David OJALVOÇağımızın son büyük filozoflarından Ludwig Wittgenstein`la ilgili yazı dizimizin ikinci haftasında, filozofun yaşam öyküsünün devamını yayınlıyoruz. (Yazının ilk bölümünü internet sayfamızda bulabilirsiniz.) Wittgenstein`ın felsefe çalışmaları ve yaşamı hakkındaki bir incelemeyi önüm
Ve Yeniden Felsefe
Ocak 1929da Wittgesntein Cambridgee geri döndü. Cambridgedeki ilk iki dönemi boyunca, Wittgenstein resmî olarak doktora öğrenimi gören bir "ileri öğrenci" statüsündeydi. Wittgenstein, "tezi" Tractatus ile doktorayla ödüllendirildi. 18 Haziran 1929da (formalite gereği) yapılan mülâkatla, doktora unvanını aldı. 1929 yazında "Mantıksal form üzerine bâzı değiniler" adlı bir makale üzerinde çalıştı ve bu çalışma Tractatusdan sonra yayımladığı tek felsefî yazısı oldu. Tractatusda savunduğu tutum henüz yıkılmamıştı; ama felsefede birtakım fikirleri artık değişmekteydi.
1930un başlarında Wittgenstein ilk dersini verdi. Wittgenstein kariyeri boyunca derslerini "Felsefe" adı altında verdi. Ders anlatma biçiminin herhangi bir üniversite hocasından oldukça farklı olduğu anlatılır: hiçbir not almaksızın anlatıyor ve sık sık izleyicilerinin ayakta dikilip sesli düşünüyormuş gibi görünüyordu. 1932Dž akademik yıllarında iki grup ders verdi: "Felsefe" ve "Matematikçiler için felsefe". "Felsefe" adındaki ders dizisinde Wittgenstein, giderek felsefî yöntemin merkezini oluşturacak bir teknik ortaya attı: "dil-oyunları" olarak adlandırdığı teknik.
Wittgensteinın birçok defa, ciddi biçimde tıp eğitimi almayı istemişti; çünkü akademik felsefenin "öldüğü"nden kaçmayı düşünmüştü. Elbette, son düşüncelerini öğrenmek istediği pek çok felsefeci olduğunu biliyordu; 1933e gelindiğinde, Tractatusun yayımlanmasından sonra fikirlerini kökten bir biçimde değiştirdiği, özellikle Cambridge ve Viyanada olmak üzere herkesçe biliniyordu. 1933dž yıllarında verdiği derslerin bir kısmını öğrencilerine yazdırdı. Kopyası çıkartılan notlar mavi karton kapaklarla ciltlenmişti ve "Mavi Kitap" olarak tanındı. Bu kitapçık birçok okura ulaştı ve felsefî karşılığı çözmek için "dil-oyunu" kavramını ve buna dayanan tekniğini felsefî tartışmalara sokan kitap oldu.
1934LJ yıllarında Wittgensteinın yazdıkları şimdi, "Kahverengi kitap" olarak bilinmektedir. "Mavi Kitap"tan farklı olarak bir dizi dersin yerini tutmuyordu; tam tersine Wittgensteinın kendi çalışmalarını kendisine açık ve kesin bir biçimde ifade etme girişimiydi. Kitabı okumak zordu, Wittgenstein okuru gittikçe daha karmaşıklaşan bir dizi dil-oyunundan geçiriyor ve ara sıra da tanımladığı oyunların çeşitli özelliklerini yorumluyordu.
1935 sonbaharında Wittgenstein öğretim üyeliğinin son yılına basmıştı, "duyu verileri ve kişisel deneyim" konusunu ele aldı. Öğretim dönemi sona erdiğinde Wittgenstein yeniden Norveçe gitmeye karar verdi. 1936da yeni bir kitap için Norveçte çalışmalara başladı. Aralık 1937ye kadar orada kaldı ve kimi zaman verimli; çoğu zaman depresif bir duygudurum ile çalışmalarını sürdürdü. 1937nin sonlarında Hitler Avusturyayı Nazi Almanyasına katmaya hazırlanıyordu.
