İsraildeki Türkiyeliler Birliğinin, gazeteci Cüneyt Ülseveri İsraile davetinden sonra, Dışişleri Bakanlığı Türk basın mensuplarına İsraili tanıtmanın ve ülke gerçeğini anlatmanın gerekliliğini algıladı.
Bu bağlamda İsrail Dışişleri Bakanlığı son üç yıl içinde 60 kadar Türk basın mensubunu İsraile davet etti.
İsraildeki Türkiyeliler Birliği iki vatanımız Türkiye ve İsrailin en iyi koşullar altında mevcut ilişkilerinin sürdürülmesi için doğal köprü olma görevini yerine getirirken, davet edilen Türk basın mensuplarına ev sahipliği yaptı.
İşte bu davetlerden biri de 4NJ Haziran tarihleri arasında gerçekleşti. 7 Haziran günü sekiz gazeteciyi İsrailin İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Moşe Kanfi ile birlikte dernek lokalinde ağırladık. Türkiyeden gelen gazeteciler Burda/Tempo muhabiri Enis Mazhar Tayman, Sabah Gazetesinden İdil Demirel, Milliyetten İpek Yezdani, CNN Türk Dış Haberler Müdürü Gökhan Güvenç, NTV Haber/Program sunucusu Banu Güven, CNN Türk Kameramanı Bülent Erkahyalar, Hürriyet muhabiri İsmail Türkmen, NTV kameramanı Ali Han Sönmez vardı. Misafir heyeti dernek lokalinde Konsey Başkanı Selim Amado, Yönetim Kurulu Üyesi Moşe Mitrani ve ben ağırladık.
Gelen basın mesupları ile kısa zamanda olumlu bir diyalog kuruldu.
Ertesi gün gazeteci konuklarımız ve Şalom Gazetesini temsilen ben, Başbakan Yardımcısı ve Negev ile Ürdün Vadisinin Ekonomik Gelişmesinden Sorumlu Devlet Bakanı Şimon Peres ile bir görüşmeye davet edildik. "Looser" lakabına rağmen efsane Şimon Peres 80 yaşında da dimdik ayakta... Toplantı odasına girdiğimizde hepimiz ile tek tek tanıştı ve hangi gazetelerden olduğumuzu belirtmemizi istedi. Şalom Gazetesini temsil ettiğimi duyunca bana takılarak, "Tabi ki Türkiyedeki en büyük gazetesiniz" dedi. Ben de, "Evet Türkiyedeki en büyük Türk Yahudi gazetesiyiz" dedim.
Her basın mensubunun bir soru sorma hakkı vardı:
Milliyet Gazetesinden İpek Yezdani, İsrailin Türkiye - Hamas ilişkisine değinen bir soru sordu. Peres şöyle yanıtladı:
"Türkiye Atatürkün yolunda yürüyen bir ülkedir. Hamas ile bağdaşabilecek bir konumda değildir. Hamas dini kurallara göre yönetilemeye çalışılan bir terör örgütüdür. Türkiye ise Hamasın bir terör örgütü olduğunu kabul eden uluslararası belgelere imzası atmış bir müttefikimizdir. Benim ve de İsrail Devletinin Türkiyeden yana bir endişemiz yoktur... Şayet Hamasın Türkiye ziyaretine değinmek istiyorsanız zaten bu ziyaret bildiğim kadarı ile devlet düzeyinde yapılmadı. Türkiyenin Haması kabul etmesi Ortadoğu konusundaki hassasiyetinin bir sonucudur.
Hamas bu çerçevede negatiftir. Mahmud Abbas ise pozitif... Ve biz kendisi ile bir görüşme, anlaşma zemini oluşturulabileceğine inanıyoruz."
Hürriyet Gazetesinden İsmail Türkmen ise sorusunda intihar bombacılarına değindi. Peres, intihar bombacılarının tarihte Filistinliler ile başlamadığını, örneğin Japonların Pearl Harbourdaki kamikazelerinin intihar saldırılarının Hiroshima ve Nagazakiye atılan atom bombalarına yol açtığının, hatta İkiz Kulelerin saldırısının da ABDyi Iraka girmeye zorladığının altını çizdi. Peres, İranın güdümündeki Hizbullah ile Haması özdeşleştirerek ikisinin de dini tehdit unsuru olarak kullandıklarını ve siyasete alet ettiklerini vurgularken; "Siyasi partiler diyalog yoluyla sorunları çözerler. Hizbullah ve Hamas dini öğeleri kullanarak insanları öldürüyorlar" ifadesini kullandı.
NTVden Banu Güven ve CNN TÜRKün Dış Haberler Müdürü Gökhan Güvenç Şimon Peres ile canlı TV röportajı yapma imkânı buldular. Tempo Dergisi muhabiri Enis Tayman Güvenlik Duvarı konusuna değinince Peres, "Terör olmasaydı Güvenlik Duvarı da olmayacaktı" dedi.
Sıra son soru ile bana geldi:
"Yaklaşık son 5Lj yıldır Türk basınında İsrail ve Yahudi aleyhtarı pek çok yayına rastlanmakta. Bir çoğunda özellikle İsrailin Türkiyenin Güneydoğu Bölgesinde gözü olduğu iddia edilmekte ve amacın da Tevratta belirtilen Nilden Fırata kadar Vaad Edilmiş Topraklara sahip olma arzusu olduğu belirtilmektedir. Türk basın mensupları da buradayken İsrailin böylesi bir hedefi olup olmadığını sizin gibi yetkili bir ağızdan öğrenmek isterdim."
Peres gülümseyerek, "Sen de mi basından şikâyetçisin? O zaman medyayı değiştirmek gerek..."
Bu arada Banu Güven ve Gökhan Güvenç soruma içerlediler ve "Türk basınının tümünü nasıl suçlarsın?" diye çıkıştılar. Ben sorumda ısrarlıydım; çünkü sanırım bu dostlar Türk basınını yeterince izlemiyorlardı. Şimon Peres bana dönerek:
"Günümüzde bir ülkeyi işgal edecek olursanız o ülkenin toplam yüzölçümünü hesaba katmamanız gerek. İşgal edeceğiniz o ülkenin teknolojik ve bilimsel zenginliği olmalıdır.
Türkiye açısından bakacak olursak bizim Türkiyeyi işgal edecek bir sebebimiz mevcut değil. Teknolojik ve bilimsel anlamda sanırım Türkiye ile çok iyi ortaklıklar yapabilir ve sözkonusu birlikteliği tesis edebiliriz."
Şimon Peresin bu yanıtına rağmen Banu Güven ve Gökhan Güvenç ile aramızdaki tartışma noktalanmadı.
Bu görüşme Rahşan Ecevitin Türk Yahudilerini İsrail adına GAPta toprak almakla suçlamasından önce yapılmıştı. Gerçek dışı suçlamalar, Rahşan Ecevit düzeyinde bir kimse tarafından yapıldıkça benim de uyarılarım haklı olmaya devam edecektir. Umarım birileri duyar.