Kısa bir genel sunuştan sonra söyleşiyi interaktif bir sohbet şeklinde sürdürmeyi yeğleyen Naim Güleryüz, Ege Bölgesinin Yahudilerin Ön Asya coğrafyasında M.Ö. yüzyıllarda yaşamış ve yerleşmiş olduklarını kanıtlayan arkeolojik bulguların beşiği olduğunu belirterek, Bergamadan Bodruma, Akhisar, Manisa, Aydın, Salihli, Turgutlu, Milas ve diğer sayısız yerleşim noktalarındaki tarihi mirasa sahip çıkılmasının gerek Anadolunun uygarlık tarihi, gerekse bölgenin turistik potansiyeli açısından önemini örneklerle dile getirdi.
Türk Yahudi toplumunu ve özellikle İzmir cemaatini yakından ilgilendiren değişik konularda yoğunlaşan buluşma izleyicilerin soru ve yorum katılımlarıyla bir çok hususa değinilmesini ve çözüm seçenekleri önerileri üretilmesini sağladı. Bir soru üzerine Naim Güleryüz, İstanbulda her yıl Eylül ayında düzenlenmesi artık gelenekselleşen Avrupa Yahudi Kültürü Gününün, belki başlangıçta daha mütevazi bir kapsamda olsa bile, İzmirde de düzenlenebileceği kanaatinde olduğunu ifade etti.
Bir başka soruya cevaben, 500.Yıl Vakfının ve Türk Musevileri Müzesinin tanıtım işlevini ve önemini özetleyen konuşmacı sohbetin son bölümünde, gelecek kuşaklara taşınacak toplumsal anıları ve bilgileri olanların bu "tarihi hazinelerinin" hiç olmazsa "sözlü tarih" yolu ile kayda alınmasının, fotograf, evrak, obje vs sahip olanların bu değerlerin kaybolmasını önlemek için Müzeye emanet edilmesinin ve nihayet mevcut sinagoglardan birinin tamir veya restore edilerek bir Ege Müzesine dönüştürülmesinin yurdumuz ve toplumumuz için önemini vurguladı. Kendisinin bu gibi girişimlere katkıda bulunmaya her zaman hazır olduğunu belirten konuşmacı özellikle hanım izleyicilerin bu konudaki desteklerine güveninin tam olduğunu belirtti.