Yaz Öyküleri: Gülümse

Sara YANAROCAKBu hafta sizlerle, Babil`deki ilk Yahudi Diasporasını kuran Yahudi halkının giderek Ortadoğu coğrafyasına yayılmalarını ve bu süreç içinde bu kez de Helen`lerin ve Romalıların idaresi altında yaşadıkları dönemlerde başlarından geçen olayları hep birlikte incelemeye başlayacağız

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Reneta Sibel YOLAK

Sammy Vinitsky babası gece araba kullanırken, pencereden dışarı baktı ama fazla bir şey göremedi. Her taraf kapkaranlıktı. Gözlerini kapadı ve huzurlu bir uykuya daldı. Babasının sesiyle uyandı. Bay Vinitsky “çevresiyle ilgilenmesini” söyledi. “Sammy, gözlerini aç, bir benzinci görürsen söyle”, dedi.
“Korkarım, birkaç saattir benzin ibresine bakmayı unuttum, benzinimiz bitmek üzere” dedi. Sammy tekrar pencereden bakmayı sürdürdü. Siyah gökyüzüne karşı ağaçların gölgelerini görebiliyordu. Görebildiği tek buydu. Sammy gecenin bir yarısında sokağın ortasında kalakalmanın nasıl olacağını merak etti. Bundan hoşlanacağını sanmıyordu.
Birdenbire küçük bir ışık, sağda, uzakta ağaçların üzerinde ışıldadı. Sammy gözleriyle ışığı takip etti ve ışık belirginleşti. Bu bir ışıklı tabelaydı ve “Mike’ın kamyon Durağı” diye yazıyordu. “Babacığın, ben ben bir kamyon durağı” için  işaret gördüm” diye bağırdı.
“Biliyorum ben de gördüm” dedi babası rahatlamış bir şekilde. Aracın ibresi benzin kalmadığını gösteriyordu. Bay Vinitsky kamyon durağına kadar bile gidebileceğinden emin değildi fakat bunu oğluna söylemedi. Birkaç dakika sonra, araba benzin istasyonuna girdi. Son dakikada istasyona girmişler, benzin bittiği halde ancak yetişmişlerdi. Bay Vinitsky gökyüzüne bakarak “Ulu Tanrım sana şükürler olsun” dedi. “Babacığım bir soda alabilir miyim? Sammy sordu.“Tabii, hak ettin” diyerek babası ona para verdi. Sammy yemek büfesine doğru yürüdü.Markete geldiğinde kapı açıldı ve oranın sahibi geçerken Sammy’e gülümsedi.
Sammy bir soda alarak arabaya geri döndüğünde babası annesiyle telefonda konuşuyordu.
Tekrar yola koyulduklarından Sammy babasına döndü. “şimdi bir şey öğrendim” dedi.
“O nedir?” Bir adam bana gülümsedi. Bu benim daha iyi hissetmemi sağladı” dedi.
Bay Vinitsky Sammy’nin dediklerini onayladı. “Bu hayatın büyük sırrı” dedi. “Birine gülümsersen, onu yükseğe taşırsın. Böylelikle kendini daha iyi hissetmesini sağlarsın. Bu bir insana verebileceğin en iyi hediyelerden biridir ve parasızdır”.
Baba ve oğlu sabahın erken saatlerinde evlerine vardılar. Bay Vinitsky evdekilerle öpüştü ve oğlunu yatağına yatırdı.
Babası “oğlum yarın sabah biraz daha fazla uyuyabilirsin. Saat 8:00’de sinagogda tefila var. Orada dua ettikten sonra gelip seni alır okula götürürüm” dedi. Bay Vinitsky cebinden bir çeyrek para aldı ve Sammy’e “Bunu Bay Henman’a ver, o, sinagogun kapısında duran fakir bir adamdır. Böyle kişilere para verdiğimizde sevap işleriz çünkü onlar bize sadaka verme fırsatı yaratan fakir kişilerdir” dedi.
Daha sonraki gün Sammy Sinagoga geldiğinde ön kapıda Bay Henman’ın durduğunu gördü.Babam dedi ki; “gülümsemek bir hediyedir” Sammy kendi kendine mırıldandı. “eğer bu adama bir çeyrek verirsem ve bir de gülümsersem, bir çeyrekten fazla eder” diye düşündü.
Sammy Bay Henman’a doğru yürürken gülümsedi. “Günaydın”
O sırada Sammy harikulade bir şey gördü. Bay Henman’ın asık ve üzgün yüzü aniden değişti ve dudaklarına bir gülümseme gelerek tüm yüzünü kapladı. “Teşekkürler, evlat” dedi.
Sammy sinagoga yürürken kendini harika hissetti. Gülümsemek çok eğlenceliydi.