Wittgenstein kısa bir süre Viyanada kaldıktan sonra, Dubline gitti. 12 Mart 1938de Hitler Avusturyayı Almanyaya dâhil etti. Böylelikle Wittgenstein âilesi içinde zorlu günler başlamış oldu; çünkü Nazi yönetimine göre âile Yahudi sayılıyordu. Bu süreçte Wittgensteinın ablaları Hıristiyan olduklarını kanıtlamak için çeşitli çabalarda bulundular ve başarılı oldular. Aynı süreçte Wittgenstein bir İngiliz pasaportu alabildi; bir süre yeniden Cambridge isteksiz olarak estetik ve dinsel inanç üzerine dersler verdi, bu derslerin özel bir yeri vardır çünkü konuları matematik ve felsefe yerine, estetik ve dinsel inancı ele alıyordu. Bu derslerde alınan notlar, "Estetik, Psikoloji ve Dinsel İnançlar Üzerine Seminerler ve Söyleşiler" adı altında yayınlanmıştır.
I. Dünya Savaşından sonra yeniden başladığı felsefe çalışmalarını, 1938 yazında toparlar Wittgenstein ve çalışması, ölümünden sonra yayımlanacak olan "Felsefî Soruşturmalar" adlı eserinin ilk versiyonudur. Eylül 1938de Cambridge Üniversitesi Yayınlarına kitap önerildi; fakat Wittgenstein kararsızlığı üzerine, proje bir süre için kaldırdı.
Wittgenstein 1939da zamanının en önde gelen felsefî dehâsı olarak görülüyordu. 11 Şubat 1939de, olması gerektiği gibi profesör olarak seçildi. 1 Eylül 1939da II. Dünya Savaşının patlak vermesinin ardından, savaşın ilk iki yılında Wittgenstein, savaşa dâhil olabileceği alternatif bir iş bulma çabalarına girdi; fakat Cambridgede öğretim üyesi olarak kalmaya zorlandı. Dışarıda bir savaş varken, felsefe öğretmeyi çekilmez buluyordu; nihâyet 1941in ikinci yarısında felsefeden uzakta, Guys Hastanesinde iş buldu; orada personel olarak çalıştı, dispanserden koğuşlara ilaçları götürdü. Kısa bir süre sonra, üretim laboratuarında eczane teknisyenliği görevine geçti. Yine de Wittgenstein Guys da bulunduğu dönem zarfında birtakım defterler tutmuş ve felsefî çalışmalar yapmıştır. Nisan 1943te Newcastlea, bir bilimsel araştırmaya katılmak üzere gitti; orada "şok" sözcüğünün yaralanma etkilerinin teşhis ve tedavisindeki çalışmalara katkıda bulundu. Wittgensteinın rolü histolojik çalışmalar ve özel bir nabız-ölçer âlet üzerineydi.
Wittgensteinın Maşası ve Hayatının Son Dönemi
1944te Newcastleden ayrıldı ve 1945 baharına dek Swanseada felsefî çalışmalarına devam etti. Ekim 1944te yeniden Cambridgee döndü. Kitabını bitirmemiş olduğu için sıkıntılıydı ve ders verme sorumluluğunu yeniden üstlenmeye hiç hevesli değildi. 1947ye dek Cambridgede kaldığı sürede en dikkat çekici olaylardan biri 26 Ekim 1946 tarihinde yaşanmıştır. Ahlâkî Bilimler Kulübünün bir toplantısına, dönemin bir başka büyük filozofu Karl Popper katılmıştır. Karl Popper kulübe "Felsefî sorunlar var mıdır?" sorusunu yönelttiğinde, daha sonra önlü olacak bir çatışma yaşandı. Popperin seçtiği konu ve bunu ele almaz tarzı özellikle Wittgensteinı kışkırtmak için tasarlanmıştı. (Popper onun felsefî sorunları inkâr ettiğini düşünüyordu). Gerçekten de onu kızdırdı, ama bunun nasıl olduğu efsânenin sisleri arasında kaybolmuştur. Popper ile Wittgensteinın yumruk yumruğa geldiği, her ikisinin de elinde birer maşa olduğuna ilişkin hikâyeler anlatılır. Popper özyaşamöyküsünde, yerine başka bir hikâye koyarak bu söylentinin önünü keser; ama o sırada orada bulunanlardan bâzıları bu hikâyenin ayrıntılarına itiraz eder. Poppere göre, o ve Wittgenstein felsefî sorunların var olup olmadığına ilişkin hararetli bir tartışmaya dalarlar ve kendisi ahlâk kurallarının geçerliliği sorununu örnek olarak verir. Bütün bu süre boyunca bir maşayla oynayan Wittgenstein daha sonra elinde maşa ayağa kalkar ve ahlâk kurallarına bir örnek göstermesini istedi. "Konuk konuşmacıları maşayla tehdit etmemek," diye yanıtlar Popper; bunun üzerine Wittgenstein da fırlayıp odadan çıkar. Russell da toplantıdadır ve Popperdan yana olduğunu belli etmiştir. Bu tartışmanın bir başka anlatımı, Popper ile Wittgensteinın birbirlerini konuyu karıştırmakla suçladıkları, sonunda Wittgensteinın çileden çıkmış bir hâlde dışarı fırladığı ve Russellın ardından şöyle dediğidir: "Tüm bu karmaşayı yaratan sensin Wittgenstein!"
