Diaspora Yahudileri

Sara YanarocakBu haftadan itibaren sizlerle birlikte Diaspora Yahudilerinin yaşamlarını inceleyeceğiz. M.Ö. 922`de ölen Kral Şelomo`dan sonra dağılan Yahudi birliğinin ardından İsrail ulusunun Diaspora`ya yayılmalarının öykülerini anlatmaya çalışacağız. Bu uzun ve zorlu yolculukta kah övünecek, kah yerinecek, bazen şaşırıp ço&

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba


Eski Ortadoğu-Biblik Dönem

Kral Şelomo’nun M.Ö. 922 yılında ölümünden hemen sonra Birleşik Yahudi Krallığı ikiye bölündü. Güney Krallığı olan "Yeuda" kendi kabilesinin adı olan Yeuda ve Negev’deki Şimeon Kabilesi’nden oluşuyordu.
Geriye kalan 10 kabile ise Kuzey Krallığı olan "İsrael" krallığını oluşturdu.
İsrail krallığının saltanatı 200 yıl sürdü. M.Ö. 722 yılında Asur Ordusu tarafından başkenti Samaria (Şomron)_ zaptedildi ve Yahudiler ülkeden sürüldüler. Ülkede yaşayan herkes Asur’a götürüldü. Özellikle çok varlıklı ve soylu aileler yakın Doğu egemenliğinin altına girdiler. Mezopotamya’ya yerleştiler. Tanah kitabına göre Gozan Nehri’nin kıyısında Habor’a ve Med’lerin şehirlerine dağıtıldılar. Zaman içinde Yaakov’un soyundan gelen 10 Kabile tarih sayfalarına gömüldü ve özümlendi. Yine de Yahudi inanışına göre bu kayıp 10 kabilenin soydaş Yahudi kardeşleri asla yokolmadılar ve birgün geriye dönecekler. Bu kehanetler İşaya (Yeşayahu) ve Ezekiel (Yeheskel) peygamberlerin kaleme aldıkları kitaplarda yer almaktadır.
Bu efsane, ikinci Bet Ha Mikdaş yıkıldıktan sonra ülkede geride kalan Yahudilerin sürgün döneminde ortaya çıkmıştır. 12. Yüzyılda ünlü Yahudi seyyah Tudela’lı Benjamin kayıp 10 kabilenin Arabistan ve Pers topraklarında yaşadıklarını iddia etmiştir. 1650 yılında ise ünlü Amsterdam’lı Rabbi Manasseh Ben İsrael "İsrael’in Umudu" adlı kitabında bu kabilelerin Güney Amerika’da keşfedildiklerinden sözeder.
19. yüzyıldan itibaren, dünyanın dört bir yanına dağılmış bazı toplulukların 10 kabilenin kalıtları olduğu iddia edilegelmiştir. Bunların arasında Britanya’lı, Kuzey Amerika’lı ve Japon Yahudi toplulukları da sordu.
Diğer bir Yahudi inanış ise ünlü din bilgini Rabi Akiva’nın iddiası yönünde M.S. 2. Yüzyılda artık kayıp 10 kabilenin asla geriye dönmeyeceğidir. Aslında eldeki somut verilere göre en mantıklı sonuç da bu fikre dayanıyor.
M.S. 722’deki Asur’luların gerçekleştirdikleri bu sürgün aslında Yahudilerin yaşadığı ilk facia değil. İlk darbe ve ilk Diaspora yaşamı Babil’e sürgün edilen "Yeuda" krallığının halkıdır. M.Ö. 598 yılında Babil kralı Nabukadnezar 1. Bet ha Mikdaş’ı ordularına yıktırdıktan sonra Kudüs’ü zaptetmiş ve özellikle asil, ruhban ve zengin sınıfa ait elit Yahudi topluluğunu Babil’e sürgüne göndermiştir. Yeuda krallığının genç hakanı Yehoyakin, tüm tüccarların ve saray erkanının eşliğinde onlarla birlikte krallığından sürülmüştür. Kralın amcası Zedekia ülkede kalarak onun yerine kukla yöneticilik yaparak, yani göstermelik bir idareci olarak görevini sürdürmeye çalışmıştır. Sürgünden 11 yıl sonra Zedekia bir isyan gerçekleştirmiş, fakat Nabukadnezar orduları isyanı hemen bastırmış ve Zedekia’yı zalimce katletmişlerdir. Tanah’ın 2. Krallar 25:12ᆠ bölümünde okunacağı gibi "Ve muhafız askerin başı şehirde kalmış kavmin artakalanını ve Babil kralı tarafına geçmiş olan kaçaklarını ve halkın artakalanını sürgün götürdü. Fakat muhafız askerlerin başı bağcı ve çiftçi olmak üzere memleketin fakir olanlarından bıraktı." Böylece ülkede onların egemenliğini tehdit edecek hiçbir güç bırakılmadı.
Sürgüne gönderilen bir grup halk, peygamber Yirmeyahu(Yeremya) ile birlikte Mısır’a gitmeyi yeğlediler. Tevrat onların nereye yerleştiği hakkında bilgi vermemektedir. Bu grubun aslında mevcut olduğu Yeb’de Elefantin adasında bir kasabada oturdukları bilinmektedir. Bu yer Nil’in Yukarı Mısır bölgesindedir.
Fakat çok ilginçtir ki Babil’e sürülen "Yeuda" krallığı Yahudileri, Asur’a sürülen diğer Yahudi kardeşleri gibi o ülkelere özümsenmemişler. Aidiyetlerini asla unutmamışlardır. Diğerlerinin başına gelen yokoluş salt politik ve fiziksel olmamış, dinlerini de yitirmişlerdir. Fakat Babil’deki sürgün Yahudiler asla kimliklerini ve dinlerini terketmemişler, imanlarını asla yitirmemişlerdir.
Onlara vaaadedilmiş toprakları veren, David’in krallığını gösteren, Kral Şelomo’nun Bet ha Mikdaş’ı inşa etmesine izin veren ve kutsallar kutsalını ruhuyla dolduran sevgili Tanrı’ları onları unutmayacak ve yeniden esenliğe kavuşturacaklarına inanmayı inatla sürdürmüşlerdir.


Peygember Yeremya (Yirmeyahu) mersiyeler kitabında üzüntüsünü şöyle dile getiriyordu.
Rab sanki bir düşman oldu, İsrail’i yuttu;
Bütün saraylarını yuttu, hisarlarını yıktı;
Ve Yehuda kızında feryatla figanı arttırdı;
Ve onun çitini, bahçe çiti gibi söküp attı;
Toplantı yerini bozdu
Siyonda bayramları ve Şabat’ı RAB unutturdu.
Yirmeyahu 2:5lj

Babil ırmakları kenarında,
Orada oturduk,
Ve Sion’u andıkça ağladık.
İçindeki söğütler üzerine
Çenklerimizi astık.
Çünkü orada bizi sürgün edenler
Bizden, ilahiler
Ve bize azap edenler bizden şenlik istediler
Siyon ilahilerinden birini bize okuyun dediler.
Yabancının toprağında
Rabbin ilahilerinin nasıl okuyalım?
Mezmurlar: 137:1LJ

Babil Sürgünü esnasında yaşanan diğer konuları önümüzdeki hafta ele alacağız…

haftaya devam edecek…