Rembrandtın doğumunun 400. yılı özelikle Alman ressamın en önemli yapıtlarına hayat verdiği Amsterdamda bu yıl düzenlenecek birçok etkinlikle anılacak. Amsterdam Yahudi Tarihi Müzesinde Rembrandt ile ilgili bir sergi açılmasının nedeni nedir? Çünkü görsel sanatlarda Yahudi olmayan sanatçılardan Yahudi tarihi temasını en çok işleyen ve eser veren kişi Rembrandttır; Kutsal Kitaptan bölümleri çok sayıda resmetti, bazen de Yahudilere sipariş üzerine çalıştı.
Hollanda Yahudilerinin tarihçesinin anlatıldığı Amsterdam Yahudi Tarihi Müzesi, Rembrandt van Rijnin uzun yıllar eserlerini yaptığı ve yaşadığı Breestraat 4 Nolu Rembrandthuisin (Rembrandt evi) yakınında yer alıyor. Bu yakınlık bir rastlantı değil. Çünkü Rembrandt o bölgeye taşındığında Vlooienburg, varlıklı ve başarılı Yahudi Cemaatinin yaşam merkezi olduğu kadar, sanatçıları ve tacirleri ile ünlü bir semtti. Breestraata geldiğinde Rembrandtın komşularının tümü Yahudiydi.
Rembrandtın dostu olan Avrupanın en ünlü Yahudilerinden Rav Menasseh ben İsrael de bu bölgede oturmaktaydı. Yahudilerin Hollandaya yeniden kabul edilmesi mücadelesinin başını çeken Rav Menasseh ben İsrael, Rembrandtın illüstrasyonunu yaptığı "Piedra Gloriosa" adlı bir kitabın da yazarıydı. Sokağın diğer bir köşesindeki evde Filozof Baruch de Spinozanın babası yaşamaktaydı.
Yahudilerin günlük yaşamlarını sürdürdüğü bir ortamda çalışan Rembrandt, Yahudi komşularıyla kişisel ve mesleki açılardan iletişim içindeydi.
O dönemde Amsterdamda Yahudiler, Avrupanın hiçbir ülkesinde rastlanmayan bir özgürlük ve hoşgörü ortamında yaşamaktaydılar. Engizisyonlardan kaçan birçoğu Portekizli Sefarad Yahudileri 16.yydan itibaren Hollandaya yerleşmeye başladılar. Hollandalılar Yahudilere karşı samimi duygular besliyor, Hollanda, Tanrının seçilmiş halkının yaşadığı yeni İsrail olarak nitelendiriliyordu. Yahudiler ve Hollandalı Calvinistler, İspanyol zulmü ve infazının kurbanı olmuşlardı. Fakat Hollandalıların dini hoşgörülerinin çıkara dayalı bir yönü de vardı: çünkü Hollanda kentlerini ekonomik açıdan güçlendiren özellikle Portekiz Yahudileri ülkenin ticaretini canlandırmışlar, deniz aşırı ticarette önemli bir konuma getirmişlerdi.
1619da her kentin dini hoşgörüye ilişkin kurallarını kendisinin belirlemesi kararı alındı. Bu karar, Yahudilere ev sahipliği yapan ancak onlara tüm vatandaşlık haklarının tanınmadığı Amsterdamda karmaşık bir duruma yol açtı. Yahudi kimliklerini gizlemeden yaşayabiliyor, dini vecibelerini özgürce yerine getirebiliyorken, esnaf birliğine ve loncalara karışmalarına, kamu görevlerinde çalışmalarına izin verilmiyordu. Hıristiyanlarla evlenmeleri, onları müstahdem olarak kullanmaları yasaktı.
Tüm bunlara rağmen yaşadıkları ülkeye tam olarak uyum sağlamış bir Yahudi toplumuydu. Vlooienburg bir getto değildi, Yahudi olmayanlar istedikleri gibi bu bölgeye girip çıkarlardı. Yahudiler, Avrupanın diğer ülkelerinde olduğu gibi farklı giysiler giymek veya bazı simgeler takmak zorunda değillerdi. Amsterdam Yahudileri sahip oldukları özerkliğin tadını çıkardılar. Bu Yahudi toplumunun diğer bir özelliği de sanat eserleri satın almaya meraklı olmasıydı. Özellikle Hollandalılar gibi giyinen ve onların zevklerini paylaşan Amsterdamdaki Sefaradlar en güçlü koleksiyoncular arasında yer almaktaydılar. Pırlanta taciri Alphonso Lopez, Rembrandta sahibi olduğu Titian ve Rafaelin eserlerini inceleme iznini vermiş, hatta ona bir de tablo sipariş etmişti. Rembrandtın eserlerinin temasını niçin çoğunlukla Tevrata dayandırdığı ve niçin bu kadar çok Yahudi kişilerin portresini sipariş üzerine yapmış olduğu sorularının yanıtı böylelikle ortaya çıkmış oluyor. Amsterdam Yahudilerinin evleri ile ilgili tutulmuş envanterlerde, evlerde Nuhun Gemisi, Kral Schlomo gibi Tevrattan alınmış konularda sanat eserlerine sıkça rastlandığı dikkat çekiyor.
17.yy Amsterdam Yahudilerinin görsel sanatlara olan düşkünlüğünden ve bu Yahudilerin sanat alanında ciddi bir pazar oluşturduklarından söz etmek garip karşılanabilir. Ancak bu toplum diğerlerinin sahip olduğu şeylere sahip olmakta hiçbir sakınca görmüyor, doğal karşılıyordu.
Yahudi yaşamını yansıtan ve Yahudi dininden pasajları canlandıran tek ressam Rembrandt değildi, fakat bu temaları işlerken en büyük özeni gösteren sanatçıydı. Örneğin "Belshazzars Feast" tablosunu yaptığında Rembrandt, Aramca-İbranice yazıyı en iyi şekilde yansıtmak amacıyla Rav Menasseh ben İsraelden fikir almıştı. Yahudi geleneklerini ve Yahudi tiplerini tasvirindeki başarısı Rembrandtı döneminin Yahudi temasını işlemiş diğer batılı ressamlarından ayırıyor.
Ortaçağdan itibaren Yahudiler, sarı veya kırmızı sivri uçlu şapkaları ile kaba ve çirkin insanlar olarak resmediliyordu. Galerilerde yer alan eski dönemlere ait tablolarda Yahudi patlak gözlü, kocaman burun ve dudaklı, salak ifadeli tipler olarak yansıdığı görülür.
Rembrandt niçin farklıydı? Bazı sanat tarihçileri Rembrandtın Yahudilerin duygularını anlama yeteneğinin sanatına da yansıdığını ileri sürerler. En azından Rembrandtın Yahudileri diğer insanlardan farklı çizme gereğini duymadığı, Yahudilerin batı sanatında yansıtılış şeklini değiştirdiği bir gerçek. O, Yahudi toplumunu göründükleri gibi resimledi.
Kaynakça/ LArche Jewish Chronicle