O öğleden sonra Bay Vinitsky Sammy’i randevu almak için ortodontiste götürdü. Baba oğul, trafiğin onlara yol vermesi için uzun bir süre trafik işaretinde beklediler. Hiç kimse birkaç saniye iyilik yapmak istemediğinden bir süre trafiğin durulmasını beklediler. Sonunda bir adam yavaşladı ve onların geçmesi için yol verdi. Yol veren adam çok sinirli gözükmesine rağmen parmağıyla Bay Vinitsky’e işaret ederek, geçmesini söyledi.
Sammy babasının yavaşça geçişini seyretti. Bay Vinitsky yol veren adama gülümsedi El sallayarak teşekkür etti. Sammy adamın yüzünü seyrettiğinde, yüz hatlarının yumuşadığını, yüzünün normale döndüğünü gördü. Ağzının kenarları bile açılmıştı. O sinirli adam bile gülümsemişti.
“Bu inanılmaz” Sammy babasına işaret etti.
Sammy’nin gülümseme konusunda aldığı en büyük ders, aynı gün içinde daha sonra ortaya çıktı. Babasıyla ortodontisten döndüklerinde annesinin oturma odasının yerlerine kovalar koyduğunu gördü. “su tesisatçısı yolda” dedi annesi.
Kısa bir süre sonra su tesisatçısı geldi. Tavan arasına tırmanarak, ikinci kattaki su borularını araştırdı ve çabucak problemi keşfetti. Aşağıya indiğinde ne gördüğünü Vinitsky ailesine anlattı. “Uzun süre önce su borularının konduğunu, değiştirilmeleri gerektiğini” anlattı. “Çok kötü aşınmışlar. Bu doğru yapıldığında size en azından 1000$’a mal olur” dedi.
Bay Vinitsky karısına baktı. Bu kadar büyük bir masrafı şu anda beklemiyorlardı. Ne yapacakları konusunda hiçbir fikri yoktu. Biraz sonra kapı çalındı. Kapıda Rabbi Shimon Fried durmaktaydı. İsrail’den gelen Rabbi öksüz çocukların okul yöneticisiydi ve para toplamak için Amerika’ya gelmişti. Birisi, bu yolculukta kalabileceği ev olarak, Vinitsky’lerin evinin adresini ve ismini vermişti. Vinitsky’lerde 10 gün kalmak için hazırlıklar yapmıştı. Bay Vinitsky bunların şimdiye kadar aklından çıktığını hatırladı.
Rabbi’yi kapıda gören bay Vinitsky duraksamadan gülümseyerek “Rabbi Fried olmalısınız” diyerek el sıkıştı.
“Sizi görmek ne güzel” dedi. “Bagajlarınıza yardım edeyim” diyerek valizleri içeri aldı.
Rabbi Fried sevinmiş görünmekteydi. O da gülüverdi. Sammy hayranlıkla babasına baktı. Su borularının parasını duyduktan sonra, babasının gülümseyebileceğini, ya da gülümsemek isteyeceğindenbile emin değildi. Hiçbirşey söylemeden bay Vinitsky oğluna bir insanın öyle hissetmese bile gülümseyebileceğinin dersini öğretmiş oldu.
Daha sonraki gün, okulda Sammy yeni bir öğrenci gördü. Çok üzgün görünen ve kolu bandajlarla askıyla bağlanan çocuğun ailesi başka bir şehirden buraya taşınmış, taşınmadan önce çocuk ağaçtan düşmüş ve kolunu kırmıştı. Yeni bir okul, tanımadık yüzler, kırık bir kol çocuk için taşıması ağır yüklerdi. Sammy’nin sınıfındaki bazı çocuklar yeni çocuğa bir şey konuşmadan geçtiler.
Fakat Sammy ona doğru yürüdü ve onu görür görmez gülümseyerek “Merhaba” dedi. “Benim adım Sammy Vinitsky, seninki ne?” “Gordon Jarkowitz” dedi çocuk. O da gülümsedi. Birdenbire kendini çok iyi hissetti. Sammy Gordon’a ilk iki hafta çok yardım etti. Ona etrafı göstererek, matematik ve sosyal derslerini çalıştırdı. Etrafa alışmasını ve sınıfın gerçek bir üyesi gibi hissetmesini sağladı. Bu da en büyük yardımıydı.

- “Gülümsemek” bir insanın etrafına verebileceği en büyük hediyelerden biridir. Bir gülümseme insanın moralini yükseltir, iyi hissetmesini sağlar.
- Sadaka vermek önemlidir. Bizi kötülüklerden korur.
- Mucizeler küçük olaylarda gizlidir.
- Gülümseyişimizi insanlardan esirgemeyelim. Her yeni gülümseme, arkadaşlığın ve dostluğun sembolüdür.