Sara YANAROCAKGeçtiğimiz hafta ilk Diaspora Yahudileri olan Babil`e ve Asur`a sürülen sürgünlerden söz etmiştik. Bu hafta aynı topluma yani Babil sürgününe ve onun arkasından meydana gelen yeni düzen ve oluşumlara mercek tutmaya devam ediyoruz
Kutsal Kitapla başlamak üzere Yahudilik daima dul ve yetimin özel ihtiyaçlarının bilincinde olmuştur. Gerek eşini yitirmiş dul bir kadın, gerekse annesini veya babasını yitirmiş bir çocuk genellikle Kutsal Kitapta bir arada ele alınmıştır. Çünkü bunlar bir cemaatte savunmasızdırlar. Onun için Kutsal Kitap şöyle uyarır: "Hiçbir dula veya yetime kötü davranmayacaksın." (Çıkış, 22.21) bu tema, peygamberlerce de irdelenmiştir. "Yetimin haklarını koru; dulun dâvasını savun." (İşaya, 1:17), Mezmurların yazarı, Tanrıya kötüleri cezalandırması için seslenir. Çünkü "onlar dulu ve garibi öldürürler; babası olmayan katlederler." (Mezmurlar, 94:8). Bu kişilerin korunması için özel yasalar mevcuttur. (Tesniye, 21:7). Keza bilgeler de dul ve yetimle ilgili benzer kaideler ileri sürerler.
R. Yose der ki: "Her kim kim bir dulu ve yetimi soyar, o sanki Tanrıyı soymuştur." (Çıkış Rabba, Mişpatim, 30.8)
"Kimdir o ki, sürekli olarak hayırseverliği sürdürür? O ki, biz yetimi yetiştirir" (Ketubot, 50 a)
İlgilerini belirtmenin yanısıra, bilgeler dul ve yetimin yararlanacağı yasalar çıkarmıştır. Dul kadın kocasının mirasını devralamadığından ve bu çocuklara intikal ettiğinden; Rabiler, dulu malî açıdan güvenceye almak, zorunluluğunu hissetmişler ve Ketuba adındaki evlilik kontratını oluşturarak, kadının kocasının ölümünden sonra bir çeşit sigorta gibi belirli bir para almasını sağlamışlardır. (Ketubot, 4.2) Şayet kadının ölen kocasına borcu olanlar varsa, borçlar dul eşine ödenmelidir (Ketubot, 9.2).
Talmud, ayrıca bir dulun ev bulmak için karşılaştığı sorunlardan söz eder. Bazı durumlarda dul, babasının evine dönerdi. Başka durumlarda da kayınpederinin evinde kalarak çocuklarının sorumluluğunu üstlenirdi. Bu durumda ise, dulun mahalli dini mahkemeye müracaat ederek kendisine intikal eden mirastan ne kadarını çocukların beslenmesi ve üstbaşının satın alınması için harcayacağını bildirmesi icap ederdi (Avoda Zara, 22a).
Yahudi dininde anasını ve babasını yitiren kişi yetimdir ve bu konumla ilgili bir yaş sınırlaması bulunmamaktadır. (Maimonides, "Yad, Deot", 6.10). Öte yandan, genç bir kız babası tarafından ve ergin çağına gelmeden boşanırsa, annesi ve babası sağsa dahi yetim statüsüne girer (Ketubot, 73 b). Cemaat, bir yetimin düğün kutlamalarına katkıda bulunmakla mükelleftir. Yetim bir kız, yetim bir erkeğe nazaran bu tür bir yardım almakta öncelik taşır. (Ketubot, 67a).
Dullar, iki Tora emrinde ikincil bir rol oynarlar. Bunlardan bir tanesi, geriye çocuk bırakmadan vefat eden bir erkeğin dul kalan eşiyle o erkeğin erkek kardeşinin evlenmesini mecbur kılan emridir (Yevamot). Bu emrin amacı, vefat eden erkeğin soyunun silinmemesidir. Diğer emirse, bir Koen Agadolun bir dul ile evlenmesini veya ilişkide bulunmasını yasaklamaktadır. Burada odak nokta, Koen Agadolun bir bakireyle evlenmesidir.
Maimonides, "Sefer-a Mitsvot adlı eserinde, 256 Nolu yapılmaması gereken türden emirde şunları belirtir" Babasız çocuklara ve dullara sözle ve eylemle olsun sert davranmak yasaklanmıştır. Onlara çok nazik ve yumuşak konuşmalıyız ve onlara mümkün olan en iyi şekilde muamele etmeliyiz, onlara en iyi şekilde davranmalıyız, onlara en iyi halimizi göstermeliyiz ve bu konularda kendimize çok yüksek bir standart saptamalıyız.
Kaynakça: "Yahudilik Ansiklopedisi", Cilt I, II, III, Yusuf Besalel