Alev ŞERENMonopoli denince çoğumuzun aklına saatlerce kilitlendiğimiz oyun gelse de, ekonomi sözlüklerine bakıldığında, Monopoli : tek bir kişi ya da kurumun piyasaya hakim olması anlamını içerdiğini görüyoruz. Son günlerde, hızla tırmanışa geçen sigortacılık sektöründe de Monopoli konuşulmaya başlandı. Sektörünün
Suzi APALAÇİ DAYAN
Geçtiğimiz hafta yurtiçi finansal piyasalar açısından en önemli konulardan biri görevine yeni atanmış olan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz başkanlığında toplanan Para Politikası Kurulu toplantısıydı. Piyasaların gözü, bu yılın ilk üç ayında yapılan toplantılarda faizleri değiştirmeyen Merkez Bankasının bu ay faizleri düşürüp düşürmeyeceğindeydi
Piyasa oyuncularının büyük bir kısmı Merkez Bankasının faizleri düşüreceğini tahmin ediyordu. Benim de aralarında bulunduğum bazı ekonomistlerin tahmini ise, yurtdışı piyasalardaki gelişmeleri, petrol fiyatlarındaki yükselişi ve yurtiçi talebin kuvvetli olduğuna dair göstergeleri dikkate alarak, Merkez Bankasının faizleri bu ay da düşürmeyeceği yönündeydi. Ancak, Merkez Bankası, benim de dikkat çekmiş olduğum bu riskleri oldukça kuvvetli bir şekilde vurgulamasına rağmen, faizleri 25 baz puan düşürmeye karar verdi. Böylece, Merkez Bankasının gecelik borçlanma faizleri %13.25 seviyesine gerilemiş oldu. Merkez Bankası faizlerinin düşmesi, fonlama maliyetini düşürmesi açısından zaman zaman bono ve tahvil faizlerinde de gerilemeye neden olsa da, bu her zaman böyle olmayabiliyor. Piyasalardaki beklentilerin olumlu olduğu dönemlerde bono ve tahvil faizleri Merkez Bankası gecelik faizlerinin altına düşebiliyor, ya da beklentilerin olumsuz olduğu dönemlerde Merkez Bankası faizlerini düşürse bile bono ve tahvil faizleri yükselebiliyor. Son dönemlerde, bono ve tahvil faizleri kaydettiği yükselişe rağmen Merkez Bankası gecelik faizlerinin altında kaldı. Yüzde 13.25 seviyesinde bulunan Merkez Bankası gecelik faizlerinin yıllık bileşik seviyesi %14.2 civarında olmasına karşın, yıllık bileşik bazda bono ve tahvil faizleri %13.6-%13.7 civarında seyrediyor.
Geçen hafta yurtiçi piyasalar açısından önem taşıyan bir diğer gelişme ise, sosyal güvenlik reformu kapsamındaki yasaların Meclisten geçmesinin ardından, IMF heyetinin stand-by düzenlemesinin üçüncü gözden geçirme görüşmeleri için 8 Mayısta Türkiyeye geleceğinin açıklanması oldu.
ABD doları Euro karşısında geçen hafta da değer kaybetti
Yurtiçi piyasalarda olumlu havayı destekleyen bu gelişmelerin yanı sıra, yurtdışı piyasalardaki bazı gelişmelerin de olumlu etkileri oldu. ABD Merkez Bankası FEDin, Mart ayındaki toplantısına ilişkin açıklanan tutanaklarında faiz indirimlerinin sonuna gelindiğinin işaretlerinin verilmesinin ardından, geçen hafta da FED Başkanı Bernanke ABD kongresinde yaptığı konuşmasında aynı yönde sinyaller verdi. Bu da ABD tahvillerinin getirisinin bir miktar gerilemesine neden oldu. Güvenli liman olarak kabul edilen ABD tahvillerinin getirisinin düşmesi ise daha riskli olduğu için daha yüksek getiriye sahip, gelişmekte olan ülke tahvillerinin cazibesini artırarak değer kazanmasına neden oldu. Öte yandan, yine aynı gelişmelerin sonucunda ABD doları euro karşısında geçen hafta da değer kaybetti.
Geçen hafta faizlerin ve kurların seyri özetlenecek olursa, faizlerin haftaya düşüşle başladığı ve hafta boyunca dar bir bantta hareket ettiği söylenebilir. Kur hareketlerinin ise daha çok parite hareketlerine bağlı olarak belirlendiği dikkat çekiyor. 21 Nisan Cuma günü itibariyle %13.72den işlem gören ikinci el piyasadaki gösterge tahvil (9 Nisan 2008), geçen haftaya %13.61 seviyesinden başladı. Hafta içinde %13.74 seviyesine kadar yükselen bu tahvilin faizi haftayı (28 Nisan) %13.66dan kapattı. Merkez Bankası döviz alış kurlarına göre, 21ᆰ Nisan tarihleri arasında YTL/dolar kuru %0.5lik gerilemeyle 1.3155 seviyesine gelirken, YTL/euro kuru %1.3lük artışla 1.6506 seviyesine yükseldi. Bu dönemde euro/dolar paritesi ise 1.232den 1.255e kadar yükseldi.