Wittgenstein 1947de Cambridgeden ayrılmadan, psikoloji felsefesi üzerine yaptığı çalışmayı daktilo eder. Bunlar "Psikoloji Felsefesi Üzerine Değiniler, Cilt I" olarak yayımlanmıştır. Wittgenstein bunları Felsefî Soruşturmaların son üçte birlik bölümüne düzeltme amacıyla kullanılacak mâzeme olarak daktilo etmişti.
1947de İrlandaya taşındı; Cambridge onun için "parçalanan ve çürüyen bir İngiliz uygarlığı"ndan başka bir şeyi temsil etmiyordu artık. Wittgenstein İrlandada bir yatak odası ve mutfaktan ibâret bir kulübede kalmıştır; kulübe Kilary Limanının ağzında, denize karşı duruyordu. Çevresindeki kır manzarası, olağanüstü sivri tepeleriyle "On iki iğne" diye bilinen bir dağ sırası egemendi. Kulübede yaşadığı zaman zarfında sık sık depresif ataklar geçiriyordu. 1948 senesinde Dubline geçti; oradaki çalışmaları "Psikoloji Felsefesi Üzerine Son Yazılar" olarak yayımlanmıştır. 1949da Birleşik Devletlere yaptığı ziyaretin ardından, Londraya döndüğünde oldukça rahatsızlanmıştı. Kaldı ki son yıllar sağlığı ciddi bir şekilde değişmeye başlamıştı. Yapılan muayene sonucunda ise, 25 Kasımda tanısı konu: Prostat kanseri.
Wittgenstein kanser olduğunu öğrendiğinde kesinlikle şoka uğramamıştı. Ocak 1951e dek birtakım çalışmalar daha yapabilmişse de, artık sürekli tıbbî müdahaleye ihtiyacı oluyordu. Hayatının son aylarını hekimi Dr. Beavenin evinde geçirdi, orada çoğu insan için eserlerinde bulunabilecek en kolay anlaşılır metni olan "Kesinlik Üzerine"yi ortaya çıkartmıştır. Kesinlik Üzerine son değini 27 Nisanda, bilincini yitirmeden bir gün önce, altmışıncı doğum gününde yazılmıştı. Wittgensteinın bilincini yitirmeden önce, İngiltereden gelecek olan yakın arkadaşları için söylediği, son sözleri şöyledir: "Söyle onlara, hârika bir hayatım oldu." 29 Nisanda 1951de vefat etti; cenazesi dinsel bir tören eşliğinde kaldırıldı; mezarı Cambridgedir.
Haftaya: Wittgensteinın felsefe çalışmaları ve yaşamına dair bir inceleme
perspektif@salom.com.tr
Kaynakça
1- Ray Monk, Wittgenstein Dâhinin Görevi, Kabalcı Yayınevi, 2005
2- Wittgenstein: Sessizliğin Grameri, Sayı:33, Yapı Kredi Yayınları, Güz 2002
3- Ludwig Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, YKY, 2003
4- Ludwig Wittgenstein, Felsefi Soruşturmalar, Küyerel Yayınları, 1998
5- Ludwig Wittgenstein, Notebooks: 1914, Basil Blackwell, Oxford, 1961
6- Ludwig Wittgenstein, Yan Değiniler, Altıkırkbeş yayın, 1999
7- Ludwig Wittgenstein, Estetik, ruhbilim, dinsel inanç üzerine dersler ile söyleşiler, Bilim ve Sanat, 2004
8- Justus Noll, Ludwig Wittgenstein & David Pinset, İletişim yayınları, 2002
9- David Edmonds, John Eidinow, Wittgensteinın Maşası, YKY, 2004
10- http://www.wittgen-cam.ac.uk/