre yenilik getirdi.
Türk sigortacılığında da son yıllarda rekabetin arttığını görüyoruz, şirketler ve acenteler fiyat rekabeti dışında nasıl farklılıklar yaratabiliyor?
Maalesef dediğiniz gibi, sektörde rekabet ağırlıklı olarak fiyata dayandırılmış durumda. Bu da, tüm branşlarda poliçe primlerinin çok aşağılara çekilmesi; dolayısıyla çoğu sigorta şirketinin yılsonunda zarar etmesi anlamına gelebiliyor. Rekabetin sadece fiyatla kısıtlanmasının sebebi ise, sektördeki ürünlerin birbirinden farklı olmayışı. Uzun yıllardır sigorta sektörünün özellikle "hayat dışı branş" diye hitap ettiğimiz elementer branşında yeni bir ürün üretilip müşteriye farklı bir hizmet anlayışıyla yaklaşılmıyordu. Biz de Monopoli yi tasarlarken "sektörde fark yaratabilmek" amacındaydık.
Monopoli ürünü nedir ? Ürününüzün diğer ürünlerden farkı ve müşteriye avantajları nelerdir?
Monopoli® markası, Mono poliçe, yani tek poliçe anlamında geliştirildi. Bir yıl içerisinde var olan tüm elementer alandaki poliçeleri tek poliçe mantığıyla tek tarihte toplayan bir ürün. Genel olarak, bir kurumun veya şahsın sahip olduğu; işyeri, ev, kasko, elektronik cihaz, makine kırılması, mali mesuliyet ve bunun gibi tüm elementer sigorta poliçeleri bir yıl içerisinde farklı tarihlerdedir. Bu durum, birçok orta ve büyük ölçekli kuruluşun sigorta poliçe takiplerinin çok zaman almasına, hatta bazen atlanmasına yol açabilir. Bazı şirketler bu iş için personel tahsis ediyor. Bu kendi başına bir departman ve dolayısıyla da masraf. İşte Monopoli® sigortalanacak tüm riskleri, tek bir poliçe mantığıyla tek bir gün de düzenleyerek bu sıkıntıların tamamını ortadan kaldırıyor. Tüm poliçelerin tek günde yapılması, müşterinin de 364 gün sigortayla uğraşmaması anlamına gelir.
Kısaca, elementer branşta şirketlerin sigorta poliçe takiplerinde kolaylık ve zaman tasarrufu sağlamak, bu takip için olası masraflarını azaltmak, fiyat ve ödemelerde daha iyi alternatifler sunmak amacıyla Türkiye de ilk kez uygulanan bu yeni ürünü yani Monopoli®yi yarattık.
Tüketicilerin poliçeyi yaptırırken çok özenli davranmayıp hasar anında sorun yaşaması sanırım çok karşılaşılan bir durum, bunu engellemek için neler yapılabilir?
Burada en çok dikkat edilmesi gereken nokta, poliçelerin doğru düzenlenmesi. Burada ki en önemli rol de müşteriden çok acentenin. Müşteri doğal olarak sigortanın inceliklerini bilemeyebilir, acente müşterinin her poliçesi için riskini doğru değerlendirmeli, müşteriyi de o şekilde yönlendirerek, poliçenin içeriğini doğru belirlemeli. Gerçekleşebilecek bir hasar durumunda müşterinin zararının eksiksiz giderilebilmesi için poliçenin en baştan riskin gerçekleşebileceği tüm ihtimaller gözetilerek gerekli teminat ve muafiyetler ona göre ayarlanmalı, bunun yanında da gereksiz teminatlarda poliçe kapsamına dahil edilmeyerek müşteriye de gereksiz prim ödetilmemeli. Bu noktada, her müşterinin tüm poliçelerinin aynı tarihte olması acente için de kolaylık sağlayacak, yılda bir tek gün, o müşteriye gerekli zaman ayrılarak, tüm poliçelerin içerikleri detaylı bir incelemeden geçirilmiş olacak. Bu uygulama, direkt olarak müşteriye de fayda sağlamış olur. Aksi takdirde bir acentenin tüm müşterilerinin farklı tarihlerdeki poliçelerine aynı titizliği gösterebilmesi imkânsıza yakın bir hal alır.
İnşaat sektöründeki yoğunluk ve konut kredileri, mortgage tasarıları gibi gelişmelerin sigorta sektörüne katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Konut yapımında, dolayısıyla da satışında ki artış, gerek DASK poliçelerinin, gerekse ev sigorta poliçelerinin satışına doğru orantılı yansıyor. Özellikle yapılan bu satışların tamamına yakın kısmının kredili olması, krediyi veren bankalarında, krediyi vermek için satın alınacak olan evin sigortalanmasını ön koşul olarak istemesi de bu artışta ki başlıca etken. Aynı artışın, satışı kredili yapılan araçların kaskoları için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Sektörün başarısı şirketlere, şirketlerin ki ise acentelere bağlı. Sigorta şirketleri acentelerin başarısını nasıl değerlendirir, kriterler nelerdir?
Sigorta şirketlerinin acentelerden iki temel beklentisi vardır; Birincisi belli bir portföy büyüklüğüne sahip olup, hedeflenen satışları gerçekleştirebilmeleri, ikincisi ve en az birincisi kadar önemli olanı ise bu portföyün büyüklüğü ile getirdiği hasar oranının kabul edilebilir bir dengede olması.
Acentelik kurarak sigorta sektöründe girişim yapmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz? Başlamak için ne kadar tecrübe gereklidir? Bugün aracılık yapmaya başlayacak kişiler örneğin elementer branşı mı yoksa hayat ve emekliliği mi tercih etmeli?
Türkiye de sigorta sektörünün önünün çok açık olduğunu söyleyebiliriz. Bunu söylerken de Türkiye de sigortalanabilecek varlıkların sadece % 22 sinin sigortalandığını göz önünde bulunduruyoruz. Ancak her sektörde olduğu gibi sigortacılık sektöründe de ağırlık büyük şehirlerdedir ve büyük şehirlerde rekabet çok kızışmış durumda. Bu rekabetin için de sivrilebilmek için; belli bir sigorta geçmişi, sektör, ürünler ve rakipler hakkında geniş bilgi ve müşteriye yaratılacak güven ortamı olmazsa olmaz kriterler.
Ayrıca bugün aracılık yapmaya başlayacak kişiler, sektörde ayrım gözetmeksizin her iki branşta da uzmanlaşmalı ve her iki branşta da müşteriye hizmet verebilecek durumda olmalı. Çünkü burada ki mantık, edinilecek olan yeni müşteri portföyünün sigorta anlamında her ihtiyacına karşılık verebiliyor olmak. Müşterinin sadece poliçe kestirdiği bir aracı kurum olmayı hedeflemek yerine, müşterinin sigorta danışmanı olmak, sigortayla ilgili her sorununu ve ihtiyacını giderebilecek bir donanıma sahip olmak hedef edinilmelidir. Bugün, bunun için özellikle Bireysel Emeklilik branşında, Aracı olmayı hedefleyenlere 4 yıllık Üniversite mezunu olma zorunluluğunun yanında, belli eğitimlerden geçerek ve yeterlilik sınavı sonucunda aracı lisansları veriliyor. Ülkemizde, üniversitelerde de 4 yıllık sigortacılık bölümleri eğitim vermeye başlamış, sigortacılık tam anlamıyla bir meslek haline geldi.